MENÜ

Uruguay'ın başarısı…

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Futbolda dünyanın en başarılı ülkeleri hangileridir diye bir soru sorsam, hiç kuşku yok ki ilk aklımıza gelen Brezilya ve Almanya olur. Coğrafi olarak Brezilya’nın hemen güneyinde yer alan küçücük bir ülke olan Uruguay, Arjantin ile Brezilya’nın arasına sıkışmış ve Latin Amerika’da “Brezilya’nın taşrası” olarak bilinir. Yaklaşık 3,5 milyon nüfusa sahip bu küçük ülke hakkında bir karşılaştırma yapacak olursak, denebilir ki bir Uruguaylıya karşı 50 Brezilyalı düşer. İşte bu küçük ülkeyi futbolda dünyanın en başarılı ülkelerinden biri olarak kabul edebiliriz. 1930 ve 1950 de kupayı iki kez kazanan Uruguay aynı zamanda 1924 Paris ve 1928 Amsterdam Olimpiyatlarının da altın madalyalı takımıdır. O yıllarda Dünya Kupası düzenlenmediği için FİFA tarafından göğsünde iki yıldız daha taşımasına izin verilmiş.

Uruguaylılar formalarının rengi nedeniyle, “celeste”, yani Gök Mavililer olarak tanınıyor. Celeste İspanyolca ve Portekizcede de ayrıca “cennet gibi, semavi” anlamına geliyor. Uruguaylılar kutsanmış formalarının verdiği güce inanarak en zor koşullarda bile mücadeleyi ve cesareti elden bırakmazlar. Brezilya’da düzenlenen ve 173 bin 750 biletli seyircinin önünde ev sahibiyle final oynayıp kupayı kazanan Uruguay’ın o günkü kaptanı İspanyol bir baba ve siyahi bir anneden dünyaya gelen Obdulio Varela’dır. Takım arkadaşı Julio Perez maçtan önce yapılan seremoni sırasında heyecandan altına işemesine karşın, 28 dakikada doğan bir karmaşa ortamında kaptan Obdilio’nun, Brezilya’nın solaçığı Bigode’ye attığı yumruğun maçın gidişatını değiştirdiği söylenir. Yaklaşık 200 bin kişinin önünde ev sahibi takıma kafa tutmak nasıl bir cearettir?

Bugün artık böylesi davranışlara futbolda yer yok üstelik de VAR var. Yine de Uruguaylıların savaşçı ruhunu Fransa karşısında izledik. Latin Amerika’nın bu küçük ülkesi Fransa’yı geçebilse yeni bir final oynaması muhtemeldi. Gelin görün ki Uruguay, Fransa karşısında en güçlü yerinden vuruldu. Onlar dünyanın en iyi iki stoperine sahipti ve kalelerinde de Uruguay tarihinin en çok Dünya Kupası oynayan bir kalecisi vardı ki o kaleci “bizim Muslera” idi. Elinden kaçırdığı ikinci goldeki durum her kalecinin başına gelebilir. Ancak Muslera ilk golde de hatalıydı. Benzer pozisyonda Fransa’nın kalecisi Lloris adeta uzayarak gole engel oldu. İster mahalle arasında oynayın isterse Dünya Kupası finallerinde, kaleci takımın temel direğidir. Fizik gücün üst düzeye çıktığı günümüz futbolunda galibiyetin anahtarı artık forvetlerin ayağında değil, kalecilerin ellerindedir.

YORUM YAZ