MENÜ

Ulusal takımın geleceği

Abone Ol Google News

Mircea Lucescu’nun, İsvaç maçının ikinci yarısında sahaya sürdüğü futbolcuların katkılarıyla oynanan futbol gösterdi ki, genç, gelişmeye açık yeni bir kuşak yakaladık. Rumen teknik adamın göreve gelmesiyle yitirilen birçok maç futbol dünyamızda endişe yaratmasına karşılık kazanılan bir karşılaşmadan sonra üstümüzdeki kara bulutlar dağıldı. Bu bizim ulusal özyapımızın bir göstergesi. Hep uçlarda dolaşıyoruz!

Haberin Devamı

Oysa Ulusal takım çok genç ve daha alması gereken çok yol var. Belki 2020 Avrupa Şampiyonasına da gidemeyeceğiz. Ama geleceğe güvenle bakabilmek, sonraki turnuvalara katılmaktan öte dereceye oynayabilmemiz için kulüplerin yapılarını hızla değiştirip ligimizi futbol oynanan bir lig haline getirmemiz gerekiyor.

Yine Hollanda örneğine değinmek isterim. Bir zamanlar Hollanda Avrupa’nın futboldaki en geri ülkelerinden biriydi. Haziran 1949’da Finlandiya’yı 4-1 yendikleri maçtan Nisan 1955’te Belçika’ya 1-0 kaybettikleri maça kadar, Hollanda milli takımı 27 uluslararası maça çıkarken, bunların sadece ikisini kazanabildi. Norveç’e iki kez kaybettiler. 1948’de İngiltere’ye 8-2 yenilerek darmadağın oldular. Öyle ki maçta dört gol bulan İngiliz santrfor Tommy Lawton, hayretler içinde “daha önce hiç bu kadar boş alan bulamadığından “söz ediyordu.

Haberin Devamı

Peki, Hollandalılar bu zor durumu nasıl aştılar? Ülkelerinin futbol geleneğine katı, bire bir adam markajını hiç yerleştirmeyerek. Ülke ligini bir “karabasan ligi” haline getirmeyerek… Kavga dövüş futbolunun yerine, idealist teknik adamlarının göze hoş gelen futbolun peşine düşmesiyle. Bu konuda aydınlık kafalı iki İngiliz teknik adam Jack Reynolds ve Vic Buckingham’ın öncülüğü söz konusuydu ama yaratıcı oyunun total futbola dönüşmesinde Hollanda futboluna damgasını, Başta Rinus Michels olmak üzere Hollandalı teknik adamlar vurdu.

Bu bağlamda gelecekte daha iyi bir Ulusal takıma sahip olmak istiyorsak futbolumuza araştırmacı, aydınlık kafalı yerli teknik adamların damga vurması gerekiyor. Lucescu’nun başarılı olması belki bir dönemi kurtarır ancak geleceği kurtarmanın anahtarı yerli hocalar ve onların yetiştireceği futbolcuların elindedir. Aksi durumda Piontek’in temellerini attığı Ulusal takım gibi bir dönemi kurtarıp daha uzun bir zamanı çöpe atarız…

YORUM YAZ