MENÜ

Futbolda sistem ile bireysellik arasındaki çatışma…

Abone Ol Google News

Futbol tarihinin en önemli sürtüşmelerinden biri sistem ile bireysellik arasında yaşanmıştır. Bu konu, futbol profesyonel bir uğraş olduğundan bu yana teknik direktörlerin tam çözüme kavuşturamadıkları bir sorun olarak günümüze kadar gelmiştir. Sistemden ödün vermeyen ve futbol tarihinde pres oyununa ödünsüz olarak bağlı kalan Valeri Lobanovski ve Rinus Michels, sisteme dayalı futbolun felsefesini anlatırken “bireysellik eğer sisteme bağlı kalınarak gerçekleştirebiliniyorsa değerlidir” demişlerdir. Hatta Lobanovski “Eğer bir forvet topu kaybettiğinde rakibini kendi ceza sahamıza kadar kovalamıyorsa, o oyuncu sistem adamı olamaz” deyip şunları eklemiştir: “ Modelleme yoluyla tuğlaları üst üste koyup takım iskeletini oluşturuyoruz. Sistemimizin başarılı olması için bilimin yol göstericiliğinden yararlanıyoruz, duygulardan değil”.

Haberin Devamı

İnsanı duygulardan arındırmaya kalktığınızda sorun çıkmaya başlıyor. Bu durum, Sovyet sisteminde oynanan futbol için de batıda da değişmiyor! Lobanovski ile sisteme bağlı kalmak yüzünde en çok çatışma yaşayan oyuncu Sovyet Ulusal takımının ve Dinamo Kiev’in efsane sağ taraf oyuncusu Belenov’du. Belenov, Lobanovski için “Beni o var etti. Onu ancak futbolu bıraktıktan sonra anlayabildim” demiş ve doğan oğluna “Valeri” adını vermişti. Sistem içinde bireyselliğin en iyi oyuncularından biri olan Andriy Şevcenko ise Lobanovski’ye hakkını şöyle teslim ediyor: “ Onunla düşman değildik ama dost da değildim. Beni bugünlere o getirdi”.

Haberin Devamı

Bugünün futbolunda başarılı olmak bireysellikten daha çok takım halinde hareket edebilme en azından bazı oyuncular arasında etkin bağlantılar kurulmasıyla ilgilidir. Konuyu biraz daha somutlaştıracak olursak Beşiktaş’ın kaptanı Oğuzhan Özyakup’u örnek verebiliriz. Geçen yıldan bu yana Oğuzhan çok fazla eleştiriliyor. Ancak Oğuzhan’ın verimsizliğinin Beşiktaş’ın genel durumundan kaynaklandığı da dikkate alınmıyor gibi geliyor bana.

Şöyle ki, Beşiktaş bir sistem takımıyken geçen yıldan bu yana bireysel bir ekip haline geldi. Sistemli oynayan Beşiktaş’ta, top rakip ceza alanına sistemli oyunla götürülüyordu. Son noktada ise Oğuzhan’ın Mario Gomez ve sonra da Aboubakar’a verdiği bireysellik değeri taşıyan pasları ile takım gol sorununu çözüyordu. Sistem içerisinde bireysellik işe yarıyordu bir bakıma. Geçen yıldan itibaren kaybedilen sisteme bağlı oyun yerini tamamen bireyselliğe bırakınca ortaya karmaşa çıktı. Sonuçta Beşiktaş’ın sistemli oyun yapısına boyun eğmek zorunda kalan rakipler, sistemden ödün verilince karşı stratejiler geliştirip siyah-beyazlı takımın bireyselliğinden yararlanmasını bildiler.

YORUM YAZ