MENÜ

Aile olmayı başardılar

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Tarihinin altın çağını 1996-2000 yılları arasında yaşayan Galatasaray o dönemde art arda 4 lig şampiyonluğu, bir UEFA kupası bir de Süper Kupa kazanmayı başardı. Türkiye Kupaları’nı da bu tabloya ekleyebiliriz. Yönetim, teknik heyet ve muhteşem kadrosuyla bütünleşen sarı-kırmızılılar kırılması zor rekorlara imza atmıştı. Bu şaşalı dönemin ardından mali ve idari alanda istikrarsız günler yaşamaya başlayan Cim Bom o günlerini mumla arar hale geldi. Takım zirve yarışlarında geri kalırken maddi anlamda da dibe doğru bir gidiş başlamıştı. İlerleyen dönemlerde lig şampiyonlukları kazanılmış olsa da taraftar hiçbir zaman o dönemdeki kadar mutlu olmamıştı.

Başkan görevini yaptı

Ünal Aysal’ın başkanlığa seçilmesinin ardından Galatasaray’a sihirli bir değnek deymişçesine işler yolunda gitmeye başladı. İlk iş olarak teknik direktörlük koltuğuna Fatih Terim’i getiren Aysal kendisinin de dediği gibi ‘en büyük transferini’ yapmış oldu. Florya’daki ölü toprağını kısa sürede atan Terim ilk iş olarak kadroda revizyona gitti. Bunu yaparken de ilk amaç aile ortamını oluşturmaktı. Bu değişim beklenenden daha kısa bir sürede sonuç veridi ve tribünler yeniden şampiyonluk şarkıları söylemeyi başladı. Akıllı transfer politikası ve huzurlu çalışma ortamını sağlayan Fatih hoca başarının fitilini de ateşlemiş oldu. İlk yılında şampiyonluğu kazanan sarı-kırmızlılar’da artık hedef sadece ligde başarı değil, Avrupa’da da eski günlerde dönmek olarak belirlendi. Yönetim bu hedef doğrultusunda güçlü bir kadroyu Terim’e emanet ederken Florya’nın da anahtarını imparatora devretti.

Terim’in gölgesi yetti

Tabii ki futbolda başarıya kaliteli oyuncularla gidileceği bir gerçekse bunun tek başına yeterli olmadığı da çok açık. Bu yıldızlarla dolu kadroyu bir arada tutabilmek ve oynatabilmek başlı başına bir meziyet işi. Hatta asıl meziyet takımın başında değilken bile oyuncularının aynı ruh ve istekle hedefe kilitlenmesini sağlayabilmek. Ordu maçının ardında 3 maç ceza alan ve Fatih Terim’in yokluğunda takımı 5 puan kaybetti ve zirve yarışında yara aldı. Cezanın ardından tekrar toparlanan Aslan bu kez de Terim’in aldığı 9 maçlık ceza ile sarsıldı. Böylesine kritik bir virajda alınan ceza taraftarlarda bir panik havasına neden olsa da bu uzun sürmedi. Terimsiz çıktığı 3 maçtan 9 puanla ayrılan sarı-kırmızılılar takım olmanın ne anlama geldiğini bir kez daha gösterdi. Sahada yıldız oyuncularıyla, tribünlerinde müthiş taraftarıyla ve desteğini her zaman his ettiren yönetimiyle Cim Bom mutlu sona çok yakın. Göreve geldiğinden bu yana Florya’da aile ortamını kurmaya çalışan Fatih Terim’in hedefine ulaştığı bu süreçte çok net bir şekilde ortaya çıktı. Başarılı teknik adam her ne kadar kulübede olmasa da her an orada olduğunu oyuncularını his ettirmeyi başardı. Bu da başarının kaynağını açıklamaya yetiyor aslında.

YORUM YAZ