MENÜ

İhanete giden yol: SAHTECiLiK...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çocuk ve gençlerimizin hayatında, ‘spor kültürü’nün yerleşmesi ve ‘örnek insan-iyi yetişmiş kaliteli sporcu’ olma yolunda en büyük katkı ve desteği; hiç şüphesiz ki, antrenörlerimiz vermektedir. Ülkemizde bir çok branşta antrenörlerimizin kısıtlı imkânlar ve zor şartlarda çalışmalarını sürdürdükleri kaçınılmaz bir gerçek... İlk adımdan itibaren ‘geleceğimizin teminatı’ olarak gördüğümüz gençlerimizi sportif alanda geliştirmekle yükümlü olan antrenörlerimiz, aynı zamanda onlara ‘olmazsa olmaz’ dediğimiz ‘doğruluk, dürüstlük ve iyi ahlâk’ kurallarını ve en önemlisi ‘vatanseverliği’ de aşılamakla sorumludurlar.

Bu kriterlere, onlar sahip mi?

Peki sayıları 1000’leri aşan antrenörlerimiz; vermesini beklediğimiz bu kriterlere kendileri sahip mi? Acaba ‘incelemesi gerekip incelemeyenler’ yerine, vatandaş olarak tek tek biz mi incelesek!!! Yıllarını spora, gençlere adamış biri olarak; çok kızgın ve üzgünüm... Neden mi? Hemen açıklayayım... Bakın; Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Spor Genel Müdürlüğü Spor Eğitim Daire Başkanlığı, her yıl belli periyotlarla antrenörlük eğitim seminerleri düzenlemekte ve çok kısa süreli eğitimler sonunda farklı branşlardaki katılımcılara ‘antrenörlük belgesi’ vermektedir. Peki bu belgeleri almaya hak kazananların eğitim durumlarını gösteren belgeler, bu süreçte yeteri kadar inceleniyor mu? Sorunun cevabı tabii ki hayır! Hayır! Hayır! Yıllardır ‘düzeltilmeli’ diyen ve her platformda bu hususu paylaşan ben ve benim gibi düşünenler nasıl sıkılmasın.

‘Kul hakkı’ yiyerek çalışıyorlar

Antrenör olmayı gerçekten hak etmiş bir çok kişinin günahına girmiş, sayıları tahminlerin çok ötesinde ‘sahte diplomalı antrenörler’ geçen yazımda da üzerinde durduğum gibi ‘kul hakkı’ yiyerek gençlerimizi yetiştirmeye çalışmaktadır. Ülkemizde 233 bin 070 (ikiyüzotuzüçbinyetmiş) antrenörün olduğu düşünüldüğünde; belirtilen rakamlar ‘buz dağı’nın görünen yüzü... Detaylı bir inceleme sonucunda çıkacak rakamları, telaffuz etmek bile istemiyorum. Bu konuda antrenörler kadar ilgili kursları açan federasyonlar da bir o kadar suçludur. Çünkü federasyonların düzenlediği ve çok ciddi paralar kazandığı kurslar, sahte antrenör belgelerinin sayılarının çoğalmasını tetiklemiştir.

Sayın Bakan, kurulları çalıştırmalı

Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Osman Aşkın Bak; bizler için yeni bir umuttur... O yüzden, kendisinden hiç vakit kaybetmeden bu olaya el koymasını ve kendisine bağlı olan ‘Teftiş Kurulları’nı harekete geçirmesini rica ediyoruz. Sahtecilik yapanların belirlenmesi ve bundan sonra bu usûlsüz olayların önüne geçilmesi için gerekli tüm araştırmalar yapılmalı, kanserli hücre tüm bünyeyi sarmadan, geçmişe yönelik verilen diplomalar başta olmak üzere tüm belgeler incelenmeli ve sonuçları da kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Açıkçası ‘kul hakkı’ yiyen biri, nasıl olur da, böyle bir hakkı yememenin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışır, geleceğin teminatı kıymetli evlatlarımıza... Bazılarına çok basit bir olay gibi gelebilir, ama inanın bu işler bu kadar basit değil... Gerektiği zamanda, gereken bilinci ve inancı vermezseniz, işin sonu, örneğini gördüğümüz ve lanetlediğimiz ihanetlere kadar gider. Bir kez daha tüm kamuoyu adına yetkililerin ellerini taşın altına koymalarını ve bu olayı çok kısa sürede çözmelerini temenni ediyorum. Herkese ağız tadının yerinde, huzur dolu, her şeyin gerçek olduğu günler diliyorum.

YORUM YAZ