MENÜ

Ali Koç farkı

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Fenerbahçe, Beşiktaş veya Galatasaray’dan herhangi biri şampiyonluk mücadelesinin dışına savrulduğu sezonlarda ligin tadı hafiften kaçıyor, ülkemizin gerçeği bu.

Büyük kulüplerimizi “büyük” yapan çok neden ve faktör var. Ama bu faktörlerin en büyüklerinden biri de milyonlarca taraftara sahip olmalarıdır. Dolayısıyla taraftarlarıyla gönül zedelenmesi yaşayan için o sezon azaba dönüşüyor. Tıpkı geçen sezonki Fenerbahçe gibi yani…

Sayın Ali Koç’un Fenerbahçe’ye başkan seçilmesi en çok da bunun için önemlidir. Nitekim daha hazırlık kampı başlar başlamaz kırk binlere ulaştı Sarı Lacivertli kulübün kombine sayısı. Umut, heyecan ve inanmak bu denli önemlidir işte.

Doğrusu Sayın Koç da dersini iyi çalışmış, Fenerbahçe’nin eksik, yanlış beklenti ve özlemlerini çok iyi analiz etmiş ve en önemlisi de Fenerbahçe taraftarında büyük bir krediyle güven duygusunu yaratmış.

Kaç sezon sonra Şampiyonlar Ligi için ön eleme oynayacak ama ismi cismi belli bir tek transfer yapamadı bilindik nedenlerle. Fakat buna karşılık günü değil geleceği düşünerek gitti Damien Comolli’yi sportif direktörlüğe getirerek felsefe değişikliğine gitti. Kısa vadeli değil, uzun vadeli düşündüğünü kanıtladı Sayın Ali Koç.

Sayın Comolli de Avrupa çapında bir insan kendi alanında. Başkan ve sportif direktöre inanıyor görebildiğim kadarıyla taraftar. Zaten sportif direktörün şu ana kadar yaptığı transferlere baktığımızda nasıl bir vizyona sahip olduğu net olarak anlaşılıyor. Hele bir önceki gün yaptığı basın toplantısında sergilediği tavır ve sorumluluk anlayışına bayıldım resmen.

Nitekim bu kadar maddi sıkıntının içinde yapılabilecek en doğru transferleri gerçekleştiriyor gördüğünüz gibi Fransız futbol adamı. Barış Alıcı, Berke Özer, Ferdi Kadıoğlu. Çok yetenekli 3 pırıl pırıl genç… Bu ve diğer (Elif Elmas, Yiğithan Güveli, Oğuz Kaan gibi) genç oyuncuların da Phillip Cocu’yla büyük gelişme göstereceklerine inanıyorum ben. Bütün bunlar da Ali Koç farkını gösteriyor işte.

Paralar çarçur edilmiyor, takım süratle gençleştiriliyor, kulüp ve en önemlisi kulüple taraftar arasındaki gönül bağı yeniden güçlendiriliyor. Bu kadar kısa sürede az şey değil bunlar her halde. Sayın Koç’un her fırsatta “Küfürsüz tribün” özlemini dillendirmesi ve bu konuda irade beyan etmesi de ayrıca heyecanlandırıyor, beklentilerimi büyütüyor açıkçası.

YORUM YAZ