MENÜ

Hakem kararıyla…

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Samsun’da kendi lehine yapılan kritik hatadan sonra, ‘Hakem gayet başarılıydı, tamam öyleyse birini saymayalım, öbürünü de saymayalım hatta bir tanesini daha saymayalım, yine biz galip gelirdik’ diyen Daum’un, Ankaraspor maçından sonra da hakem aleyhine bir açıklama yapması beklenemezdi. Liderin ligde 266 gün sonra kaybettiği ilk karşılaşmadan sonra gazetecilerin Daum’a hakemi değil, futbolsuzluğu sormaları gerekirdi. Neredeyse bütün sezonu vasat bir futbolla geçiren Fenerbahçe’nin ciğeri Tuncay’ı neden kenara aldığı, Alex’in neden ortalarda dolaştığı, Ankaraspor’un attığı iki golde işini yapamayan Luciano’nun, hangi kontenjandan oynadığı öğrenilebilirdi. Luciano skor 1-1’ken bomboş pozisyonda topu ağlara yollasa, maçın kahramanı olacaktı! A Milli Servet oynasaydı, iddaa ediyorum ki golle biten iki pozisyondan birinde rakibine kafayı vurdurtmazdı. Ankaraspor geçen hafta 19 puan ve averajla 16. sıradaydı. 16. sıradaki bir takıma, namağlup bir lider yeniliyorsa, bu ligin kalitesinden değil, kalitesizliğinden, temponun düşüklüğünden... Fenerbahçe yine şampiyon olur, ancak yüzde yüz artamayacak futbol kalitesiyle, 100. yılda Avrupa başarısı da hayal... Fenerbahçe’nin puan kaybettiği her maçta telaşlanan Galatasaray, klasiğini tekrarladı, rakibinin kaybettiği haftada yine kazanamadı. Kazanamamakta mesele yok, onlar da hiçbir şey oynamadı. Üstelik Sarı-Kırmızılılar altı yabancıyla sahadaydı... Yabancıları futbola yabancı. Yerlileri de, futbol ahlakına aykırı her hareketlerinde, arkalarında bulduğu yöneticilerine, ‘Akıllı olun... Bizi değil futbolun doğrularını savunun, gözü kapalı savunuyorsunuz. Başkalarını suçluyorsunuz, sonra da komik oluyorsunuz’ dedirtecek eylemlerin içinde. Sarı-Kırmızılılar’ın aklı başında futbolcularından Cihan, o dirseği Atilla Birlik’e değil; arkadaşlarına, hocasına, taraftarına, Özhan Canaydın’a, muhalefete belki de şampiyonluğa attı. Asıl çirkin olan, Hasan Şaş’ın 4. hakeme salladığı parmak ve Necati’nin haksızlığa cansiperane tepkisiydi. Bilemeyiz ki, hakem onları da kartla değerlendirseydi Bülent Tulun ne derdi? Denizlispor maçında Bülent Tulun’u çileden çıkartan, futbolcuların ceza almasına yol açan Selçuk Dereli’yi hemşehrilik ilişkileri olduğu Sivas’ta görevlendirenlere ne demeli? Transfer rekortmeni Beşiktaş, kümede kalma savaşı veren Rizespor’a 1-0 kaybetti. Ama futbol açısından da üstünlük -tartışmasız- misafirdeydi. Rize maçında sahne alan yeni yüz Kenan, trilyonlar kazanan bütün ağabeylerinden daha etkiliydi. Yalanlar üzerine kurulmuş, vasatın üstündeki oyunlarıyla yıldız yapılıp uçurulmuş, cepleri parayla doldurulmuş düzenin çarpıklığını, yönetimlerin çapsızlığını ortaya koyan bir performanstı. Jun’dan da iyiydi Kenan, Bobo’dan da, Heinz’dan da, Jefferson’dan da... Trabzonspor maçı MHK’nın samimi şekilde sorgulanmaya ve Çulcu’nun hırpalanmaya başlayacağı sınavların ilki oldu. Bütün camiasına mavi boncuk dağıtan Çulcu’nun, kadim dostu Erol Ersoy, Metin Tokat’ın yaptığı gibi hakemliği bırakma kararında doğruluğunu belgeledi. Keşke Çulcu, onu vazgeçirmese Gaziantepspor maçına vermeseydi. Trabzonspor’un Fatih gibi bir eksiğine rağmen, çok kötü Gaziantepspor defansını delik deşik ettiği, sayısız fırsat ele geçirdiği maçı, hakem kararıyla kazanması üzücüydü. Erol Ersoy’un iki penaltı, bir kırmızı kart vermediği maçı Trabzonspor kazandı ama Gaziantepspor hakem kararıyla ateşte kaldı. Hoş hakem hataları her maçtaydı... Sürek avındaki hakemler, kader anlarında çalınmayan düdükler, futbolseveri çileden çıkartacak cinstendi. Doğru transferler yapan Vestel, İsmet Arzuman’ın kararıyla kazandı, Samsunspor hem maçı hem Celil’i kaybetti. İki penaltıyı vermeyen, Johana’yı ihraç etmektense, Celli’e kırmızı kart gösteren Arzuman, Celil delirmişken ne de rahattı. İzmir’de yaşayan Arzuman’ın, bu maça atanmasını da ayrıca kutlamalıyız! Sezon başından bu yana hakem kurbanı olan Konyaspor, Aytekin Durmaz’ın 0-0’ken vermediği penaltıyla sallandı. Gençlerbirliği’nin hocası Mesut Bakkal, ‘Hakem mükemmel bir maç yönetti, iyileri de söylememiz lazım’ derken, Daum’u hatırlattı. Kendisi açısından haklı Bakkal, eski sporcusu Tayfun’a da kulak kabartmalı: ‘İsmail maçın başından sonuna kadar küfrediyor, hocam bilir ama onu bir psikiyatriste göndersinler...’ Mesut hocam, yoksa İsmail de mi haklı!.. Göremeyen Ayketin Durmaz, muhtemelen küfür de duy(a)maz. Ama bu sorun sen devreye girmezsen, çözüm bulmaz. Sezon başından beri lehine bir, aleyhine 7-8 hakem kararı tecelli eden Malatyaspor, bir diğer FIFA kokartlı hakemimiz Yunus Yıldırım’ın vermediği nizami golle iki puan daha yitirdi. Nizami bir şarja faul düdüğü çalan, bir takımın kaderiyle oynayan Yıldırım’ın, gol iptaline ilişkin verdiği kararı ben burada yazamam. Televizyon Makinası’na öneriyorum, medya arkasında Erman Toroğlu’nun tarifini göstersinler. Bu kadar olur... Hatta Erman hocanın, Erol Ersoy ve İsmet Arzuman’la ilgili yorumlarını da göstersinler de, millet görsün. İş Mustafa Çulcu’da... Biz hakem takdirleriyle değil, futbolcuların emekleri, teknik adamların taktikleriyle biten maçları yazıp çizmek istiyoruz. Seminer yapacaksanız seminer yapın, hakemlerle hemen toplanın. Halk bu kadar hatayı kaldırmaz. İşiniz budur, son üç haftadaki hakem hatalarıyla kaderi değişen maçlara göre bir puantaj yapın, sonra da bakın: Ben bu enkazı nasıl kaldırırım!..

YORUM YAZ