MENÜ

Daum'un çapı bu!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir çekirge hep sıçrıyor, diğerleri 3 sıçrıyor bir takılıyor. Avrupa’nın bonservis bedelleri açısından en değerli kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’nin, Avrupa’da başarılı olamayacaklarını Avrupalı dostlarıyla paylaşan teknik direktörü Daum futbolcularının 10 kişilik rakibine karşı pozisyon bile üretemediği maçtan sonra, “Takımım ikinci yarının en iyi futbolunu oynadı” diyerek hepimizi bir kez daha şaşkına çevirdi... Daum için “dahi değil ballı” yakıştırmasını yapmamdan bu yana çok zaman geçmedi. Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği’ni, Sebat’ı, Kayseri’yi Alex ve Hooiijdonk’un son dakikalarda attıkları gollerle geçtiklerini hatırlayıp, Şampiyonlar Ligi ve özellikle UEFA’daki hezimete bakıp, derbilerdeki suskunluğunu da göz önüne alınca kendisinin Türkiye’de güzel bir tatil ve Avrupa’ya karşı iyi bir imaj çalışması yaptığı konusundaki düşüncem pekişti. Çünkü performansını artıran tek futbolcu yok! Hücum pres yok, tempo yok... Camianın büyüklüğü ve kadro kalitesinden kaynaklanan farklarla elde edilmiş galibiyetler var! Bu başarılardan dolayı birisi tebrik edilecekse o kişi Daum değil! Mehmet Demirkol, Rıza Çalımbay göreve geldikten sonra, “Beşiktaş bu çağdışı sistemiyle çok dramatik maçlar yaşanmasına neden olacaktır. Olmaaz” derken herkes övgü yarışındaydı. Futbolcuların emeğine ve mücadele isteğine hepimiz alkış tutarken sistem meselesi kaynayıp gidiyordu. Ve bir hafta önce Samsunspor karşısında çok hayati bir 3 puan yitiren Galatasaray Beşiktaş’ı Veysel’in direkten dönen topu dışında tek pozisyon vermeden, kaleye getirmeden yenmeyi başardı. Hakemlerin ihraç gerektiren davranışları görmemesi ev sahibinin avantajıydı ama futbol adına doğruları yapan da tek takım vardı! Beşiktaş’ın bu felsefeyle başarılı olabilmesi için (Avrupa’da da) sağa ve sola birer Ribery, orta sahaya Emre, forvete de Anelka tipinde oyunculara ihtiyacı var. Galatasaray’ın ise paraya, stada, saha kapanmasına hatta futbolcunun atılmasına neden olacak davranışları sergilemeyecek taraftara... Trabzonspor hafta içinde sürklase ettiği Gaziantepspor’a bu kez yenildi, kimileri ev sahibinin oyuna asılmasının nedenini teşvik priminde zannetti. Antep’in oyuna deliler gibi asılmasının nedeni bir önceki maçın son 15 dakikasında gizliydi. Aciz duruma düşürdüler, çaresiz yakaladılar, gol yapmadılar, maçı kahkahalarla tamamladılar. Bu maçta da fazla rahattılar... Fair playin altın kurallarından biri, “Rakibe saygı”. Unutulmamalı! Geçen sene mucizelerle ligde kalan Sebat genç bir hakemin inanılmaz düdükleriyle hayata sarılmasını sağlayacak 3 puanı ve 2 futbolcusunu kaybetti. Tutunma ümitleri bitti, ama ligin selameti açısından her maça asılmak zorundalar! Ancak tarihe geçen seneki mucize tutunuşlarıyla değil, gol attıkları pozisyonda kural hatası yapıldığı gerekçesiyle itiraz ederek geçecekler. Sakaryaspor ve İstanbulspor’un 2’şer altın puan kaybettiği, Kayserispor’un ümitlendiği haftaydı. Aslında Sakaryaspor da, İstanbulspor da altın birer puan kazandı. Sakarya’da M Bayo hakemi kandırıp penaltıyı çaldırdı, İstanbul’daki çifte standarda en sakin teknik direktör Erol Tok çıldırdı. Ofsayt itirazında haksız, çifte standart konusunda haklıydı. Yalçın ise yerden göğe haksız. Sarı kartın varsa rakibe vurmayacaksın! İstanbul da gidiyor, gönül Kayserispor ve Sakaryaspor’dan daha iyi futbol oynayanın kümede kalmasını istiyor.

YORUM YAZ