MENÜ

Savaşmak yetmedi

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bu yüzyılın takımı değil, uzay takımı desek belki biraz abartmış oluruz ama hak ettiği değeri de veririz CSKA Moskova’ya.
Peki yenilmeyecek bir takım mı Moskova? Tabii ki hayır. Kimse yenilmez değil, ama bunları yenmek Kurtuluş Savaşı’nda Türk ordusunun kazandığı zafere benzer, öyle bir komutan kolay kolay gelmez öyle bir başkaldırış da kolay kolay gösterilmez. Bakmayın grupta aldıkları üç mağlubiyete. Kriz nedeniyle paraları ödenmeyince bütün oyuncular kulübe protesto çekmiş, Moskova’dan taşınma hazırlıklarına başlamışlardı o dönemde.
Gerçi üçüncü çeyrekte, başta Ömer Onan olmak üzere Semih, Vidmar ve tribünlerdeki taraftarın müthiş bir başkaldırışı vardı. 7.5 dakikada sadece 3 sayı yemiştik. Ama bu olağanüstü çaba, bırakın farkı kapamayı, rakibin yanına bile yaklaşmaya yetmedi.
CSKA Moskova’ya basket atmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor. Asab bozan, sinirleri zorlayan bir savunma yapıyor Messina’nın takımı.
Koskoca 40 dakikada bir tane bile kolay basket atamadık. İki boş şutun dışında, denemelerin tamamı zorlamaydı, hepsinde rakip ellerden biri şutun önündeydi.
Zaten atılan 48 sayıdan belli rakibin ne denli üst düzey savunma yaptı, potasında duvar ördüğü.
Yine de kazanılmaz mıydı dünkü karşılaşma?
Olabilirdi belki. Taraftar harikaydı, Giricek katkı yapmaya başlamıştı.
Rakipte Savrasenko gitmiş, Smodis sakattı. Çember altları zayıftı.
Pota altını kullanmak gerekiyordu, ama ona da izin vermediler. Savunmayı düşünüp Rasim’le başlamak yerine, Oğuz tercih edilse, ilk beşe Semih ve Smith’i monte edip, takımın alışkanlıkları bozulmasa, belki oyunun başı farklı olabilirdi.
Green’in lüzumsuzluğu dün iyice ortaya çıktı. Sırıttıkça sırıttı 1.60’lık oyuncu, dev cüsseli rakipleri karşısında. Her pozisyonda geçildi, hücumda bırakın asisti, yanındaki adama topu vermekten bile aciz kaldı.
Onlar 20’de 10 üçlük atarken, çoğu da kritik anlarda, biz 2/14 gibi inanılmaz kötü bir yüzdeyle attık.
Birkaç kırılma anı vardı maçın, rakibi yakalama fırsatları geçti elimize. Ya boş turnike kaçırdık, dönüp üçlük yedik, ya da çok kritik savunma ribauntlarını, yani savunmadaki savaşın karşılığını alamadık.
Sonuçta, arada fark da olsa büyük bir heyecan, müthiş bir mücadele vardı sahada.
Grup zordu, fikstür daha da zor.
Şimdi iki deplasman var Fenerbahçe’nin önünde. Siena ve Zagreb’den mutlaka bir galibiyet almak zorunda iddiasını sürdürebilmesi için, en azından moral olarak.

YORUM YAZ