MENÜ

Top oynama(ma) sevdası!

Abone Ol Google News

İyi stoperler ve ön liberolar yetiştirme, topa vurmayı bilen futbolcu sayısının artması, koşan takımlar oluşturulabilmesi, bütün bunlara ve daha fazlasına bağlı olarak tribünlerin dolması için yıkılması gereken algıyı Mersin İdman Yurdu oyuncusu Çağdaş Atan özetledi: “Top oynama sevdamız canımızı yaktı. Beşiktaş’ın ekmeğine yağ sürdük.”
‘Top oynama sevdası’ düşük takımların bunca yıldır ‘yapamadıkları’ ortadayken Çağdaş Atan bize bir kez daha diyordu ki; “Oyunu kitlemeye çalışsak istediğimizi alırdık..”
‘Top oynama sevdası!..’
Sanırım eksik olan bu...
Oyunu sıkıcı kılan ‘bu sevda’nın eksikliği.
Kuşkunuz olmasın, kaybetme korkusu, kazanma arzusunun önüne geçtikçe hepimiz daha sıkıcı maçlar izlemek zorunda kalacağız.
Oysa ilk olarak yapılması gereken belli...
Arzuyu korkunun önüne koymayı becerebilmek, bunun yollarını aramak yani denklemi tersine çevirebilmeyi dert edinmek...
Kapanarak maç kazanmak elbette mümkün. Evet, bazı maçlarda bu gereklidir de ama ilelebet değil. ‘Top oynama sevdası’ olmaksızın top oynamak dünyanın en zor işi olsa gerek...
Nurullah Sağlam ve benzeri hocaların bunca yıldır nasıl bir duyguyla baş etmeye çalıştığını şimdi daha iyi anlıyor muyuz?..
“Golü attıktan sonra psikolojik olarak geri yaslandık” diyen futbolcuların zihinlerinin gerisinde nelerin ‘kodlanmış’ olduğunu kavrayabiliyor muyuz?
Unutmayalım ki bu ‘eksik sevda’, doğru orantılı olarak tribüne giden insan sayısının azalmasına da etki ediyor. Bu açıdan Çağdaş Atan’ın gerçekçi biçimde formüle ettiği bakış açısını yıkmak için gereken ‘zihniyet devrimi’ başlangıç noktasıdır..

Haberin Devamı

Küfür biter halk stada akar!

Haberin Devamı

Haberin başlığı “120 saniye uyanıklığına son”du. Özetle diyordu ki; “Küfür eden taraftarlar kronometre tutup 120 saniyeye gelince küfürü kesip takımlarının ceza almasını engelliyor.”
Ve işte formül; “Küfüre karşı süreye bakmaksızın bas kulübe cezayı şıp diye düzelir her şey...”
Futbola ilgisizliğin neredeyse tek kaynağının küfür ve ‘erkek şiddeti’ olduğu tespitinin bir adım ötesine geçemeyen yönetici aklı çözümü yine ’ceza makbuzu’nda bulmuş görünüyor.
Ancak öte yandan...
Büyüyen kentlerde maça gitmek, maç bitimi eve ulaşmak gibi ‘temel sorunları’ görülmüyor...
Maça gidenlerin cebindeki
madeni paralara hâlâ ‘konvansiyonel silah’ muamelesi yapılıyor...
Şakır şakır yağmur yağarken sahaya atabilirler diye statlara ‘şemsiyesiz insan’ isteniyor...
‘Nezih seyirci’ için abartılı bilet ve kombine fiyatları belirleniyor...
Sahada oynanan futbol tribünde esnemelere neden olurken bu en temel sorun üzerine çözüm aranmıyor...
Durum tıpkı Mazhar/Fuat/Özkan şarkısındaki gibi değil mi;
”Geziyoruz görüyoruz
Okuyoruz duyuyoruz
Yazıyoruz çiziyoruz
HEP AYNI...”

Beşiktaş’a format atmak!

Beşiktaş’ın, ‘taşıyıcı kolonları’ Ernst, Hilbert ve Necip’in varlığına bağlanan Mersin İdman Yurdu galibiyetine bakmak Fenerbahçe maçı için aldatıcı olur. Bu üçlü Fenerbahçe maçı için gerekli ama yeterli değildir. Sürekli kalecileri ve stoperleri yıldızlaşan Beşiktaş’ın ‘en zayıf’ yanı ‘en güçlü’ görünen hücum hattıdır.
O nedenle ‘çok iş yapıyor’ gibi görünüp ‘az iş bitiren’ forvetler üzerine yeniden düşünmek, bu alanı yeniden planlamak gerekir. Bu Carvalhal’in meselesidir.
Ancak tribünün de ‘takım dengesi’ için yapabilecekleri vardır. ‘Oyuncular arasındaki denge’nin sağlanması için bilgisayarcı diliyle söylenirse ‘takıma format atmak’ gibi...
Dolayısıyla protest olmayan ‘ayarı verilmiş taraftar tavrı’ önemlidir. Kendisini ‘ayrıcalıklı’ belleyen oyuncular için tribünün bulacağı ‘yeni dil’ iyi bir ‘yeniden başlangıç’ için elzem görünüyor.

Haberin Devamı

Kara Kartal, A2’de coştu: 5-1

Beşiktaş A2 Takımı, Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri’nde oynanan karşılaşmada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni 5-1 yendi. Siyah-Beyazlılar’ın gollerini Mehmet Akyüz, Burak Kaplan (3) ve Erkut kaydetti. Bonservisinin yarısına 3.1 milyon Euro ödenen Julio Alves de Beşiktaş’ta ilk 11’de görev yaptı, ancak vasatı aşamadı. Mücadeleyi takip edenler arasında teknik direktör Carlos Carvalhal ile futbolcular Mustafa Pektemek ve İsmail Köybaşı da vardı.

YORUM YAZ