Tek devre ama iyi devre

Rakibinin kapanacağı herkesçe bilindiğinden ilk devreyi riske etmek istemeyen Beşiktaş bu bölümü ‘uyku modu’nda geçirdi. Gerçi Beşiktaş’ın çoğu maçın ilk yarısını böyle oynadığı bilinir. Aslında gerekçe basittir; şampiyonluğu oynayan ancak yaş ortalaması 30 olan bir takım maçın sonunda diri kalabilmek için süreyi kısaltmak zorundadır! Bu nedenle Beşiktaş esasen ikinci devre takımıdır. Öyle ki, Lens’in ortalıkta görünmediği, top ulaştırılamayan Negredo’nun kalabalıkta kaybolduğu, Adem Ljajic ile Quaresma girişimleri olmasa ‘izlenmese de olur’ kabilinden bir ilk yarı. İkincisine ‘dinlenmiş’ çıkan Beşiktaş iyi bir giriş yaptı ve Pepe, maçın diri stoperi Sadık Çiftpınar’ın üzerinden kafayı vurunca maç başladı!. Ama aynı Pepe 56’da rakibini kaçırınca o ana kadar soğuk kalan Karius’a ısınma şansı tanımış oldu... 10 kişi kalmasına rağmen Beşiktaş esasen Malatya’nın atmayı planladığı golü Negredo/Babel iş birliğiyle bulduysa da özellikle golü yedikten sonra sakin kalamayıp net biçimde buhrana girdi lakin yine de kazanmayı bildi.

Gecenin sorusu

Maç başladığında 14’ü sahada 9’u yedekte olan yabancı oyunculara harcanan paralara bakarak kalite/verim ilişkisinden nasıl söz etmek gerek acaba?

Maç starı

Öne doğru oyunda değilse bile orta sahaya ördüğü duvarla Gary Medel. Bileği yumuşak, oyun bilgisi yüksek Ljajic ve kritik kurtarışlarıyla Beşiktaş’ı oyunda tutan Karius.

Maçın olayı

Fenerbahçe maçı öncesi Gary Medel gibi takım müdafaasının temel karakterinin kırmızı kartla oyun dışında kalması.

Kısa mesaj

Malatya gol atmaya çalışan değil de nadir fırsatları kovalayan bir takım görüntüsünde. Böylesi takımların çokluğunda milli takım havuzunun darlığına şaşmamak gerek.