Ne umduk ne bulduk!
Alan/zaman oyunu olarak futbolun bir takımdan beklediği sürekliliktir. Bu da doğrudan fiziksel yeterliliğe bağlıdır. Fenerbahçe, ilk 20’de fiziksel baskı ve elbette kurguyla ürettiği pozisyonları harcama konusunda cömertti. Şaşırtıcı hadiselerden ikisi, orta saha oyuncusu Tolga Ciğerci’nin sağ ayak içi ile iki pozisyonda golü bulamamasıydı. Ardından Galatasaray 60’a kadar arzuladığını yapamadıysa bile topu istatistik üstünü rakibine vermedi. Yine de Galatasaray’ın iki kenarı Babel ile Feghouli maç boyu top ters kanattayken ve pozisyon olgunlaşmamışken Falcao’nun dibinde biterek atak zenginliğini söndürdüler. Esasen maç, iki takımın stoperlerini koruma maçı biçiminde akıp gitti. Ülkenin en çok para harcayıp en sükseli oyuncularına sahip iki takımının vasatı aşamayan maçını izledik hep birlikte. Samimiyetle soruyorum, ‘’Yabancı futbolcular ligimize kalite getirdi’’ demagojisi daha ne kadar sürdürülecek? Örneğin gol atıcılar, Falcao ile Muriç neredeydi? Onlar mı vasattı yoksa onları oyuna sokamayan teknik adamlar mı? Ülke futbolunun gerçek soruları bu ve bunlara benzer sorular olmamalı mı?
Haberin Devamı ›
Gecenin sorusu
Haberin Devamı ›
Emre Belözoğlu için, “Maç boyu sahanın en çok görünürü olup en etkisizi” denebilir. Peki Ersun Yanal bu durumu göremedi mi?
Maçın starı
Kimse değil... Üstelik ne Nzonzi ne Gustavo! Ne Feghouli ne Krause! Maç önü renkli bir karşılaşma için kimden medet umduysam, yanıldım. Ya da başka biçimde söyleyeyim, hocalar beni şaşırtmadı!
Maçın olayı
54. dakikada Luis Gustavo’nun gol olabilecek pozisyonda Lemina'ya müdahalesi “Penaltı mı, değil mi?” diye tartışılırken pozisyonun elle oynama olarak tespit edilmesi.
Kısa mesaj
Fenerbahçe 2. devreye Deniz Türüç ile bbaşladı. Aynı Deniz kendisini sahaya gönderen hocası tarafından oyundan alındı. Soru şu; sizce sorun Deniz’de miydi?