Arama

Popüler aramalar

‘’Aralarında çok fark yok!‘’

Öyle bir sezon ki, her hafta bir öncekinden daha enteresan şeyler oluyor. Onca hakemi lig devam ederken, kapıya koyan MHK’nin gerekçelerinden biri de bazı takımların maçına ısrarla aynı hakemin verilmiş olmasıymış. Giresun’daki maçı yöneten Arda Kardeşler de daha önce 9 Beşiktaş maçını yönetmiş. Bu maçların sekizini ise Beşiktaş kazanmış! Gelin görün ki Kardeşler’i, 10. kez Beşiktaş maçına atayan MHK Başkanı bir gün bekleyemeyip, maç oynanmadan istifa etti! Size de enteresan gelmiyor mu? Neyse maça geçelim. İlk 15 dakika Giresun tempoyu yükseltmeye çalıştı ancak ön alanda sade oynamak yerine hep, 'Fazladan bir iş yapma’ya kalktıkları için hücum girişimleri verimsiz kaldı. 20. dakikaya doğru Beşiktaş kontrolü eline aldı ve Josef/Can ikilisi üzerinden oyunu metre metre öne taşıdı. Ancak bir pozisyon dışında kaleye inecek organizasyonlardan uzaktı ve varsa yoksa bir ülke klasiği olarak şut atıp durdular! İkinci devre Beşiktaş topu dolayısıyla oyunu eline almış görünse de verimli hücum organizasyonu sıkıntısı sürüp gitti. Batshuayi ya da N’Koudou’ya ulaştırılan toplar o alanda eriyip gidiyordu. Ancak Giresun da şut atma konusunda rakibi gibi davranınca maç 'Verimsizlik dengesi’nden bir şey kaybetmemiş oldu!

Ismael zamanla kavrayacaktır

Acele ve dengesiz hücumlar, düşük pas kalitesi, yerleşim hataları açısından düşünüldüğünde para harcayarak kurulmuş takımla düşmemeye oynayan takım arasında önemli farklar gözlenmedi. İlk iki maçında Beşiktaşlılar üzerinde ciddi etki bırakan Valerian Ismail de nereye geldiğini, burada futbol dinamiklerinin nasıl işlediğini yavaş yavaş da olsa kavrayacaktır. Ve son bir not... Çoğu Beşiktaşlı'nın burun kıvırdığı Necip Uysal yeni hoca tarafından da sahaya gönderildi! Bu da ülkede futbolun ve futbolcunun nasıl anlaşıldığının fena olmayan göstergelerinden biri olarak not edilmeli.

18 Nisan 2022, Pazartesi 07:18
YAZININ DEVAMI

‘’İlginç futbol iklimi!‘’

İlginç bir futbol iklimimiz olduğu muhakkak! Düşmemek için çırpınan Göztepe, eski bir stoperi hoca olarak getiriyor. Ne ki, maçın başında kornerden gelen topu rakip stoper haniyse boş kaleye gol yapıyor! Düşünmeden edemiyorum, 'Eski stoper hoca' takımındaki stoperlere ilk bunu öğretmeyecekse neyi öğretmek için orada? İlk devre boyunca Fenerbahçe topla daha içli dışlı göründüyse de 'Gol pozisyonu' açısından kümede kalmak için çırpınan rakibi bir parmak öndeydi! İki 'Yabancı transferi’ topu kalecinin ayağına nişanlamasa devre farklı sonuçla bitebilirdi. Gelin görün ki, santrforunu aksiyon içinde sanırım bir kez görebildiğimiz Fenerbahçe, VAR golü iptal etmese ilk devreyi 2–0 önde bitebilirdi de! Hakikaten ilginç bir lig... Sakatlanan Pelkas’ın yerine Arda’nın değil de Szalai’nin gönderilişi örneğin, size de ilginç gelmiyor mu? Muhtemelen yine ’Koruma kalkanı’ devredeydi! İkinci devrede Göztepe kaleci Altay’ın üzerine vurma alışkanlığını sürdürdü. Lakin Fenerbahçe, muhtemelen İsmail Kartal ve ekibinin hafta boyunca ince ince analiz ettiği maçın planladığı oyunu icra ediyordu!

VAR'ın aldığını VAR verdi

Öyle bir maç ki, Arda ile Serdar Aziz değişirken, oyunun görünmezleri Serdar Dursun ile Mert Hakan da çıkıyordu! Nihayet ilk devre VAR’ın aldığını ikinci devre VAR verince tribünün teveccühüyle koruma kalkanını kalkan Arda atacağı onca golden birini daha attı! Pozisyonu sınırlı ama skoru net bu ilginç maçın sonunda Fenerbahçe kazandı. Göztepe 'Darda kalma’ halini sürdürdü… Arda ve Ferdi’yi yüzümdeki mutluluk ifadesiyle izledik. Ve maç, İsmail Kartal’ı gelecek sezonun hocası yapan tezahüratlarla tamamlandı! Gerçekten ilginç bir futbol iklimi, değil mi?

17 Nisan 2022, Pazar 07:43
YAZININ DEVAMI

‘’Net bir galibiyet‘’

Gol öncesine yani 25. dakikaya kadar maç, iki takımın da istediği gibi ilerliyordu. Fenerbahçe temkinli arıyor Galatasaray temkinli bekliyordu. Ancak 25’te Taylan koşuyu kesip Osayi Samuel devam ederek rakip altı pasın köşesine inince Fenerbahçe de sinyali aldı! Bir dakika geçmemişti ki Osayi Samuel aynı bölgeyi zorlayarak darmadağın olmuş Galatasaray savunmasının arkasına yine sızdı. Ancak Taylan bu kez bir önceki pozisyonda gitmediği yere, ki bu kez de gitmemesi gerekiyordu, gidince Zajc’a gol kaldı.

Gol sonrası Galatasaray temkini bırakır gibi oldu... Kerem ve Babel’in kanadından zorlamalar yaptılarsa da ön tarafın takımın geneliyle mesafesi çok açık olduğu için hücumlarda devamlılık onlar açısından mümkün olamadı. Bir iki deneme, o kadar. Kadroları düşündüğümüzde Fenerbahçe’nin birçok bölgede önde olduğu aşikardı ancak çok şey yapmayan ama yine de koşarak oyunda kalan Serdar Dursun’a karşı Gomis! Buradaki eksiklik tartışılmaz durumda? Demek Halil bin beter!.. Fenerbahçe kalesinden uzak tutmakta zorluk çekmediği Galatasaray karşısında net bir galibiyet aldı. Çok ciddi tehditlerle karşılaşmadan ve goller dışında ciddi tehditler oluşturmadan kazanmayı bildiler. Ancak tahminince yönetim düzeyinde işler iyice karıştı. Göreve ilk gelişindeki Aykut Kocaman ayrılığı için ‘’büyük hata’’ belirlemesi yapan Ali Koç için sezon sonu İsmail Kartal kararı da benzer riskler taşıyor.

Acıklı

Ve elbette Arda Turan’ın ‘’kurtarıcı’’, Arda Güler’in ise "koruma" gerekçesiyle aynı dakikada oyuna gönderilmesi memleket futbolunun ironik hallerinden biriydi. Ve son not... Hakemlik müessesesinin darmadağın edilişiyle iyiden iyiye cüretkarlaşan futbolcular hemen her pozisyonda hakeme itiraz etti. Örneğin Mert Hakan, acı içinde kıvrandığı anlardan birinde hastaneye mi kaldırılacak diye düşünürken bir anda fırlayıverdi ve gayet sağlıklı, son derece de hiddetli bir üslupla ‘’itiraz görevi’’ni yerine getirdi. Çaresiz hakem de tüm bu ve buna benzer olumsuzluklar içinde sadece pozisyonları süzmeye çalışıp durdu. Acıklı!..

11 Nisan 2022, Pazartesi 07:26
YAZININ DEVAMI

‘’Yenilenmiş ruh hali!‘’

Trabzon maçının damaklarında bıraktığı tadın hakkını vermek için İnönü’yü dolduran Beşiktaş taraftarları ilk devre oyun değilse de skor açısından muradına erdi. Onca insanı stadyuma çeken ise Valerien Ismael’le gelen yenilenmiş ruh haliydi! Önder Karaveli’nin yaklaştığı ama giremediği kapıdan o girecek gibi sanki. Beşiktaş ilk devrede golleri bulduysa bile buna oyunuyla değil, oyunu elinde tutan rakibi Alanya’nın yapmak istediklerini gerçekleştirerek ulaştı. Devrenin not edilmesi gereken anlarından birinde de pozisyon içinde Ersin Destanoğlu vardı. Tıpkı Trabzon maçındaki gole benzer pozisyonda bu kez Efecan’a yakalandı ancak bu kez ‘’dondu’’.

Maalesef durum böyle

İkinci devreye ilki gibi girdiyse de adına ve kariyerine göre Beşiktaş’ta ciddi bir etki koyamayan ‘’ünlü Texeira’’ çıkınca ev sahibi bir ara ön tarafta görünür gibi oldu. Ancak işler süratle ‘’maç normalleri’’ne döndü. Bu arada elbette Ismael’in ilk sarı kartını da unutmamak gerek. Neticede futbol insanları akışkan haldeki sıvı ve gazlar misali girdikleri kabın şeklini alırlar. Burası Türkiye ve burada maalesef durum böyle! Beşiktaş skor avantajı nedeniyle tempoyu yükseltme konusunda iştahlı olmayınca maç da top kazanma/top kaybetme oyununa döndü.

İleri derecede manasızdı

Oyun tam dinlenmeye geçiyordu ki, Beşiktaş’ın geleceği olması beklenenlerden Rıdvan derine gönderdi, az oynayabildiği için gerçek problemleri yerinde çözerek gelişme şansı düşen Güven Yalçın gol yaptı. İşler iyi giderken dördüncü golden sonra tribünlerin aniden Fenerbahçe’ye sarması ise ileri derecede manasızdı. Alanya ilk devrenin bazı bölümleri dışında varlık gösteremezken, ki bunda Beşiktaş’ın çok önemli payı var, Beşiktaş gelecek sezon için ‘‘ruhuna uygun’’ bir hoca bulmuş göründü.

10 Nisan 2022, Pazar 07:53
YAZININ DEVAMI

‘’Gerek yok!‘’

İlk devre tempoyu belirleme konusunda rakibine göre görece daha iyi görünen Beşiktaş, doğru yöntemlerle Ghezzal ile Rıdvan’ı kenar oyunlarına kattı. Ancak Rıdvan’la, ülkedeki ‘’boş orta yapma’’ illetine takıldı çoğu kez. Oysa bir kere o da Ghezzal gibi davrandı ve Josef ikinci kez kaleyi karşıdan gören pozisyonda şutladı. Gerçi ikisi de olmadı ama doğrusu bunlardı. Abdullah Avcı belli ki Beşiktaş döneminden rakibin yumuşak karnını biliyordu; Vida. Sürekli oraya oynattı takımını. Ve 17. dakikada merkez stoper Vida öne doğru o ünlü ‘’nafile hamle’’lerinden birini yapınca Djaniny kaleci Ersin’le burun buruna kaldı. Yine de Vida hem kritik savunma müdahaleleri yaparken ciddi bir gol girişiminin de aktörüydü. Tempo devre boyu ülke ortalamasına göre hayli yüksekti ve bakalım hangi takım daha önce yorgunluğa takılacaktı?

Çaresiz kaldı

Trabzon hücumlarında Visca’yı çaresiz bırakıp Nwakame’yi değiştirilmeye zorlayan Beşiktaş oyunu, "Yumuşak karnı" Vida üzerine atılan uzun topta çaresiz kaldı. Yine de, çok şeyler beklenen Batshuayi ve Texeira’nın az şey dahi veremeyen tarzlarına rağmen oyunda kaldı Beşiktaş. Golü de bulup değişiklerle oyunu da ele almışlardı ama bu kez aleyhlerine devreye Larin girdi! Görüldü ki, biraz tempo bir parça dengeli ve sistemli oyun ligin uzak ara liderini bile hayli zorluyor. Bunları yapmak da sanıldığı kadar zor değilmiş. Yani marifetli sanılan futbolculara onca para dökmeye gerek yokmuş.

04 Nisan 2022, Pazartesi 07:30
YAZININ DEVAMI

‘’Biri oynar diğeri bakar!‘’

Neredeyse goller dışında sahada hiçbir şeyin olmadığı bir ilk devre. Haniyse her başlıkta Avrupa’nın en düşük istatistiklerine sahip, ’Süper Lig’in temposu düşük nice karşılaşmasından biri daha... Tempoya rağmen Kayseri, boynunu bükmüş yiyeceği golleri bekliyor! Haliyle Fenerbahçe’ye de onları atmak kalıyor. Önce bir duran top golü. Ardından tam, ‘’Akan oyunda gol olmaz’’ diyecekken sıradan bir pas organizasyonu sonunda kapalı yerden yenen ikinci gol!. Televizyonun sesini kapatarak izleyen biri ‘’Ne oluyor burada?’’ diyecektir ama neyse ki maçı anlatan arkadaş sahada göremediğimiz bir tempoyla sundu bize karşılaşmayı.

İkinci devre de farklı başlamadı ama Kayseri’nin ‘’Hiç bir şey yapmama stratejisi’’ ya da ‘felsefe’’si İrfan Can’a ilk devre daha uygununda gösteremediği marifetini gösterme fırsatı verdi. O da gösterdi...

Ülkenin ilham kaynağı

Futbol adına hiçbir şey değilse de çok şey olmadı ama Fenerbahçe elini kolunu sallayarak dört gol atıp, pozisyon da vermeden kazandı. Üstelik kapanışı da ülkenin ilham kaynaklarından Arda ile yaptı. O gol ki, oyuna girdikten sonra Crespo ile birlikte futbola dair özel işler yapan Gustavo’nun başlattığı pozisyon sonrası geldi. Maç sonunda şunu düşündüm: ‘’Sahada herhangi bir an görünmeyen Kayseri hangi antrenmanları yaptı da bu oyunla küme düşmeyecek? Dahası, acaba küme düşecekler daha fazladan neleri yapamıyor ve acaba nasıl oynuyorlar?’’

‘Boynu bükükler’

Ve son not... Şu maçta bile karşı kaleye gidemedikleri halde hemen her pozisyonda hakeme, ‘’Hocaaaaa!’’ diye çıkışan futbolcular artık daha da güvende... Öyle ya, son Tahkim Kurulu kararından sonraki gelişmelere bakarak hakemlere istediklerini söyleyip, istediklerini yapabilirler. Çünkü karşılarında, hukukun bile koruyamadığı çaresizler var! Örneğin, ilk devre sonunda rakip kaleye sadece bir serbest vuruş gönderen Kayseri’den vuruşu yapan Emrah Başsan uzun uzadıya itiraz etti hakeme! ‘’Boynu bükükler’’ de çoğu zaman olduğu gibi öylece dinledi...

03 Nisan 2022, Pazar 07:12
YAZININ DEVAMI

‘’Bu kadarı olmazdan, olur çıkar mıydı?‘’

İlk devre boyunca oyunda öncelikle tek yönlü olabilmek yani savunmada varlık göstermek önemliydi, olmadı! Takım koptu. Ön alan ortaya, orta alan da savunmaya yapışamayınca açılan alanları kullanmakta zorlanmadı Portekiz. Örneğin, ilk hücumlarında Ronaldo tribüne vururken bizim defolar da kendini ele vermeye başlamıştı. Oysa hücum da edemiyorduk! Yani hücumcuların savunmaya yapışıp ‘’ön savunmacılar’’ olması pekala mümkün görünüyordu ama o da olmadı! Birkaç cılız tehdidin ötesine geçemedik. Savunmada da Barcelona/Galatasaray maçındaki Galatasaray seviyesini yakalayamayınca olanlar oldu.

Bize göre süratli!

Bizim “bize göre süratli” ön oyuncularımızın koşabileceği neredeyse tek alan bırakmadı Portekiz. Çünkü Çalhanoğlu’nu görünmez kılmayı bildiler. Haliyle tüm ağırlık da üç stopere bindi. Şaşkınlık... Çaresizlik... Ne yapacağını bilememe hali... 65. dakikaya kadar böyle sürüp gitti çaresizlik. Ancak rakip savunma merkezine kurgulanan ilk oyunda Cengiz Ünder inceciliğiyle Burak Yılmaz golü geldi. Ve nihayet maçı çevirme temposuna ulaştırdık. Ülkemizin en çok topa tutulan çocuklarından Enes Ünal’ın kazandırdığı penaltı ile kıyısına geldiysek de bu da olmadı. Bu kadar ‘olmayan’dan sonra “olur” işi bize değil rakibe bağlıydı onlar da o izni vermedi.

Birbirimizi yeme zamanı

Sonuçta. Bir kez daha görüldü ki, günlerdir yazıldığı gibi “Onlarda şu varsa bizde de bu var” türü propagandist dil anlamsızdı. Ama şimdi kaybettik ya, “O neden yok bu neden var?” gibi anlamsız soruların peşine düşülecektir. Önce Kuntz dolayısıyla Hamit Altıntop tartışmaya açılacaktır. Ancak emin olun ki hem oyuncu hem idareci düzeyinde birinin yerinde öteki olsa da sonuç değişmezdi. Çünkü bu oyuncu (öğrenci) değil bir ekol (okul) sorunudur. Kendiyle didişmekten düşünmeye ve değişmeye fırsat bulamayan futbol iklimimizin çoraklaşmasının sonucudur gelinen nokta. Bu defteri de kapattık ya şimdi rahat rahat kendi kendimizi yiyebilir, birbirimizi kandırabiliriz; “İyi uykular Türkiye”

25 Mart 2022, Cuma 07:15
YAZININ DEVAMI

‘’Zor değil çok zor maç ama...‘’

Sorunlarıyla yüzleşip, onları analiz ederek çözmeye çalışmak yerine; çözümsüz olarak son ana bırakmayı alışkanlık edinmiş futbol iklimimiz yeni bir Milli sınavda. Sonuç, istemediğimiz gibi tecelli ederse tüm ülkenin öfkeli ifadelerle şaşırmış gibi yapmasına hazırlıklıyız değil mi?

İhtimali düşük tutmaya gerek yok

Zor değil, çok zor maç! Mevkilerine göre oyuncuları karşılaştırdığımızda da zor maç, takımlar düzeyinde düşündüğümüzde de...

Ev sahipliğinin onlarda olması açısından da zor maç, teknik direktör kariyer ve tecrübesi bağlamında da...

Yine de futbolun insana verdiği ‘yapabilirlik ilhamı ve ihtimali’ni düşük tutmaya gerek yok. Milli Takım sahaya çıkacak ve kazanmaya çalışacak. Bunun için de elimizde çok yakın, olumlu dört örnek karşılaşma var.

İkisi, Galatasaray-Barcelona maçları...

Rakip güçlü, ama abartmayalım...

Diğer ikisi de Milli Takım’ın geçmişteki bir galibiyet bir beraberlikle bitirdiği Fransa karşılaşmaları.

Az sayıda doğruyu yapanlar da bizim takımlar, çok sayıda yanlışı yapanlar da...

Bu maçta aslolan, tıpkı o dört maçtaki gibi doğru ve düzenli savunma yapabilmek... Artık ‘takım savunması’ dememeliyiz, çünkü savunmayı zaten takım yapar! Maçı kazanacak hücum aksiyonlarının kaynağının savunma duruşu olduğunu akıldan çıkarmamak gerek. O savunma hattının son çizgisinin nerede olacağına da karşılaşmanın kendisi karar verecek.

Rakibin güçlü olduğunu kabul etmekle birlikte beceri ve organizasyon seviyesini abartmamak gerek. Merih, Çağlar, Taylan, Berkan, Orkun gibi merkez savunmacılara rağmen en büyük sorun sol bek gibi duruyor.

İlk golü atarsak çok şey değişir

Portekiz’i güçlü yanlarımıza yönlendirip orada eritebilmemiz durumunda; Kerem, Burak, Cengiz gibi süratli oyuncuların tedirgin ediciliğiyle oyunu dengeye getirebiliriz. Hele ki, gol atabildiğimizde tempoyu yükseltmek zorunda kalacak olmaları rakibi iyice zora sokacaktır.

Ancak her şeyin ötesinde maçın keyfini çıkarmaya çalışmak en güçlü parametredir. Oyuncuların her anından zevk alacakları bir maç kurgulayıp, onu icra etmek işin esasıdır. Hatta maçın penaltılara kadar gidebileceği de düşünülürse, her anın tadına varmak hepimiz için olmazsa olmazdır. Elbette ki kazanmaya çalışacağız, ama kaybedersek de en azından neleri öğrenebileceğimizi öğrenmiş oluruz. Bu da değişim için temel koşuldur.

24 Mart 2022, Perşembe 07:10
YAZININ DEVAMI