MENÜ

Çalımbay freni...

Abone Ol Google News

Önceki haftaların sürekli galip geleni ile yenilmeyeni Ali Sami Yen’de korakor futbol adına zevkli, ama devamlılığı olmayan iki perdelik oyun oynadılar. İlk yarı işler Cim Bom’un istediği gibi gitti. İkinci yarı ise Sarı-Kırmızılılar doğruları bir kenara bırakınca, ligin rengi Eskişehir sazı alıp, istediği gibi çalmaya başladı. Galatasaray, tempoyu artırdığı zaman öndeki hücumcularıyla mahşerin dört atlısı gibi oluyor. Uğraşılması da zor, ne yapacaklarının anlaşılabilmesi de. Keita, Kewell, Arda ve Nonda bölgelerini en doğru şekilde kullanmaya çalışıyorlar. Değişerek oynayan iki kenar adamı, rakibin beklerini çizgiye kadar çekiyor.. Ve birebirde de çok rahat adam geçiyorlar. Kademeye gelecek stoperleri çaresiz bırakıyorlar. Buraya kadar her şey iyi. Düşündürücü olan Topal ve Sarp’ın, dip top atmak yerine sıkıştıkları anda yana ve geriye dönerek, öndekileri oyundan düşürüp, kendi gerilerini sıkıştırmalarıydı.

Haberin Devamı

İlk 45 dakika Cim Bom için, müthiş takım göstergesiydi adeta. Çünkü diriydiler, yorulmadılar. Eskişehir doğru taktik anlayışla çıkmasına rağmen Galatasaray’ın aksak ve sorunlu defansını bir türlü zorlayamadı. Kendi gerisini kontrol etmekten, başını kaldıramadı. İkinci 45’te sanki sihirli bir el geldi. Rıza Hoca maçın başındaki oyun kurgusunda ne kadar doğru işler yaptıysa, Rijkaard’a karşı hamle üstünlüğünü de alarak, takımı adına golü bulacak arayışları olumlu şekilde yapan teknik adamdı. Rıza’nın fendi, Rijkaard’ı yendi de diyebiliriz.

Haberin Devamı

Kewell ilk yarıdan sonra ikinci yarıya başlamamalıydı. Nonda ise gecenin görünmez kahramanı. Neticede, her iki takım da ortaya koyduğu futbolun karşılığında puanları aldı. Yenilmediler, iki değişik görüntü verdikleri 45’er dakikalarda yenmek için gerekli sürekliliği göstermediler. Cim Bom’un bu karşılaşmadan çıkaracağı ders, tempo ve çabukluk olmadan öndeki kalitenin sonuca yansıyamayacağını anlamasıdır.

YORUM YAZ