MENÜ

Yeniden şarkılar söyleyelim!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bunun başlıca sebebi, bu platformda izlemek istediğimiz birçok oyuncunun bu turnuvada takımlarını yalnız bırakıyor olmaları. Tabi bir de İtalya, Almanya, Polonya, Bosna Hersek gibi ülkelerin şampiyonaya katılamamış olmaları var ki bu da Gigi Datome, Dirk Nowitzki, Marcin Gortat ve Mirza Teletovic gibi isimlerden mahrum bırakıyor bizleri.

Bu eksikliğin en büyük mağdurlarından biri de Türkiye. Başta Ersan Ilyasova olmak üzere Enes Kanter, Kenan Sipahi, dünya ikincisi kadrodan Ömer Onan, Hidayet Türkoğlu gibi oyuncular bu yıl milli formayı giyemeyecek. Yine de Ergin Ataman ile yeni bir sayfa açıldı ve mütevazi bir kadro, mütevazi hedeflerle İspanya'nın yolunu tuttu.

Açıkçası Koç Ataman'ın gerçekçi yaklaşımını takdir ediyorum. Eksik bir kadroyla mücadele ediyor olmamız, beklentilerin düşük olması, üzerimizdeki başarı baskısını ciddi anlamda kaldırdı. Rahat ve moralli olmak, mental değerlerin son derece öne çıktığı bir takım için belirleyici bir faktör olacaktır.

Bu açıdan bakıldığında iyi başlamak kritik önem taşıyor. Bence ilk maç olan Yeni Zelanda maçına kader maçı gözüyle bakmak gerek. Zira ikinci maçı ABD'ye karşı oynayacağız ve açıkçası Rüya Takım'a karşı şansımız son derece zayıf. Pazar gecesi başımızı yastığa 'ikide sıfır' yapmış olmanın baskısıyla koyarsak, yeni bir 'EuroBasket 2013 Kabusu'na yelken açmış olabiliriz.

Bu yüzden ilk maçtan ritm ve moral bulmak ve kazanmak önemli. Ataman'ın planları tutar ve grubu ilk ikide tamamlarsak, çapraz gruptan gelebilecek potansiyel rakipler (grubun ilk iki sırasında Litvanya ve Slovenya'nın yer alacağını varsayarsak Avusturalya veya Meksika, sürpriz ihtimalle de Kore veya Angola gelecektir) yenilmeyecek takımlar değil. Çeyrek final görebilir, yarı final umuduyla yeniden 12 Dev Adam şarkıları söyleyebiliriz.

Yeter ki elde var olan tüm değerlerden maksimum verim alabilelim. Bunun için de yüreğimizi sahaya koymamız ve asla omuzları düşürmememiz gerekiyor.

Turnuva genelinde ise favorim İspanya. ABD'yi set hücumuna zorlayıp yavaşlatabilirlerse, muhtemel bir finalde 2008 ve 2012'nin rövanşını almamaları için hiçbir sebep yok. Neticede tam kadrolar, kendi sahalarında oynuyor olacaklar ve karşılarında yakın tarihin en eksik ABD kadrosu yer alacak. Litvanya, Fransa, Yunanistan gibi ekiplerin eksiklerine değinmiyorum bile. Her şey Boğalar'ın lehine, bu fırsatı değerlendirmeliler.

Sürpriz yapabilecek takımlar arasında ise Avrupalılar öne çıkıyor. Kadroları ne kadar eksik olursa olsun Sırbistan, Yunanistan, Hırvatistan gibi ekipler turnuvaya tat verecek sürpriz çıkışlar yapabilirler. İspanya'ya 8 bin taraftarıyla gelen Finlandiya'nın yapacakları ise büyük merak konusu. Ama renk katacakları kesin.

Zafer bizimle olsun. İyi seyirler.

Ahmet Melik SUBAŞI

YORUM YAZ