MENÜ

Yaş 56 yolda devam

Hasan Tayfun... Kürek sporunun efsane ismi. 43 yıldır kürek yapıyor. 35 yıldır da Fenerbahçe’nin ve Milli Takım’ın dümencisi olarak başarıdan başarıya koşuyor. Kazandığı kupaların, madalyaların haddi hesabı yok.Bugün 56 yaşında ama o hala devam ediyor. Durmaya da niyeti yok. Yaşıtları torun büyütürken o sporda iddialı.

Yaş 56 yolda devam

“Kürek ve Fenerbahçe benim en büyük aşkım, elim ayağım tutana kadar spor yapacağım” diyor. ''Spor hayattır demişti, Türk güreşinin efsane yazarı rahmetli Ali Gümüş... Her ne kadar bazı günümüz profesyonelleri bu anlayışta olmasa da, amatör ruhla spor yapmayı sürdüren emektar sporcularımız için spor gerçekten de hayatın ta kendisidir. Onların tek düsturu budur. Büyük bir aşkla, şevkle işlerini yaparlar. Uykuya yatmak için başlarını yastığı koydukları ana kadar yaptıkları sporu düşünürler, adeta sporla nefes alıp verirler. Başardıkları, kürsüye çıktıkları an onlar için en büyük ödüldür. İşin maddi boyutunun hiç bir önemi yoktur. Zaten bu işin maddi boyutu da yoktur! Tek amaçları formalarını giydikleri kulübü en iyi şekilde temsil etmektir. Taşıdıkları formaya layık olabilmektir. Türk sporunda yaşamını bu şekilde sürdüren bir çok gizli kahraman vardır. Pek göz önünde değillerdir. Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında pek fazla gözükmezler. Ama onlar hep vardır ve var olmaya da devam edecekler. Çünkü Türk sporu onların omuzlarında yükselecektir. İşte o kahramanlardan biri de Hasan Tayfun’dur. Bugün 56 yaşında olan Hasan Tayfun 43 yıldır kürek sporu yapıyor. 1974’den 1982’ye kadar Anadoluhisarı’nda kürek yapan Tayfun, o tarihten itibaren de Fenerbahçe’nin formasını giyiyor. Sarı-Lacivertli takımın kaptanı, dümencisi, ağabeyi... Kısacası her şeyi. Fenerbahçe’de ve Milli Takım’da kazandığı kupaların, madalyaların haddi hesabı yok. Sayısını hatırlamıyor. Girdiği bütün yarışları birincilikle bitiriyor. Yaşıtları çiçek böcek beslerken, evde torun büyütürken, o teknenin dümenine geçiyor ve takımını zaferden zafere taşıyor. Bundan sonra da taşımaya kararlı gözüküyor.

Sporla dolu bir hayat

Anadolu hisarın’nda bir tekne üzerinde buluştuğumuz Hasan Tayfun, “Fenerbahçe ve kürek sporu benim en büyük aşkım, elim ayağım tutana kadar spor yapmayı sürdüreceğim” diyor. Orta öğretimdeyken futbol oynayarak spora başlayan Tayfun, küreğe geçiş hikayesini şöyle anlatıyor: “1974 senesiydi. Ufak tefek bir adamdım ama kendimden büyüklere karşı futbol oynuyordum. Mahallemizdeki bir ağabeyimiz bir maçtan sonra yanıma geldi ve “Bırak bu futbolu, gel seni kayıkhaneye götüreyim, orada kürek sporuna başla” dedi. Ben de o şekilde başladım. Tekneye oturduğum anda bu spora sevdalandım. Ve o gündür bugündür kürek sporuyla uğraşıyorum. 1974’den 1978’e kadar mahalli, 1978’de de Anadoluhisarı’nda spor yaptım. O tarihlerde de Milli Takım’a girdim. Hisar’dayken Fenerbahçe ve Galatasaray gibi takımlara karşı mücadele verdik ve birinci olduk. Bu benim ilk şampiyonluğumdu. 1982’de de Fenerbahçe’ye transfer oldum.” Hasan Tayfun Fenerbahçe’ye geçiş hikayesini ise şöyle özetliyor: “Bugünkü Genel Koordinatör Tamer Yelkovan, transfer teklif etti. O zaman kulübüm izin vermedi. Ama sonra durumumu araştırdığımda Fenerbahçe’ye geçmem için hiç bir engel olmadığını gördüm. Ve hemen hayalimdeki formaya koştum. Çünkü Fenerbahçe benim en büyük aşkım!”

'Fenerbahçe en büyük aşkım'

Hasan Tayfun’a transfer karşılığında maddi olarak ne kazandığını sordum, o da şöyle cevap verdi: “Aslında o zamanın parasıyla iyi bir rakam vermişlerdi. En azından henüz liseye giden bir genç olduğum için benim için büyük bir rakamdı. Aile bütçemize ve öğrencilik hayatıma büyük katkısı olmuştu aldığım paranın. Ama ondan sonra siyasi nedenlerden dolayı öğrenimime devam edemedim. Ben de bir iş bularak çalışmaya başladım. Sabah 04:00’de kalkıp Dereağzı’na antrenmanlara, oradan da işe gidiyordum. İş dönüşü yine antrenmanlara devam ediyordum. Antrenmanlar o zaman denizde yapılıyordu. Çok yorucuydu. Ama bir işi aşkla yaparsan, bunların bir önemi kalmıyor.” Hasan Tayfun’a 35 yıldır formasını giydiği Fenerbahçe’de kaç şampiyonluk yaşadığını sorduğumda ise şu cevabı veriyor: “Takım şampiyonluklarını saydığımızda 34-35 tanesinde ben vardım zaten. Tekli yarışlarda da girdiğim bütün müsabakalarda şampiyon oldum. Şampiyonlukların sayısını hatırlamıyorum. Tabi, bu başarılarda benim kadar çok iyi bir ekibe sahip olmamızın da rolü büyüktür. Bizimki zaten bir ekip işidir.

'Yarış öncesi parkuru incelerim'

Dümenci olduğu için yarış öncesi parkurda inceleme yapıp yapmadığını sordum Tayfun’a... O da şöyle konuştu: “Mutlaka parkuru incelerim, yarışlar öncesinde. Hava şartları, parkurun konumu, özellikleri nelerdir diye inceleme yaparım. Ona göre de strateji belirlerim. Belki başarımın en büyük sırrı da budur.” Peki bundan sonrası nedir, diye soruyorum. Şöyle devam ediyor: “Bir gün Kanal D’de yayınlanan bir spor programında Başkanımız Aziz Yıldırım, futbola bir ara vererek bana şöyle seslendi: ‘Sonuna kadar devam edeceksin, zamanı geldiğinde jubileni ben yaparım’ dedi. Ben de devam edeceğim. Başkanımız bırak diyene kadar sürdüreceğim. O da yakın zamanda bırak demeyecektir! Yani elim ayağım tutana kadar küreğe devam!” Son sorum ise antrenörlüğü düşünüp düşünmediği şeklinde oluyor. Cevabı kısa ve net: “Hiç düşünmedim. Gelecek için de düşünmüyorum. Kendimi hep sporcu olarak gördüm. Antrenörlüğü benden çok daha iyi yapacak insanlar var.”

HAMİT TURHAN

Haberin Devamı
YORUM YAZ