MENÜ

Son taraftar ve kulüp araştırmasından ilginç sonuçlar çıktı

Öğretim Üyesi Dr. Ali Yıldırım’ın futbol kulüplerinde kriz yönetimi isimli doktora tezine göre, taraftarların herhangi bir şike durumunda kulüplerine daha sıkı bağlandığı ortaya çıktı. Kulüp itibarı mı yoksa sportif başarı mı diye sorulan soruya taraftar, önce kulüp itibarı dedi. Araştırmaya katılan taraftarların yüzde 75.3’ü takımının galibiyetinin günlük yaşamını olumlu etkilediğini belirtti.

Son taraftar ve kulüp araştırmasından ilginç sonuçlar çıktı

İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Yıldırım’ın futbol kulüplerinin ve taraftarların krizlere bakış açısını ortaya koymak üzere yapmış olduğu doktora tezinde birbirinden sürpriz sonuçlar çıktı. Türkiye’de farklı takımı destekleyen 686 taraftarın katıldığı ankete göre, taraftarların yüzde 53’ü kulüplerinde kurumsal bir yönetim olduğuna inanmıyor. Taraftarın yüzde 64’ü ise kulüplerinin iyi yönetilmediğini düşünüyor. Kendisini “fanatik” olarak tanımlayan taraftarlar takımlarını her durumda desteklerken, kendilerini “sporsever” olarak tanımlayanlar ise kulüpten ve taraftardan kaynaklanan kriz durumlarında kulüplerine karşı aidiyet sorunu yaşıyor. Özellikle kulüp yönetimlerine karşı taraftarın güvensiz olduğu bulgusu elde edildi.

Şikenin siyasi olduğu düşünülüyor

Şike konusunda sorulan sorudan da şaşırtıcı bir bulgu elde edildi. “Kulüp yönetiminin şikeye karıştığı ispatlansa da kulübüme desteğimi asla bırakmam” sorusuna verilen yanıta göre taraftarların yüzde 67’si kulüplerine desteğini bırakmazken, yüzde 19’u ise kulübüne desteğini çekeceğini belirtti. Bunun yanında taraftarlar, doping gibi herhangi bir olumsuzluk durumunda elde edilen başarıların da iade edilmesini istiyor. Taraftarın bu tutumunda, geçmişte “3 Temmuz” diye anılan olayların da etkisi olduğu görülüyor.

Taraftar Diyalog İstiyor

“Kulüp yönetiminin taraftarla sürekli diyalog kurması önemlidir” diyenlerin oranı ise yüzde 90. Taraftarların yüzde 71’i futbolcuların aşırı gece hayatından şikayet ediyor. Aynı zamanda futbolcuların karıştığı skandallar da taraftarın futbola karşı sevgisini etkiliyor. “Taraftarların maçlarda neden olduğu küfür, yabancı madde, sahaya inme gibi olaylar kulübüme karşı bağlılığımı etkiler” sorusuna verilen yanıta göre katılımcılar, kulübe karşı bir aidiyet sorunu yaşamıyor. Katılımcıların yüzde 20’ye yakını ise sahaya yabancı madde atılmasından şikayet ediyor. Bir başka ilginç sonuçta ise, katılımcıların yüzde 11’i taraftarların neden olduğu kaotik olaylarda futbola karşı sevgisinin azaldığını belirtiyor. Statların son yıllarda boş kalmasının altında ise güçlü bir taraftar iletişiminin ve diyaloğunun olmaması yatıyor.

Kulüpler Alarm Veriyor

Derinlemesine görüşme tekniğiyle Futbol kulüplerine yönelik yapılan niteliksel araştırmanın bulguları da Türk futbolunun ve kulüplerinin geleceği açısından önem taşıyor. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Kasımpaşa kulüplerinin iletişim departmanlarını kapsayan araştırmada kulüplerin, yaşanabilecek krizlere karşı hazırlıksız olduğu ortaya çıktı. Sosyal sorumluluk, etkinlik yönetimi, taraftar iletişimi, topluluk iletişimi, lider iletişimi, medya ilişkileri gibi temel halkla ilişkiler fonksiyonlarının planlanmadığı ve uzun süreli iletişim faaliyetlerinin olmadığı ortaya çıktı. Kulüp iletişim direktörleriyle yapılan mülakata göre, kulüplerin bir kriz planının da olmadığı ortaya çıktı. Doğrudan itibarı etkileyen krizlerde kulüplerin, günlük ve reaktif bir stratejiyle hareket ettiği bulgusu elde edildi. “Taraftarlarla yaşanan herhangi bir krizde almış olduğunuz özel bir aksiyon planı var mı?” sorusundan elde edilen yanıtlar da yine plansız bir iletişime işaret ediyor. Kulüpler; itibar yönetimi, imaj yönetimi ve kurumsal iletişim konusunda da sınıfta kaldı.

Başkan merkezli yönetim anlayışı hakim

Süper lig kulüpleri genel olarak başkan merkezli kapalı bir sistemde yönetiliyor. İletişim departmanlarının durumu ise daha vahim. Medya ilişkileri ve sosyal medya yönetimi merkezli reaktif bir strateji yürütülüyor. Planlı ve programlı hiçbir faaliyet bulunmuyor. Görüşme yapılan kulüplerden birinde iletişim departmanının olmadığı ortaya çıktı. İletişim faaliyetleri, pazarlama departmanı üzerinden yönetiliyor. Elde edilen bulguya göre, “medya ile ne kadar az iletişim kurulursa o kadar iyi” görüşü hakim.

Haberin Devamı
YORUM YAZ