MENÜ

Serdar Bostancı: Biz motor sporlarının Euroleague'indeyiz!

Ford Castrol Rally Team Türkiye takım direktörü Serdar Bostancı ile takımın 1. pilotu Murat Bostancı, Emre Tilev'e konuştu.

Serdar Bostancı: Biz motor sporlarının Euroleague'indeyiz!

Hava soğuk ama yürekler sıcak. Ekip daha da sıcak. Tam 50 kişiler. Motorun sıcaklığı yüzlerinde. Emekten gelen ter, araçların makinalarına damlıyor. Alınlarında şairin dediği gibi emekçinin karası, yüreklerinde zafer heyecanı. Avrupa Ralli Şampiyonasında şu an bir numaradalar. Hedefleri büyük. Tam bunları düşünürken…. Bir ses yükseliyor garajı inleten. Motorun büyülü sesi sarıyor bedenleri. Adım adım bize yürüyen Ford Castrol Rally Team Türkiye takım direktörü Serdar Bostancı duruyor. Sese kulak veriyor. Adeta kitap gibi okuyor arabayı. Arkasında takımın 1. Pilotu Murat Bostancı var. Sadece motorun sesi yankılanırken eksikler fısıldanıyor mekanikerlere. Sonra Murat kulağıma fısıldıyor “ Babam diye söylemiyorum arabayı okur, dört lastiğinden gelen tek bir ses ile her şeyi anlar” Sonra sokuluyor sevgilisine. Onu adım, adım yarışlara taşıyan büyük tutkusu arabasına. Sesin içinde motor gürültüsünün içinde durdu zaman sanki. Ve araca binerken Murat, Serdar Bostancı geliyor yanımıza. “Murat en hızlı pilot değil, en mükemmel araç dinleyen, en hırslı, en muhteşem. Ama hepsini en iyi yapan biri. Birinden çok birinden az yok. Onda hepsinden tüm yeteneklerden kararında var”

Bu film seti gibi mekanda susan motorun ardından adımlarımızın sesi yankılanıyor duvarlarda. Araçlar her yerde. 1960’lardan bugüne tüm yarışlardaki araçlar. Duvarlara sığmayan kupalar, başarıya “o an” diye not düşmüş fotoğraflar. Onlarca, yok-yok binlerce parçanın yer aldığı depo, pilot eşyaları ve mükemmel dizayn edilmiş bir garajdan ofise çıkıyoruz. Burası sanki bir muayenehane. Temiz düzenli pırıl pırıl. Heyecan verici anların anıların minik model arabaların içinde iki mükemmel ofis. Toplantı salonu. Adımlıyoruz . Her yer anı kokar, her yer başarı diye haykırır mı…Bu küçük model arabalardan bir kaçını alsak mı.. Emrecan çok sever derken. Serdar Bostancının sesi yankılanıyor kulaklarımda.

Serdar Bostancı-Ford Castrol Ralli Team Direktörü: Biz bu yıl ERC (Avrupa Ralli Şampiyonası) içindeyiz. Nasıl desem hani Fenerbahçe Euroleague şampiyonu oldu ya. Bu da motorsporlarının Euroleague’i. Ve geride kalan 3 yarış sonunda 25 takım arasında zirvedeyiz. Bu başarıyı kalan 3 yarışta da sürdürmek amacımız. Kıbrıs- Polonya ve Çekya’da başarılı olacağız. Dünyanın en gelişmiş motorsporları ülkelerinin buluşma arenası. Birinci sırada WRC ( Dünya Ralli şampiyonası) var, sonra bu. Futbolun, şampiyonlar ligi kupasındaki başarının eşdeğerini ülkemize getirmek amacımız.

Murat araya giriyor. Babası hocası ve en önemlisi antrenörü takımının Direktöründen söz izni alarak .

Murat Bostancı : Bu yarışlarda WRC’den gelen hatta Orta doğu şampiyonalarından gelen pilotlar katılıyor. Geçmişte çok önemli yarışlar kazanan pilotlar var. Biz bu yıl hepsi ile mücadele ediyoruz. Bu adım adım yürüdüğümüz yol.

Serdar Bostancı: Ford KA ve hatta Fiesta Cup yarışları ile başladık. İlmik ilmik ördük ve bugün buralardayız. Üç yıllık plan yaptık hedefimiz çok büyük. Belki WRC’de de yer alacağız. Önce Doğu Avrupa sonra Avrupa kupasını kazanan bir ekibiz. Türkiye’de kupalara ambargo koyduk. Şimdi buralardayız. Biz hayallerimizi hep geniş tuttuk.

Hayaller. Bizim tutkularımızın ilham kaynağı. Bizi biz yapan en önemli kaynak. Serdar Bostancı kendi hayallerini, takımın hayallerini gençliğin hayalleri ile besliyor. Bu sporu parası olmayan yapamaz ifadelerine inat yıldızlar çıkarıyor. Ve Serdar Bostancı anlatıyor : “Bugün Federasyon başkanı olan Serkan Yazıcı, Nejat Avcı oğlu Yağız, Orhan Avcıoğlu bizim pilotlarımızdı. Alt yapımızda 4-5 tane 20’li yaşlarda pilotlarımız var. Bu iş para değil biz pilotu nerede olursa buluruz. Örneğin Emre Yurdakul’u bir eğitim seminerinden çıkardık. Tanıdıkları yoktu, çok parası yoktu. Biz onu bulduk. Şampiyon pilot oldu. Özet ile zor değil ama iyi planlama gerek.”

Bunu dediği anda aklıma geliyor Formula 1 ve hatta WRC bizim bir pilotumuz takımımız yok ki.. Neden diyecek oluyorum. Gülüyor.

Serdar Bostancı: “Emre, Formula 1 yarışlarında bir Türk takımı ve pilotu olmaz ise bu iş bize katkı vermez. 6 yıl yapıldı ne verdi bize. Bundan önce federasyonlar hep yarış odaklıydı. Lakin biz pilot ve takım odaklı olmalıyız. Markalar dolu ülkemiz ama biraz Peugeot destekli biraz Fiat destekli yarışlar geçmişin önde gelen bugünün bir çok kıymetli markası ülkemizin yarış serüveninde yok. Olmaları için çalışmalıyız. Belki devlet desteği ile pilot yetiştirmeliyiz.”

O an söze karışıyorum acaba diyorum Cumhurbaşkanım söyledi bir araba yapsak, kendi markamızı üretsek. Bizim arabamız yok ki diyeceğim, Osmanlıdan miras bıyıklarını şöyle kaşları ile havalandırıyor. Elini masaya taşıyor. Bir otokrasi abidesi olarak beni nezaket ile susturuyor. ”Bak dinle” demeye getiriyor. O an susuyorum. Odadaki foto muhabirim Süleyman abi nefesini bile kontrollü alıyor.

Serdar Bostancı : “Biz 100 yıl önce keşfedilmiş otomobili niye yapalım. Biz farklı bir şey yapmalıyız. Mesela uçan otomobil, suda giden otomobil. Dünya tek parça oluyor. Otomotiv devleri iç içe geçti. Markalar piyasada. Biz farklı bir şey üretmeliyiz. Bunun için çalışmalar yapılmalı. Marka rekabetleri bitti, kasalar motorlar birbiri ile birleşiyor. Biz olmayanı yapmalıyız. Mesela suda karada giden araç. Buradan motorsporlarına dönersek, mesela biz kendi yarış otomobilimizi kendimizi yaptık.Ve başarılı olduk. Ama ülke olarak, gençlere yatırım yapmadık. Ehliyet yaşı 18, bu düşmeli, gençler 16 yaşında kontrollü ehliyet almalı ve bu sporu kolay yapabilmeli. Neden, çünkü Ralli pilotu trafikte araç kullanarak bazı yarışlarda yer alır. Bu yüzden, bu nokta desteklenmeli ve özendirici olmalı. Fabrika takımları bu işin içine çekilmeli. Sporcusu olmayan, spor olmaz. Yönetilemez de, ki geçmişte öyle oldu. Futbolda olduğu gibi, bir anda olmaz, zamanı ilmik, ilmik örmeliyiz. Ülkemiz otomobil sektörünün dünyada gözbebeği.”

O anda İngiltere de bu işin okulunu okuyan Üniversitede Motorsporları ve otomotiv eğitimi alan pilotu ve oğlu Murat Bostancı konuşuyor: “Bizde rekabet yeterli değil. Rekabet farklı noktalarda. Bu sporda da katılımcı az mesela daha çok katılımcı olmalı. Gelişim daha geniş bakış açısında şekillenmeli. Mesela sporun içine doğan biri olarak sokaklarda hızlı araba kullanmak değil amaç sokakta araç kullanmak, halı sahada yıldız olmak gibi. Tehlikeli. Gel pistlere parkurlara. Burada yeteneklerini göster.”

Beyefendi. Mütevazı. Konuştukça açılıyor, ama benim gazeteci tarafım, onu bir yerde hepimizin aklında olan soru ile bölüyor. Bu işten para kazanmayan bu işi gönüllü olarak yapan Murat Bostancı bunca emeğin, bunca çabanın karşılığını alabiliyor mu? Dünyada bu işi yapanlar çok para kazanıyor algısı var. Doğru mu?

Murat Gülümsüyor “ben para kazanmıyorum.” Anlatıyor ; “Kazanan da az. Bu iş sponsor destekleri ile yürür. Başarı benim için kazanç. Bu bana yeter. Dünyada da az sayıda pilot çok para kazanıyor. Kendi sponsorlarını bulanlar geliyor. Para alabiliyor. İş tarafına bakınca peki para kazanmayan biri bu işi niye yapar? Ben bu sporu seviyorum. Duygularıma hitap ediyor. Ülkemi ve bayrağımı temsil ediyorum. Türklerin bu işi başarı ile yaptığını dünyaya göstermek. Bunlar, hiçbir şeye değişilmez. Ülkemizde evet gerekli ilgi görmüyoruz. Ama futbol kültürü olmayan bu ülkede, futbol popüler. Kazanmaya odaklıyız. Kim zafer için sahadaysa onu konuşuyoruz. Biraz basketbol, biraz voleybol, bazen tenisçi kızımızın başarıları, bazen güreşçi arkadaşın madalyası. Sonra kimseye yine yer yok. Müsabaka odaklıyız. Bilgisizce ve magazin gibi takip.”

Biraz yüzü düşüyor. Benim de. Hak ettikleri değeri bulmuyorlar. Neden diye düşünüyor aklım aynı sonuçları buluyor. Ulusal kanallarda Kanal D hariç hangi kanalda spor haberi var. Haber kanallarında 4 dakikanın sıkışmışlığında spor sunmak. Spor gazetelerimde tokatlayan, koruyan, kollayan, sallayan. Düşünceler arasında giderken Murat ne kadar haklı diyorum. Sporu anlamak çok mu zor. Sporcuyu desteklemek. Baba oğulun, pilot ve direktörünün buluşması tamamlanırken, haziranın ortasında kışın soğuk esintisine teslim olmuş İstanbul sokaklarına vedalaşarak uzanıyoruz. Yeni yarışlarında başarılar. Ve siz spor yapan nesillerin yeni isimlerini yetiştirmek bizde spor tarihini yazacak gazetecileri yetiştirmek umudu ile….

Emre Tilev

Haberin Devamı
YORUM YAZ