Milli takım adına futbolun, başarının, mutlulukların, değil de; kavganın, şiddetin, egoların ve adamlıkların konuşulduğu bir dönemde, 15 yıl önce bugün yaşananların önemini çok daha iyi anlıyoruz.
2
İnsanların, "Bu takım benim Milli takımım değil" dediği günlerin aksine; mağlubiyette herkesin üzüldüğü, galibiyette ise tüm ülkenin sokaklara döküldüğü zamanlardı.
3
Tarihinde ikinci kez Dünya Kupası'na katılan Türkiye A Milli Futbol Takımı, Kore ve Japonya'nın ortaklaşa düzenlediği turnuvada Brezilya, Kosta Rika ve Çin'in yer aldığı gruptan ikinci çıkmayı başarmış, son 16 turunda Japonya'yı 1-0'la geçmiş ve çeyrek finale adını yazdırmıştı.
4
Ay yıldızlılarımızın rakibi ise, Uruguay ve Fransa'nın yer aldığı gruptan çıkmayı başardıktan sonra İsveç'i de eleyen, turnuvanın namağlup ekibi Senegal'di.
5
Saat farkı nedeniyle, günün orta saatlerinde oynanan maçlara hepimiz alışmıştık.
6
Mücadelenin başlama anı geldiğinde; evde, işte, okulda, sokakta, yazlıkta, plajda, kışlada, hastanede, dünyanın neresinde bir Türk varsa, kendine en yakın televizyonun başına kurulmuş ve millilerin bu tarihi 94 dakikasına tanıklık etmişti.
7
Çoğumuz için aslında sahada nasıl bir futbol oynandığının pek önemi yoktu, ancak gayet de iyi bir futbol sergileniyordu.
8
Oyunun kalitesine karşılık, golsüz geçen her dakika gerilimi ve heyecanı biraz daha katlarken; milyonlarca futbolsever de formsuz Hakan Şükür yerine İlhan Mansız'ın oyuna alınması için Şenol Güneş'e televizyon başından adeta yalvarıyordu.
9
Beklenen değişiklik 67. dakikada gerçekleşti fakat, 90 dakika golsüz beraberlikle sona erdi.
10
Yarı finalisti ise, FIFA'nın birkaç senedir uyguladığı "Altın Gol" kuralı belirleyecekti.
11
Altın gol" denildiğinde, yaşı yeten Türk futbolseverlerin aklına 2 gol gelir.
12
İlki; 2000 yılının sıcak bir Ağustos gecesinde, Monaco 2. Louis Stadyumu'nda atılmıştı. Fatih Akyel'in pasında topa bekletmeden vuran Mario Jardel, Real Madrid ağlarına altın golü göndermiş, Galatasaray'a da tarihindeki ilk ve tek UEFA Süper Kupası'nı kazandırmıştı.
13
Hafızalara kazınan ikinci altın gol ise, 15 sene önce bugün, Osaka Nagai Stadyumu'nda kaydedildi. Aslında atılışı itibariyle Monaco'daki gole de oldukça benziyordu.
14
Mohikan saç modeliyle, 2002 yazı boyunca Türkiye'deki çocukların yarısına ilham kaynağı olan Ümit Davala, sağ kanattan sürdüğü topu ceza sahasına ortaladı.
15
Altıpasa doğru yönelen İlhan Mansız, Jardel'inkinden çok daha şık bir vuruş yaptı ve Türkiye'yi yarı finale taşıyan golü kaydetti.
16
İlhan'ın altın golü, atıldığı yerden 4000 km uzakta milyonlarca Türk'ü sevinçten sokaklara dökerken, koca bir Afrika kıtasını da adeta yasa boğdu.
17
Senagalli oyuncular, saha içinde üzüntüden hüngür hüngür ağladığında, onları teselli eden de "adam" olmaktan ziyade "insan" olmanın önemini bilen futbolcularımızdı. O gün ve 3'lük maçı sonrası Koreli futbolcularla kolkola verdikleri pozlar, Türklerin hem futbolculuklarıyla, hem de insanlıklarıyla hatırlanmalarını sağladı.
18
Ruhuyla, taraftarıyla, başarılarıyla ve hatta formasıyla bugün arar hale geldiğimiz 2002 Milli Takımı'ndan bize kalan ise zihnimizdeki anılar ve bu fotoğralar oldu....