MENÜ

PFDK kararlarına ilk yorumlar

FANATİK yazarları bu gece saatlerinde açıklanan PFDK kararlarını sizler için yorumladı.

PFDK kararlarına ilk yorumlar

Hazırlayan: Hakan Ateşler /Fanatik.com.tr

Savcılar içeri tıkılırsa şaşmayın (Yılmaz Özdil)
Deniz Feneri'ni soruşturan savcılara hapis istemiyle dava açıldığına göre... Fenerbahçe ile başlayan şike davasının savcılarını içeri tıkarlarsa kimse şaşmasın!

Bir münazara lazım (Mehmet Demirkol)
Gece 02.30’da karar açıklayan sportif hukukla, adli hukuk arasında bir münazara olmalı...
Aziz Yıldırım’ın 10 aydır tutuklu olmasına karar veren yargı heyetiyle, onun hakkında şike teşebbüsü şüphesi dahi bulamayan yargı arasında...
Şekip Mosturoğlu’na 1 yıl men verenle 6 ayda tahliye eden bakış açılarının farkı ne?
Bunları bilmemiz lazım değil mi?
Artık zaman böyle bir zaman değil mi? Adaletin hassas terazisinin nasıl kullanıldığını, nasıl tartıldığını bilmek zorunda değiliz belki.
Ama iki yargının nasıl birbirinden bu kadar farklı işlediğini bilmemiz gerekmez mi?
Çünkü insanların anlaması lazım.
Ve ben anlamıyorum.
Gece 02.30’da açıkladığınız karar hukuk tarihinin en yüz akı kararı da olsa bunun doğru olduğuna kim inanır? Bunu anlayamıyorum.

Sürpriz olmadı
(Hakan Can)
Benim için sürpriz olmadı. Beklenen bir karardı. Karar doğrudur, yanlıştır demiyorum. Ancak bu kararın vicdanları tatmin etmekten çok uzak olduğu kesin. UEFA'nın, TFF ve kulüplerimiz için vereceği karar Türk Futbolu'nu nelerin beklediğini gösterecektir. Haziran ayından sonra Yıldırım Demirören ve birkaç kulüp başkanının görevlerine devam etmeyeceklerini, edemeyeceklerini düşünüyorum.

Fenerbahçe’nin “Gece yarısı Ekspresi” (Hasan Ali Atasoy)
“PFDK Fenerbahçe ile Başkanı Aziz Yıldırım’ı suçsuz bulup akladı.” Yangından mal kaçırır gibi servis edilen PFDK kararını böyle okumak, bu seviyeye indirgemek için aptal olmak yetmez ötesi gerekir. Ancak tek hücreli beyinler bu tür bir algı bozukluğuyla yorumlar.

Kararın bütününü okuyup, hak mahrumiyeti cezası verilen isimlere ve gerekçelerine bakarsanız durum bambaşka bir hal alıyor. PFDK dolaylı yoldan, sinsice arkadan dolanarak Fenerbahçe’ye “şikeci” damgası vuruyor. Bir yandan “Sahaya bir şey yansımadı ama yöneticilerin vasıtasıyla teşebbüs ettin” diyor. Bir yandan da İbrahim Akın’a verilen cezada “Fenerbahçe- Büyükşehir Belediyespor müsabaka sonucunu etkilemekten” ifadesini kullanarak net bir şekilde “şike” ithamında bulunuyor. Serdar Kulbilge’ye verilen cezalar ve gerekçeleriyle de ‘şike teşebbüsü’nü bir kez daha tescilliyor. Yani alenen çok ağır bir çelişki içindeler.
Bu karar Fenerbahçe açısından asla ve kat’a kabul edilemez bir karardır. Başkan’ın, kulübün ve tutuklanan yöneticilerinin savunmasıyla uzaktan yakından bağdaşır yanı yoktur. Fenerbahçe’nin boynuna yafta asılmış ve lanet halkası geçirilmiştir.

Kulübün Tahkim’e itiraz etmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir. İtiraz dilekçesinde bu yaman çelişkileri çırılçıplak ortaya dökmeleri şarttır. Fenerbahçe Yönetimi her ne kadar Trabzonspor maçındaki gerilim, olay ve galibiyetin havasına dalmış olursa olsun, bu aşağılayıcı gerekçelere yanıt vermemiş olmaları, hala bir açıklama yapılmamış olması affedilmez bir gaflettir.

Türkiye için “Gece Yarısı Ekspresi” filmi ve senaryosu neyse, Fenerbahçe için de PFDK’nın “Gece Yarısı Kararları” odur. Ne eksik ne de fazla; tamı tamına bu !



Beklenen karar… (Mehmet Demircan)
3 Temmuz’dan beri süregelen davada TFF gariptir ki, milyonların beklediği kararını geceyarısı açıklıyor; bu biiiiir! Günlerdir ‘sonradan görme’ spor yorumcuları kararı zaten biliyor ve dile getiriyor; Bu ikiiiiii! Karar ne olursa olsun, önceki akşam oynanan Trabzonspor – Fenerbahçe maçında da görülmüştür ki, Türk Futbolu bitmiştir; Bu üüüüüüç! Bizler futbolun sadece bir oyun olduğunu anlayamadığımız ve kavrayamadığımız sürece, tartışılanlar, konuşulanlar hariçten gazel okumaktır; bu da döööööört! Nokta!

Hırsız gibi
(Serdar Dinçbaylı)
PFDK sabaha karşı Türk Futbolu'nu akladı. Hiçbir mantığa sığmayan bu uygulama uzun bir planın son parçası olarak son kara leke olarak kamuoyuna açıklandı. Saat 02.42'de yapılan bu açıklama kararı verenler tarafından da utanılacak bir durum olarak nitelendirilmiş ve gecenin karanlığı içine salınmıştır. 16 takımın da ceza kuruluna sevki ve 16'sının da suçsuz bulunması altında yatan kurnazlığı 5 yaşındaki çocuk bile çözer. "Hepiniz aynı şekilde suçlusunuz ama biz hepinizi de aklıyoruz. Akıllı olup susarsanız hiçbiriniz zarar görmezsiniz" uyanıklığı Federasyon'a yakışmıyor. Ne yazık ki bu aralar hiçbir kararı hiçbir yere yakıştıramıyoruz. Neticede açıklama; içerik ve yayınlandığı saat açısından utanç duyulacak bir karar olarak tarihe geçmiştir. Gözlerini kapatıp görevini yapan Federasyon'un bundan sonraki ilk icraatı da istifa etmek olacaktır.

Karar sportif ve hukuki değil! (Ergun Ata)

Gece yarısı TFF'nin resmi internet sitesinde yayımlanan bu kararın hukuki ya da sportif olduğunu düşünmek safdillik olur. Zira UEFA başkanı Platini'nin Türkiye ve dolayısıyla Ankara (!) ziyareti sonrasından en yetkili ağızdan genel kurulda yapılan açıklamada kararın nasıl olacağı tabiri caizse 'dikte' ettirilmişti. Kurumlar değil, kişiler cezalandırılmalıydı ve dikkat edilirse kurumlar değil, kişiler -o da kısmen- cezalandırıldı.

Yükten kurtulma çabası (Hüseyin Sakarya)
Süper Final maçları oynanmış, tansiyon yükselmiş, herkes televizyonlara kilitlenip, gündemi kaçırmama uğraşında... Bir bakıyorsunuz TFF'den gece yarısı sürprizi. 71 maddelik 'ceza tayinine yer olmadığına' 'bilmem kaç sene hak mahrumiyeti ile cezalandırılmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir' şeklinde 25 bin 500 vuruşluk bir PFDK açıklaması. 02.45'te basına servis yapmanın gerekçesi ise muamma. 'Şike Soruşturması' adliye koridorlarında sürerken, TFF'nin kendini bu yükten kurtarma çabası belki anlaşılabilir, kararlardan "Şike Yok" şeklindeki hakim görüşe karşılık sorulabilecek, "Peki kardeşim madem şike yoktu. O kadar kulübü, yöneticiyi, futbolcuyu, spor adamını bir 1 yıl boyunca neden hapiste çürüttünüz, itibarlarını ayaklar altına aldınız" sorusuna ise hangi etkili - yetkili doyurucu bir yanıt verme cesaretini gösterebilir...

Toplumsal körlük! (Hamit Turhan)
Bu karar, Türkiye'nin modern dünyaya asla entegre olamayacağının açık kanıtıdır. Bu ülkenin kendine özgü bir dinamiği, kuralları, ahlak anlayışı ve hukuk sistemi vardır. Avrupa Birliği, UEFA, FIFA vb kurum ve kuruluşlar ne derse desin, Türkiye kendi klasiğini her alanda sergilemeye devam edecektir. Siyasetimiz de budur, sporumuz da budur, sosyolojimiz de budur, psikolojimiz de budur, felsefemiz de budur, hukukumuz da budur. Yani biz buyuz! Aylardır kapı arkalarında çevrilen dolapların bu sonuca yol açacağı bilinmiyor muydu? Elbette biliniyordu. O halde ortada şaşıracak bir durum yok. Bütün bu olanlar Jose Saramago'nun 'Körlük' romanını aklıma getiriyor. Her şey bire bir aynı! Yemin ederim!

Yargı ile çelişiyorlar
(Yalçın Dümer)
Bu karar, adli yargı ile sportif yargının tamamen çeliştiğinin göstergesi. Bir anlamda Yıldırım Demirören'in neden buralara geldiği belli oldu. Hep teşebbüs, hep teşebbüs. Benim bildiğim, teşebbüsün kanunda suç olduğudur. Hadi bakalım, yolda yürüyen birine silah çekin sonra "Ben vazgeçtim" deyip, belinize koyun. Bakalım ne oluyor? Baştan aşağı skandal. Yakıştı güzel Türkiyem'e...

Türkiye'nin aynası
(Hakan Ateşler)
Sabah kalktım, internette kararların yazdığı bir-iki başlığı gördüm ve çok normal karşıladım. Kararların gece yarısı açıklanmasıyla ilgili olarak da milyonlarca insan gibi içimden dalga geçtim. Belki günler öncesinden tahmin etmedik ama bilinç altımızda 3 Temmuz'dan beri biliyorduk bunun böyle olacağını. 'Kimseye bir şey olmaz, üstü kapatılır, bir şey çıkmaz' demedik mi, sokakta, metrobüste, kahvede, evde? Sonuçta ne oldu? Başbakanın dediği oldu. Kişiler ve kurumlar ayrıldı. Çamur Fenerbahçe ve yöneticilerinin üstüne atıldı. İnsanlar yine hapis yattıklarıyla, yine adlarının lekelenmesiyle kaldı. Ben bu kararlara şaşırmadım ama insanların şaşırmasına şaşırdım. Burası Türkiye. Medeniyetlerin buluştuğu yer!

2

Haberin Devamı
YORUM YAZ