MENÜ

Marsel İlhan'ın yokluğu bahane değil!

Türkiye, geçtiğimiz hafta sonu Davis Kupası'nda Zimbabve'ye 3-1 mağlup oldu. Marsel İlhan her ne kadar bu seride yer almamış olsa da onun yokluğu yenilgiye bahane değil.

Marsel İlhan'ın yokluğu bahane değil!

Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye, Davis Kupası'nda Zimbabve'ye 3-1 mağlup oldu. Neresinden bakarsak bakalım içler acısı olan bu yenilgiyi analiz etmeden önce isterseniz kupanın formatını ve bundan sonraki rotamızı detaylı bir şekilde anlatalım.

BARAJ MAÇINA ÇIKACAĞIZ

Türkiye, Davis Kupası'nda 2. Küme Avrupa-Afrika Bölgesi'nde yer alıyor. Davis Kupası'nda şampiyon ülke, Dünya Grubu içinden çıkıyor. Dünya Grubu'nun altında sırasıyla 1. Küme, bizim de bulunduğumuz 2. Küme, 3. Küme ve 4. Küme var. Her kümede ilk turda elenenler, bir sonraki sene de aynı kümede yer alabilmek için baraj maçı oynamak zorunda kalıyor. Baraj maçını kazanan ülke, yoluna ertesi yıl mevcut grubundan devam ederken kaybedense bir alt kümeye düşüyor.

Meseleyi Türkiye üzerinden okuyacak olursak ülkemiz, ilk turda Zimbabve'ye 3-1 yenildiğinden bir sonraki sene yeniden 2. Küme'de yarışabilmek için play-off maçı oynayacak. Play-off'taki rakibimizse Polonya'ya 3-2'yle boyun eğen Slovenya oldu.

Şimdi aklınıza neden bizim maç 3-1 bitti de Slovenya'nınki 3-2 diye bir soru gelebilir. Bunun nedeni, bizim kendi serimizi dört maç sonunda kaybetmemizin kesinleşmesi, Slovenya'nın ise son güne 2-2'yle girmesi. Hatta biz seriyi ilk üç maçın ardından kaybetmiştik ancak kurallar gereği dördüncü maç oynanmak zorunda. İlk üç ya da dört maç sonunda serinin galibinin belli olduğu durumlarda da iki takımdan birinin istememesi hâlinde beşinci maçlar oynanmıyor. Tabii bunun sadece Dünya Grubu dışında kalan kümeler için geçerli olduğunu da hatırlatalım.

İÇLER ACISI BİR MAĞLUBİYET

Gelelim işin kort içi kısmına. Başta da belirttiğim gibi Türkiye'nin Zimbabve'ye elenmesi asla kabul edilebilir bir sonuç değil. Bunun belli başlı birkaç nedeni var ancak bunlar arasında en vurucu olanı, rakip takımın bu eşleşmeye 5 değil, 4 oyuncuyla çıkmış olması. Davis Kupası'nda statü gereği bir takımın en fazla 5, en az 4 oyuncudan oluşması gerekiyor. Anlayacağınız biz, 5 tenisçiyi bir araya getiremeyen bir ülkeye yenilmiş olduk!

Zimbabve'de bu dört oyuncu içinde sıralaması en yüksek olan isim, klasman 463'üncüsü. Diğer iki oyuncu ise sırasıyla 503 ve 1017'nci basamaklarda bulunuyor. Kalan tek oyuncunun ise henüz klasmanı bulunmuyor. Oysa bizim oyuncularımızdan Cem İlkel 278'nci, Altuğ Çelikbilek ise 422'nci sırada. Yani oyuncularımız sıralamada çok daha üstte yer aldıkları rakiplerine karşı ilk 3 maçın ardından boyun eğdiler!

Türk tenis tarihinin hâlihazırda en kariyerli oyuncusu olan Marsel İlhan'ın seride boy göstermemesi elbette dikkat çekici bir detay fakat kendisinin son birkaç yılki hâliyle bu takımda var olup olmamasının hiçbir anlamı yok. 77 numaraya kadar yükseldiği dünya sıralamasında şu an ilk 300'ün bile dışında olan Marsel, zaten Cem'in de gerisinde ki bu nedenle kendisinin yokluğu asla bir mazaret olarak kabul edilemez.

3. KÜMEYE DÜŞEBİLİRİZ

Nisan ayında deplasmanda oynayacağımız Slovenya serisi ise bizim için bir hayli zorlu olacak. Zira rakibimiz, Aljaz Bedene gibi çok önemli bir ilk 100 oyuncusuna sahip. Dolayısıyla 4 sezondur boy gösterdiğimiz 2. Küme'den 3. Küme'ye düşmemiz şu kadroyla bir hayli olası.

Marsel İlhan günahıyla sevabıyla bu memleketin tenis tarihine geçen başarılara imza attı. Evet, kendisi tenisi son birkaç yıldır adeta hobi olarak oynuyor ama bu noktada da çuvaldızı yine kendimize batırmamız lazım. Zira biz ülke olarak erkek tenisinde Özbek asıllı Marsel'den sonra aynı kalibrede bir oyuncu daha yetiştiremedik. Bu başarısızlığımız bir yerlerden tanıdık geldi mi?

Yunus DİLBER / fanatik.com.tr

Haberin Devamı
YORUM YAZ