MENÜ

Lambaya püf de

Haftanın filmlerini Abbas Bozkurt yazdı.

Lambaya püf de

Sahip olanın dileklerini yerine getiren meşhur mavi cinin öyküsü Guy Ritchie mizahıyla birleşince ortaya beklenmedik derecede eğlenceli bir film çıkmış.

Haberin Devamı

Bir zamanlar yalnızca Madonna’nın kocası olarak adını duyurabilen Guy Ritchie, 2000’li yıllarda öyle bir film çekti ki, komedi ve aksiyonu harmanlamak denince onun ismi akla gelir oldu. Bir çingene dövüşçüyü anlattığı 2000 yapımı bol sürprizli filmi ‘Kapışma’dan (Snatch) bahsediyorum elbette. Brad Pitt, Benicio del Toro, Jason Statham gibi oyunculara sahip ‘Kapışma’ gangster filmlerine bakışımızı değiştirmişti. Hikayeyi ilerletmekten ziyade bir arkadaş grubunun -ama ağzı epey bozuk ve belalı bir grubun- ortasına düşmüşsünüz hissi veren diyaloglar, ardı arkası gelmeyen senaryo numaraları, muhteşem tiplemeler… Yepyeni bir üslupla gelmişti Guy Ritchie ama devamını getiremedi. Bağımsız İngiliz sinemasından Hollywood’a transfer olduktan sonra kariyeri baş aşağı gitti. 2009’da patırtı gürültüsü bol ‘Sherlock Holmes’ uyarlaması ile eski günlerine hafiften bir selam çakmıştı. İngiliz yönetmenin yeni filmi ‘Aladdin’ onu tanıdığımız temalardan epey uzak. Suç dünyasının enteresan tiplerini anlatan muzip Ritchie değil o artık. Ne var ki, çocuksu bir Disney öyküsünden ondan başka kimse bu kadar eğlenceli iki saat çıkaramazdı herhalde. Alaaddin’in Sihirli Lambası masalını hepimiz biliriz. Bu dev bütçeli yapım, hiçbir masraftan kaçınmayan görsel efektleri ve set tasarımlarıyla, bu tanıdık masalı etkileyici fantastik diyarlara taşıyor. Bir Guy Ritchie filminden bekleneceği üzere kurgutıkır tıkır işliyor. Aladdin rolünde Will Smith’i izlediğimiz film tüm aile toplanıp izlenebilecek komedi/macera türünün tipik bir örneği. Disney’in eski günlerini hatırlatan görkemli bir masal...

Haberin Devamı

Sınır

Yakın dönemin en özgün vampir filmi ‘Gir Kanıma’yı (2008) izlediyseniz pek çok sahnesi aklınıza kazınmıştır. İki uyumsuz genç arasındaki aşkı vampir türüyle birleştiren bu İskandinav filmi, İsveç’in soğuk havasıyla aşkın şefkatini birleştiriyordu. İşte bu modern klasiğin senaristi John Ajvide Lindqvist yeni bir filme daha ilham oluyor. Onun öyküsünden uyarlanan ‘Sınır’ bu yıl festivallerde ödüle boğuldu. Yine toplumla uyumsuz iki kişinin aşkı üzerine kurulan film, hayli sert ve zorlayıcı bir deneyim vaat ediyor ve hiç tahmin edilir olmayan yollara sapıyor. Eğer herkesin midesinin kaldırmayacağı çetin sinema deneyimlerinden hoşlanıyorsanız, her şeyiyle zekice tasarlanmış ‘Sınır’ size göre olabilir.

YORUM YAZ