Galatasaray'da unutulmaz kamp günlükleri! "Fatih Terim 50 metreyi 3 saniyede koştu!"

1999’un Mayıs ayıydı sanırım. Ligin son 2 haftasıydı. Galatasaray, Antalya ile deplasmanda oynayacak. Fatih hoca takımı bir hafta önce kamp için Antalya’ya götürdü. Ben o zaman Galatasaray’ı takip etmiyorum ama dijital fotoğraf makinesi gazetede bir tek bende vardı. O zamanki İstihbarat Şefimiz Faik Gürses beni de Galatasaray ekibine ekledi ve Antalya’ya takımı takibe gittik...

ACUN BİLE HABER KOVALIYORDU

Galatasaray Antalya Lara’da Özer Saraçoğlu’nun otelinde kalıyor... Kampın 3. günü Faik abi aradı: “Murat kimseye söyleme, hemen arabaya bin, Kemer’de şu otele git.” Galatasaraylı oyuncular ailelerini getirmişler, antrenmandan sonra gidip orada vakit geçiriyorlar. O zamanlar bu tip haber ve fotoğraflar çok değerli. Televole yılları. Acun Ilıcalı bile kampta ve bu tip haberleri kovalıyor...

KAPIDAKİ GÜVENLİK PARA İSTEDİ

Ben kiraladığımız beyaz Şahin’e bindim. Lara’dan Kemer’e doğru yola çıktım. Oteli bulmak zor olmadı çünkü o dönemin en lüks tatil köyü. Ama içeri girmek sorun. Kapıdaki güvenliğin son iş günüymüş, “Abi” dedi, “Şu kadar para ver seni içeri alayım.” Gazeteyi aradım, “Hemen ver parayı” dediler. Boynumda fotoğraf makinası ile tatil köyüne girdim. Ergün Penbe ve birkaç futbolcuyu gördüm ama fotoğraflarını çekemedim.

KARŞIMDA FATİH TERİM'İ GÖRÜNCE...

Yürüyerek sahile indim öğle vakitleri. Birden tam karşıma Fatih hoca çıktı. İki küçük kızının ellerinden tutmuş, yürüyüş yapıyorlar. Aramızda 50-60 metre var. Hiç unutmuyorum, 3 kare çektim izin almadan. Fatih hoca 50-60 metreyi herhalde 3 saniyede falan geçip yanıma geldi. “Sen izin almadan nasıl fotoğraflarımı çekersin” derken, o zamanlardaki sağ kolu Ökkeş birden sağ yanımda belirdi ve ortalık kalabalıklaştı, tatil köyü karıştı.

AKŞAM İDMANINA DA BEN GİTTİM

Oradan nasıl çıktım hatırlamıyorum. Gazeteyi aradım, durumu anlattım. Fotoğrafları gazeteye attım ama canımda sıkıldı; 3-4 yıllık gazeteciydim. Kaldığımız otele doğru yola çıktım. Yolda Faik abi aradı. “Akşam idman var, sen idmana git. Olayı tatlıya bağladık” dedi. “Abi, ben gitmeyeyim” dedim. “Yok” dedi, “İdmana git.”

BİRAZ KABA DAVRANDIK GALİBA

Akşam idmanı 18.00’de, otelin arka tarafındaki küçük sahadaydı. Antrenmana 15 dakika kala gittim. Yaklaşık 40 kişilik gazeteci grubundan uzak, kapıya yakın bir yere oturdum. İdmana önce Taffarel çıktı. Ardından Popescu ve diğer oyuncular... Fatih hoca idmana en son çıktı. Elinde uzun bir ipe bağlı düdüğü sallaya sallaya benim yanıma geldi ve saçlarımı okşayıp, “Biraz kaba davrandık galiba” diyerek idmana devam etti.

HER NE KADAR SERT GÖRÜNSE DE...

Sonrasında maç berabere bitti ve Antalya sokaklarında üstü açık otobüsle şampiyonluk kutladı Galatasaray. Benim Fatih Terim ile tanışmam böyle oldu. Sonraki zamanlarda da Fatih hoca ile sıkıntılı zamanlarımız olmuştur. Ama Fatih hoca, ne kadar sert görünse de her zaman gönül almasını bilir. Herkesin acısını paylaşır. Sevincine ortak olur. Biz bu vesileyle Fatih Terim’e geçmiş olsun dileklerimizi gönderelim.