Fanatik yazarlarının Galatasaray - Schalke 04 maçı yorumları
Cennetten gelen bir puan... (Mehmet Demirkol)
Schalke pres yaptı, Galatasaray adam kovaladı. İki takım arasındaki temel fark buydu diyebiliriz. Fernando’nun olmadığı bir oyunda presten çıkmak kolay olmuyor.
Schalke ise Galatasaray’ın hep geç kalan pres çabasının gerçek bir baskıya dönüşmesine izin vermedi. Buna Caliguri’nin, Nagatomo üzerinde kurduğu felç eden üstünlüğü de eklenince içinden çıkılmaz bir durum oluştu.
İlk yarıda Ozan ve Nagatomo’nun tarafını çok iyi kullandılar. 40’dan sonra defakto üçlüye dönen ve Maicon’la Ozan’ın yerini değiştiren Terim bundan da bir sonuç çıkaramayınca Selçuk’u savunmanın önüne koyup Donk’u sürekli olarak savunmanın göbeğine koydu.
Bunun sonucu Schalke’nin akın sıklığını biraz olsun azaltmak oldu sadece. Galatasaray oyuna ortak olamadı bir türlü. Porto maçındaki pırıltılı oyundan 3 puan çıkmayışının diyetini Schalke ödedi diyebiliriz. Cennetten gelen 1 puan bu...
Gecenin sorusu? (Mehmet Demirkol)
Muslera kaç yaşına kadar oynar? Mümkünse 40 olsun. Yerine birini koymak ne kadar mümkün?
Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Muslera’nın bir süper kahraman olarak yıldızlaştığı bir maç oldu. Artık Örümcek Adam mı dersiniz, Batman mi siz seçin. Bu maçtan çıkan 1 puanın tamamı onundur, primi varsa da onundur.
Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Benoit Bastien... Penaltı ve kırmızı karta teğet geçebilecek pozisyonlarda istenmeyen hareketlere hiç yaklaşmadı. Özellikle ilk yarıda Muslera’nın Embolo’ya darbesinde verdiği devam kararı için kendisine müteşekkiriz.
Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
Özellikle bu seviyede Fernando olmayınca Galatasaray’ın sadece orta sahası değil, oyununun tamamı dağılıyor.
Fernando Muslera eşittir 1 puan (Erman Özgür)
İlk yarı tam anlamıyla iki teknik direktörün taktik savaşı vardı. Orta sahada taraftarının da desteğiyle pres yaparak başlayan Galatasaray’a karşı aynı şekilde karşılık veren Schalke top kendisine geçtiğinde savunma arkasına tehlikeli toplar atarak etkili oldu.
Bu oyun tarzı Fatih Terim’i top rakibe geçtiğinde Donk’u savunmanın ortasına çekmeye mecbur bıraktı. Galatasaraylı oyuncuların hücumda yaşadıkları anlaşmazlıklar pozisyona girmelerini zorlaştırırken, Schalke hücumda Konoplyanka ile etkili olmasına rağmen Muslera iyi iş çıkardı.
2. yarıya Schalke müthiş başladı. 15 dakika adeta Galatasaray’ı abluka altına aldı ancak Muslera ve Ozan maçı dengede tutan oyuncular oldular. Son yarım saat Fatih hoca Selçuk hamlesi yapınca bu kez oyunu dengeleyen Galatasaray oldu. Ancak topu önde tutmakta zorlanmaya devam etmemiz yine Schalke için avantaj olsa da maçı gol yemeden bitirmeyi başardık. Maçın özeti Galatasaray için Muslera=1 puan oldu.
Gecenin sorusu? (Erman Özgür)
Eksiklerin hangisi daha çok arandı? Açıkçası Feghouli haricinde Fernando, Onyekuru, Emre ve Serdar’ın yoklukları maç boyunca çok hissedildi.
Maçın starı! (Erman Özgür)
Muslera oyun anlamında kötü geçen maçta ilk yarının sonundan itibaren yaptığı kurtarışlarla alınan puanın kahramanı oldu.
Maçın olayı (Erman Özgür)
Şampiyonlar Ligi seviyesinde Belhanda, Eren ve Sinan’ın vasatın altında kalan performansları beraberliğe sevinmemize neden oldu.
Kısa mesaj (Erman Özgür)
Tam kadro bir Galatasaray deplasmanda Schalke’ye karşı çok daha iyi bir oyun oynayıp galip gelebilir. O yüzden bu beraberlik büyük bir kayıp sayılmaz.
Galatasaray güçsüzlüğüne yenilecekti (Umut Eken)
İlk somut hamle Terim’den geldi. Savunma arkasına atılan iki top, alarm gibiydi. Terim, ağır kalan Maicon-Ozan ikilisinin arasına Donk’u itti.
Bu hamle aynı zamanda orta sahayı boşaltan bir riskti. Schalke boşalan alanı kullanmak yerine uzun oynayıp, hücumcularını kaçırmaya çalıştıkça, o risk tehdide dönüşmedi.
Buna rağmen verilen kritik pozisyonlar var.
Savunma böyleyken hücum sadece Belhanda’nın ayağına bakar gibiydi. Belki Terim’in basın toplantısında söyledikleri etkendi. Faslı, daha fazla sorumluluk alır gibiydi. Ancak onun vites yükseltmesi bile hücumların devamlılığını sağlayamadı. Almanlar’ın Yuto-Garry koridorunu daraltması ise Galatasaray’ı körleştiren bir diğer etkendi.
Orta sahayı boşaltmanın faturasını ikinci yarıda ödedi Galatasaray. Schalke topyekün çıkınca, savunmadan vurulan her topta ribaund Almanlar’da kaldı.
Galatasaray uzun oynamaya mecbur kaldı. Alman ekibi ise sabırlı ve disiplinli şekilde ataklarını tazeledi.
Ozan’ın olağanüstü performansı, Muslera’nın kalitesi, 1 puanla ödüllendirdi geceyi.
Saha içindeki hikaye böyleyken, kağıt üzerindeki gerçeği de bir kez daha tecrübe etti Galatasaray.
Tüm iyi niyetiyle her şeyini vermeye çalışan Muğdat, mecburi bir hamle oyuncusu olarak sahaya ayak basan Ömer Bayram.. Şu son cümleyi kimseye anlatamazsınız.
Galatasaray’ın 2 puanlık kaybının en önemli sebebi, saha içinde yapamadıkları elbette.
Arka planda yatan asıl neden ise oyuncu kalitesinin Devler Ligi için çok yetersiz kalışı.
1 puan bu şartlarda gayet iyi. Galatasaray yenilseydi, Almanlar’a kaybetmiş olmayacaktı. Galatasaray güçsüzlüğüne yenilecekti. Kötü olan şu ki bu durumun kısa vadede çözümü yok.
Muslera’dan armağan (Hakan Can)
Kaybetmemek çok önemli, kazanmak şahane olurdu. 45’te Eren içeri vurabilse bambaşka şeyler konuşuyor, yazıyor olabilirdik. Galatasaray kendi sahasında sabırla pas yaparak, Schalke’nin alan boşaltmasını bekledi. Sinan’ın birebirde yaptığı eksiltmeler seyirciyi havaya soktu.
Belhanda ilk yarıda iyi ikinci yarı berbattı. Kilit oyuncular N’diaye ve Rodrigues’ti. Rodrigues bir gollük şut attı, bir pası alamadı pozisyon uçtu gitti, bir de Eren’e gollük pas verdi. Onlar stoperlerin arasına attığı paslarla pozisyonlar yakalamak istedi.
13’te Konoplyanka Muslera ile karşı karşıya kaçırdığında, en büyük şans Şampiyonlar Ligi’nde VAR olmamasıydı. Zira pozisyon penaltıya yakındı. Muslera büyük kaleci.
45’te Linnes’in berbat pasıyla karşı karşıya kaldığı Konoplyanka’nın şutunu, ikinci devrenin başında Embolo’nun vuruşunu kurtararak takımı, hocayı, tribünleri oyunda tuttu. Yetmedi, maçın sonunda yaptığı kurtarışıyla puanı, parayı getirdi, ilk 2 ihtimalini canlı tuttu. 1 puan şahane...
Gecenin sorusu (Hakan Can)
Ya City, PSG çıksaydı
Liginde 16. olan Schalke karşısında Muslera sayesinde puan kazanıldı. Kura şansının ne önemli olduğu anlaşılmıştır herhalde. Bu kadroyla yakalasalardı, maazallah...
Maçın starı (Hakan Can)
Ozan Kabak
Yaptığı kademeler ve çizgiden çıkardığı topla maçın kaderini etkiledi. İkili mücadelelerde sağlam, pas yaparken daha rahattı. Galatasaray geleceğini kazanıyor. 2 sene sonra “Ozan var, huzur var” diyebiliriz.
Maçın olayı (Hakan Can)
45’te Galatasaray’ın attığı şut sayısı 1! Kabul edilemez. llk iki maçta Şampiyonlar Ligi’nin en az koşan takımlarından biriydi. Dün de temposuz bir Galatasaray gördük. Oyuncu kalitesinin yüksek olmayışı dert, koşu kalitesinin düşük olması başka dert.
Kısa mesaj (Hakan Can)
Galatasaray’ın son dakikalarda kullandığı iki oyuncu Akhisar’dan gelen Ömer ve Muğdat’tı! Bu iki oyuncuyu kulüp menfaati için Hamzaoğlu alsa, diploması yırtılırdı. Fatih hoca doğru yaptı.
Bu futbola iyi sonuç (Metin Karabaş)
Şampiyonlar Ligi D Grubu üçüncü maçında Schalke’yi konuk eden Galatasaray, sahaya bir çok önemli oyuncusundan yoksun çıktı. Mecburi değişimlere giden Fatih Terim, genç Ozan’a bu maçta ilk onbirde yer verdi.
Tempo var pozisyon yok (Metin Karabaş)
Maça taraftarının desteği ile başlayan Galatasaray ilk bölümde topa hakim olan taraftı. Orta alanda Belhanda ve Sinan ile etkili olan temsilcimiz, Ndiaye ile de ataklara yön verdi. Konuk takım ise disiplinli savunması ile Sarı-Kırmızılılar’ı kendi yarı alanından uzak tutarken, kontrataklarla kalemize geldi.
Terim’in takımı orta alanda etkili olsa da ileri uçta etkisiz kaldı. Özellikle Eren ne toplu ne de topsuz oyunda etkili olabildi. İlk yarıda tempo her ne kadar yüksek olsa da, pozisyon açısından vasattı. Belhanda, Sinan ve Ndiaye sahanın iyilerinden olurken, Eren bu bölümde adeta kayıplardaydı. İki ekip de golü bulamayınca soyunma odasına 0-0’lık eşitlikle gidildi.
Şansımız vardı (Metin Karabaş)
İkinci yarı bizim açımızdan kabus gibi başladı. Schalke her geçen dakika baskısını artırırken, savunmamıza hapsolduk. Bir türlü kendi yarı alanından çıkamayan Galatasaray, iyice geriye çekilmek zorunda kaldı. Alman temsilcisinin bu bölümlerde gol bulamaması bizim için şanstı. Eren-Muğdat değişikliği ile ileri uçta biraz hareketlenince, oyuna da ortak olmaya başladık.
Fakat Belhanda ilk yarının aksine pas tercihlerini yanlış kullanınca ileride çoğalamadık. Maç boyunca ciddi bir atak geliştiremeyen Galatasaray, ikinci yarıdaki yoğun Schalke baskısını hissetti. Fizik kalitesinin son bölümde iyice düşmesi temsilcimizin bir diğer handikabı oldu. Kritik maçtan 0-0’lık beraberlikle ayrılan Sarı- Kırmızılılar’ın oynadığı etkisiz futbola rağmen bir puan alması geceninin güzel tarafıydı.