Fanatik yazarlarının Beşiktaş - Galatasaray maçı yorumları
Avcı’dan net çözüm (Mehmet Demirkol)
Geçtiğimiz 4 yılın kadroları düşünüldüğünde Beşiktaş’ın 11’i Ziraat Türkiye Kupası 4. turu standardındaydı. Galatasaray ise Falcao dışında ideal kadroydu. Beşiktaş, Umut’tan başlayarak bir saniye nefes almadan 70 dakika fiziksel baskı kurdu.
Diğer tarafta Andone ve Babel dışında buna karşılık veren ön alan oyuncusu yoktu. Böyle olunca top Galatasaray’da ama oyun Beşiktaş’ta kaldı. Orta sahada sert yoğun, yardımlaşmalı presi merkezindeki Atiba, Elneny’den destek buldu. Nzonzi ise misal Belhanda’dan hiçbir yardım görmedi.
Beşiktaş, Galatasaray’ın bütün zayıflıklarının üzerine oynadı. Ama Galatasaray misal Roco’nun üzerine hiç oynayamadı. Adem oyuna girip Beşiktaş’ın da fiziken düşmeye başlamasıyla oyunu genişletene kadar ceza sahsına demarke adam sokamadılar.
Galatasaray’ın hâlâ bir oyunu yok ve Terim pratik bir çözüm bulamadı. Ama esnek olmadığını söylediğim Avcı dün itibarıyla net bir çözüm sundu.
Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
Terim ne yapacak? Kısa ama büyük bir soru.
Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Umut Nayir’in bitmek tükenmek bilmeyen koşuları, şut denemeleri, defansif müdahaleleri alkışı hak ediyor. Ancak sahanın yıldızı 36’lık Atiba’ydı. Soğukkanlı ama ateş gibi bir performansla oyuna ağırlığını koydu. Oyunun kaderini belirledi.
Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Beşiktaş, 278 isabetli pasla oyunu bitirdi. Ve bu Avcı’nın istemediği bir şey. Umut çok çalışkandı. Hiç yılmadı ve golü buldu. Caner, olağanüstü çalıştı, Karius hatasız oynadı. Ancak asıl olay Belhanda’nın sahada dolaşıp Real maçı protestolarına rest çekmeye devam etmesi.
Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
3 büyüklerin en iyi oyuncuları Emre 39, Atiba 36, Muslera 33. Delikanlılar...
Karakter koymak (Ali Ece)
İşler kötü giderse düzelmek adına yapabileceğin en değerli şey sahaya karakter koymaktır. Zaten bir derbide tam kadro da olsan, tarihinin en iyi oyuncuları da ilk 11’de olsa yine sahaya karakter koymadan kazanman mümkün değildir. Beşiktaş sahaya karakter koydu, belki birçok önemli eksiği vardı ama Galatasaray’ın eksiği daha büyüktü: Takım ruhu yoktu.
Neredeyse hiç organize olamadı, 81’e kadar isabetli şut atamadı Sarı- Kırmızılılar. İlk 15’te özellikle o kadar kötü bir Galatasaray vardı ki Beşiktaş’ın Tudor yönetimindeki Galatasaray’ı 3-0 yendiği maçtan bile daha kötü başladılar maça.
Beşiktaş’ın ilk 11’inde tarihinin en yetenekli oyuncularının olmaması, Galatasaray’ı uzun süre en azından skor olarak sahada tuttu. Birçok pozisyonda Umut Nayır’ın yeteneği yetmedi ama skoru belirleyen golde sahaya vücut ve ruhunun yüzde 101’ini vermesinin karşılığını aldı. Galatasaray’da Muslera hariç değil yüzde 100’ünü veren, yüzde 50’sini bile veren çok az oyuncu vardı.
Gecenin sorusu (Ali Ece)
Fatih Terim, şüphesiz Galatasaray tarihinin en iyi teknik direktörü ama bu sezon Galatasaray’ın bu kadar kötü olmasında ve bu derbinin kaybedilmesinde hiç hatası yok mu sizce?
Maçın starı (Ali Ece)
Sahada bir Sergen, Hagi, Mario Gomez veya Drogba kalibresinde gerçek bir yıldız gibi oynayan yoktu ama Beşiktaş’ta Gökhan Gönül, Rebocho, Vida, Elneny, Atiba ve Umut çok çalıştılar.
Maçın olayı (Ali Ece)
Abdullah Avcı’nın Elneny-Atiba çift pivot hamlesinin oyunu Beşiktaş lehine döndürmesi. Önlerinde bir de form grafiğini yükselten bir Ljajiç olursa Beşiktaş daha fazla toparlanabilir.
Kısa mesaj (Ali Ece)
Galatasaray, başka hoca yönetiminde bu kadar kötü oynasaydı herkes istifaya davet ederdi. Tabii ki Terim’in kredisi daha fazla ama acil Galatasaray tarihinin en iyi hocası olduğunu hatırlatacak neşteri vurması lazım. Türkiye’de her hoca maalesef son maçların sonuçları kadar iyi bulunur: Bu açıdan Abdullah Avcı elini güçlendirdi.
Alkışı hak etti (Deniz Çoban)
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; dün oynanan maçın hakem ekibi, oyunun gidişatını etkileyecek olumsuz bir karar vermedi. Mete Kalkavan ve yardımcıları ilk dakikadan itibaren oyunu kontrolüne aldı.
Kalkavan doğruluk oranı yüksek kararlarla oyuncuların, kenar yönetiminin ve seyircilerin güvenini kazandı. Böylece sahada işi daha da kolaylaştı.
Maçta kendisini zorlayacak kritik pozisyonlar yaşanmadı. Hakem için rahat diyebileceğimiz bir maç geçti. Ne olursa olsun bu bir derbi maçıydı... Dolayısıyla Kalkavan ve ekibi yönetimleriyle büyük bir alkışı hak etti.
Tek hatası Marcao’ya... (Deniz Çoban)
Kalkavan’ı birkaç sarı kart uygulamasıyla eleştirebilirim. Ancak başta da ifade ettiğim gibi bu kararları başarılı yönetimini gölgeleyecek kararlar değildi.
Kalkavan maç içerisinde elini 5 kez cebine götürdü. 58’de Marcao’ya gösterdiği sarı kart dışında gösterdiği kartlarda bence yanılmadı. Marcao’ya gösterdiği karta aşırı itiraz eden Muslera ve Mariano’ya karşı aşırı hoş görülü davrandı.
77’de N’Zonzi Umut’un ayağına bastı. Nzonzi’nin sarı kart görmesi gerekirken Kalkavan faul çalmadı. Pozisyona itiraz eden Caner de bu arada sarı kart gördü.
Daha çok ihtiyacı olan kazandı!.. (Cem Dizdar)
İstatistiklerin Galatasaray’ı, ‘büyük tehlikeler’in Beşiktaş’ı gösterdiği bir ilk devre. İsabetli şutların tamamı Beşiktaş’ın, kornerlerin de... Beklenenin üzerinde bir Beşiktaş bulmasına rağmen Galatasaray sakinliğini koruyup golü aramayı bırakmadı ama bu kadro bunu mu oynamalıydı?
Babel, Diaby, Mariano, Elneny ve bir çok oyuncu için yok hükmünde oynanan maç aslında zorda ’nın devamı açısında önemliydi. Hele ki geçen yıl oynanan final niteliğindeki maç düşünüldüğünde.
Beşiktaş ve Abdullah Avcı açısından istediğini alma konusunda daha öncekiler düşünüldüğünde fena maç olmadı. Zaman zaman aleyhlerinde uzasa bile ayakta kaldılar ve kazanmaları gereken maçı kazandılar.
Maç içinde sakin görünen Galatasaray için bu durum son bölüm hariç gamsızlık, vurdumduymazlıkla da açıklanabilir mi, bilemiyorum! Kadro ve teknik ekip bundan çok daha iyisini vaat ediyor.
Gecenin sorusu (Cem Dizdar)
Evet, verimlilik eğrisinde Burak Yılmaz tartışmasız üsttedir. Ancak... Galatasaray defansının her üyesini sonuna kadar zorlayan ve onları öne çıkma konusunda tehdit eden Umut Nayir’in efor seviyesine ulaşabilir miydi?
Maçın starı (Cem Dizdar)
Koştu, didindi, aradı, durdu maç boyu; Umut Nayir. Ve uçarak vurdu kafayı. İlki o. Sonra Galatasaray için önce ve çoğu zaman olduğu gibi Muslera ile rakibi Karius..
Maçın olayı (Cem Dizdar)
Gökhan Gönül sahada var mıydı bilinmez ama çıkarken tribünlere ’Haydii’ yapışı önemliydi!.. Bir de 85. dakikada doğru kurgulanmış bir hücumun Caner Erkin’in o bildik ‘nafile ortası’yla rakip hücuma dönüşmesi... Diğerleri vakayı adliyeden!
Kısa mesaj (Cem Dizdar)
Beşiktaş'ın yönetim ve borçlar düzeyinde içinde bulunduğu durum malum. Ancak sahaya 11 yabancıyla çıkıp şimdiye kadar 3 maç kazanan Galatasaray için durum en az rakibi kadar vahim!..
Derbi kralı (Orhan Yıldırım)
Lig ve Avrupa’da oynadığı futbol, aldığı sonuçlar ile hayal kırıklığı yaratan Kartal, derbi zaferi ile hayat buldu. İnadından vazgeçip eski sisteme dönen Avcı’nın ekibi, mücadale dolu oyunu ile üç puanı kaptı. Bu galibiyet ile yeniden zirve yarışına dahil olundu.
Başkan Çebi için de en güzel ve anlamlı doğum günü hediyesi oldu. Maç boyunca direnen ve karşı cevap vermeye çalışan Terim’in ekibinin tüm çabaları, puan almaya yetmedi. Tribünlerin desteği yine en üst düzeydeydi.
Golcüler olmayınca... (Orhan Yıldırım)
İki takım da, önce savunma güvenliğine önem verdiler. Orta alanı kalabalık kurup, topu kaleden uzak tutmayı denediler. Bu yüzden ilk yarıda fazla pozisyon zenginliği yaşanmadı. Savunma arkasına atılan toplarda karşılıklı tehlikeler vardı. Beşiktaş’ta Umut, Galatasaray’da ise Andone, final vuruşlarında etkisiz kaldılar.
Diaby kaçırdı, Umut attı (Orhan Yıldırım)
Maçın ikinci yarısı Avcı, taktiksel değişime gitti. Orta alanı rakip sahaya taşıdı. Böylece baskı iyice arttı. Diaby, net pozisyonda iyi vurdu, Muslera çıkardı. İki takımın gol denemeleri sürdü. Kartal, 69’da öne geçti. Caner’in ortasında, Umut kafa ile bu kez Muslera’yı avladı: 1-0.. Geriye düşen Terim’in ekibi; risk alıp cevap vermeye çalıştı.
Babel, yalnız kaldı (Orhan Yıldırım)
Tribünlerin tepkisi ile oynayan Babel, takımını atağa taşıyan isimdi. Hollandalı oyuncu, yeterince destek bulamadı. Seri ve Adem hamleleri de, bu açığı kapamaya yetmedi. Ljajiç’in oyuna girmesi ise pas yüzdesini artırdı. Nitekim gol de, bu futbolcunun başlattığı atak sonrası geldi.
Avcı buldu, Terim arıyor (Umut Eken)
Kaybedenden başlayalım. Sezonun ilk haftasındaki Denizlispor maçından bu yana bir değişim yok. O dönem henüz Falcao kadroda değildi ve yenilgi sonrası Falcao için imdat çağrısı vardı. Oysa ki, Galatasaray dün akşam da kaybettiği gibi kaybetmişti.
Fatih Terim'in ekibinin sürekli tekrarlayabildiği bir hücum planı yok. Rakip sahada adam eksiltip, takımı ileriye taşıyabilecek tek bir oyuncuya (Babel) sahipler. Biraz da süre bulursa Emre Mor.
Galatasaray bir plan bulup, ısrarcı olamadığı takdirde hep bir kısır döngü içerisinde kalacak. İyi oynandığından bahsedilen dakikalara bakın. PSG, Real ve dün akşam Beşiktaş'a karşı hep geriye düştükten sonra. Rakip de skoru koruma güdüsüyle oynadığında, çerçeveye yaklaşabildiler. Organize olunabilmiş, aynı atağın tekrarı yapılabilmiş tek bir tam devre yok. Bu nedenle aslında Diagne, Falcao ya da bir başkası değil Galatasaray'ın problemi. Sorun daha geriden başlıyor.
Beşiktaş'ın, daha doğrusu Abdullah Avcı'nın yapmak istediği ise sezonun geride kalanından farklı. Pas oyununu terk edip, rakip sahada daha hareketli oynama çabası. Bu bakımdan Umut Nayır'ı görevini fazlasıyla yapmış görmeliyiz. 39. saniyede pozisyona girişi bu planın sinyaliydi. Diaby, Lens ve Caner'in süratleri ile Nzonzi-Lemina'yı çabucak geçip, Luyindama-Marcao ile karşı karşıya kalmayı planlamış Avcı. O çok eleştirildiği pas oyununu terk ederek üstelik. 384/540 (Bjk-Gs) pas sayısı da bu planı anlatıyor.
Golü de aslında tam böyle bir geçişte buldular. Ljajiç soldaki Caner'e pası aktardığında Mariano'nun Caner'e uzaklığı 15 metre kadardı.
Avcı belli bir planda bir tek fırsatı değerlendirerek kazandı. Terim'in henüz belirleyebildiği bir plan yok gibi.
Beşiktaş -en azından dün gece- değişmiş gibiydi. Galatasaray'da ise her şey aynı!
Var bi tuhaflık ! (Oğuz Dizer)
Galatasaray’ın eski halini bilmesem, soracağım ‘arkadaş bu alet, geri vitese mi takılı kaldı ?’ Topu alan Galatasaraylı, hoooop geriye, gerideki daha da geriye ve neticede top mis gibi kaleciye ! Muslera artık Sarı Kırmızılı ‘ların oyun kurucusu, liberosu ve kalecisidir.
Bütün takım arkadaşlarının aklı fikri topu, Musleraya kazandırmakta! Rakip eksiltmeyi düşünen, çalım beceren, rakip kaleyi aklına getiren yok. Çareyi Mislera’da bulan çok. Bir ‘Pembe Peluş Kafa’ da Galatasaray’da var.
Sağlığında mükemmeldi ama o da şimdi takımdaşları gibi serdi! İlk 20 dakika Muslera 3 tehlikeli rakip topu tuttu, Karius’ da BJK kalesinde buz tuttu! Devre berabere bitti ve 69’da Umut golü atarak Galatasaraylı herkesi yaktı 1-0 Çünkü bitik Aslanda zerre kıpırdayacak hâlŞampiyonda müthiş bir özgüven kaybı, isteksizlik ve mutsuzluk var. Ederi bu denli pahalı malzeme eğer sıfır kalite ürün çıkartıyorsa, bu işte bir tuhaflık var. Galatasaray böyle de, ya Beşiktaş ? Hani derler ya ‘Oxford vardı da, gitmedik mi ?’ Abdullah Avcı da diyebilir ‘muazzam bir kadro vardı da, göremedik mi?’ kalmadı!
Sonlara doğru ak pelüş Emre Mor girdi, Adem Büyük girdi ama para etmedi BJK 1-0 GS
Maçın olayı (Oğuz Dizer)
Araştırmacı gazeteci, akademisyen köşe yazarı, televizyon yıldızı sportif eleştirmenlerce, daha öne ve şanslı işaret edilen Galatasaray’ın tatbikatta kaybetmesi.
Gecenin sorusu (Oğuz Dizer)
Falcao nerelerde, evet Monako ayıp etti de, ne zaman nerede etti ?
Gecenin yıldızı (Oğuz Dizer)
Umut Nayır ... Caner asisti, Umut’ta mücadelesi, azmi ve golüyle gecenin yıldız gibi ışıldayan isimleriydi
Kısa mesaj (Oğuz Dizer)
Galatasaray teknik yönetimiyle futbolcuları, idari yönetim ve taraftarlarına ‘biz bu sene buyuz, lütfen olmayın uyuz !’ dedi.
Bu ligden çok sular akar! (Erman Özgür)
Beşiktaş derbiye bir iç saha takımı refleksi ile presli başladı. Zaman zaman önde bazen de ortasahaya çekilerek pres yaptı. İyi yerlerde toplar kazandı. Ancak buraya kadar doğru olan oyun planı iş kazandığın topları kullanmaya gelince tutmadı. Final paslarını sahadaki tüm Beşiktaş'lılar çok kötü kullandı.
Kötü tercihler Beşiktaş'ın pozisyon bulabileceği birçok fısatı harcaması demekti. 20 dakikadan sonra ise Galatasaray Lemina ve Nzonzi ile topa hakim olmaya başladı. Feghouli hareketlendiğinde pozisyon buldular. Andone'de zor vuruşları iyi yapacak bir görüntü de olmayınca kısır bir ilk yarı golsüz bitti.
2. yarıya Beşiktaş tempolu geldi. 5 dk.ya sığdırdığı pozisyonlardan gol çıkmayınca oyun yine dengelendi. Beşiktaş, Galatasaray'dan daha az dinlenmiş olmasına rağmen arayan taraf olmayı Ljajic hamlesi etkisi ile sürdürdü. Ve sonunda Caner'in ortası ile maçın en çalışkanı Umut Nayir klasik bir santrfor golünü ön direkten atarak kariyerinin en önemli işlerinden birini yaptı.
Beşiktaş, Abdullah Avcı için çok kritik derbiyi kazanarak bu ligin altından çok sular akar dedirtti.
Maçın yıldızı (Erman Özgür)
Maç boyunca didindi durdu. Her pozisyon stoperleri rahatsız etti. Gol pozisyonlarının hepsinde vardı. Kaçırdığı fırsatlara rağmen inatla aramaya devam etti. Sonuçta attığı gol ile gecenin kahramanı oldu. Umut Nayir maçın yıldızıydı.
Maçın olayı (Erman Özgür)
Salı günü maç oynamış Galatasaray'ın, perşembe günü maç oynamış olan çok eksik olan Beşiktaş'a karşı bu kadar düşük tempoda bir maç oynaması ve silik kalması maçın olayıydı.
Gecenin sorusu (Erman Özgür)
Beşiktaş mı iyi, Galatasaray mı kötüy dü ? Öncelikle Beşiktaş'ın yorgunluğuna rağmen sahada özverili oynayan oyuncusu daha fazlaydı. Gökhan Gönül, El Neny, Rebecho, Umut Nayir, Caner ve Vida standartların üstüne çıkarken, Galatasaray'da Nzonzi ve Muslera haricinde iyi iş çıkaran oyuncu yoktu.
Kısa mesaj (Erman Özgür)
Fatih Terim himayesinde yine sahada olan Belhanda'nın görüntüsü benim burda ne işim var der gibiydi.