MENÜ

Dominic Di Tommaso: İstanbul'un inanılmaz bir karakteri var

Parkur dendiğinde ilk akla gelen kişilerden biri olan Red Bull sporcusu Dominic Di Tommaso, tarihi şehirleri kimsenin görmediği açılardan keşfettiği dünya turunda şimdi de İstanbul’u ziyaret etti. Grand Maze isimli projesi için bir diğer Red Bull sporcusu Hazal Nehir’le Kapalıçarşı’da 7 günlük bir çekim gerçekleştiren Avustralyalı sporcu, bu spora nasıl başladığını, İstanbul macerasını ve gelecek hedeflerini Fanatik.com.tr’ye anlattı.

Dominic Di Tommaso: İstanbul'un inanılmaz bir karakteri var

Parkur sporuna nasıl başladınız anlatır mısınız?

Haberin Devamı

2007 yılında ilk kez internette bir video izlerken bu sporla tanıştım. O zamanlar 15 yaşındaydım. Okuldayken öğle arasında arkadaşlarımla internetten videolarını izliyordum. Birden ben de denemek istedim ve yemekhanede masaların üzerinden atlamaya başladım. Üzerine hemen kalktım ve denedim. O günden beri bir daha hiç bırakmadım.

Dünya çapında bir parkur sporcusunun. Bu noktaya gelene kadar hangi zorluklarla karşılaştın?

Parkur hâlâ küçük sayılabilecek bir endüstri. Bu sebeple bir destekçi bulmak çok zor olabiliyor. Bu da profesyonel seviyede bu sporu yapmayı zorlaşabiliyor. Bu sebeple çok fazla emek sarf edip karşılığını almadığım oldu. Eğer bu sporu bu kadar çok sevmeseydim bunca sıkıntıyı atlatmakta güçlük çekerdim. Yaklaşık 4 yıldır Red Bull ailesi ile birlikteyim. Desteklerini daima yanımda hissediyorum. Destek sıkıntısına ek olarak bu sporda ekipman ya da korunmak için bir şey olamadığı için çok fazla sakatlanma olabiliyor. Bazen omuzda, eklem yerlerinde ya da çok ciddi sakatlıklar olabiliyor.”

Haberin Devamı

Parkur sporunda seni en çok heyecanlandıran nedir?

Yarattığı özgürlük hissi büyük bir heyecan uyandırıyor. Ama aynı zamanda bu spora dahil olan insanlar ve onlarla bir araya gelmek çok iyi. Bu hem senin bireysel olarak gelişmeni hem de zihinsel olarak kendini geliştirmeni sağlıyor. Bu spora dahil olan herkes çok şefkatli ve adil rekabet eden insanlar. Bu da benim birçok zorluğu atlatmamda etkili oldu.

Grand Maze isimli bir proje için Türkiye’ye geldin. Kapalıçarşı’nın çatılarında dolaşmak nasıldı?

Kapalıçarşı’nın çatısında olmak en başta çok ilham veren bir tecrübe oldu. Özellikle de çocukken ninja gibi çatılardan çatılara atlamayı hayal ettiyseniz… Bu benim 15 yaşındaki hayallerimin gerçeğe dönüşmesi gibi bir şey oldu… Hele de İstanbul gibi benzeri olmayan bir şehir silueti ile daha da eşsiz bir tecrübeye dönüştü. Metafor olarak kendimi ‘yuvamda’ hissettiğimi söyleyebilirim. Sanki daima olmam gereken yerdeymişim gibi… Tabii bunda İstanbul ve buradaki insanlar, onların enerjisi de etkili. Onlar öyle candan, öyle sıcakkanlılar ki. Herkes herkesi tanıyor. Herkes herkesle konuşuyor ve herkes herkese gülümsüyor. Bu candan ilgi çok hoşuma gitti. Bu ilgi ve sıcak karşılama sayesinde burada performans göstermek, modern bir sporu tarihi ve kültürel bir noktada icra etmek muhteşemdi.

Haberin Devamı

Parkur sayesinde dünyanın dört bir yanını gezdin diyebiliriz. Peki bütün bunların yanında İstanbul’daki deneyimini anlatabilir misin?

Bu spor sayesinde Malezya, İtalya, Tayland, İngiltere, Hollanda, Çin, İsviçre, Avusturya, Litvanya, İsveç, Almanya, ABD, Kanada, Yunanistan, Portekiz, İspanya, Norveç, Belçika, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve en son Türkiye gitme şansım oldu. İstanbul’a gelince inanılmaz bir karakteri var. Red Bull’dan projemizi buraya taşıma teklifi geldiğinde çok heyecanlandım. Çok zengin bir kültürü var. Dışarıdan çok mutlu ve kalabalık bir şehirmiş gibi görünüyor. Çekimler ve pandemi sebebiyle şehri tam olarak arzu ettiğim gibi keşfetme fırsatım olamadı. Ama Taksim ve Kapalıçarşı’yı gezmek bile öyle büyük bir heyecandı ki anlatamam.

Haberin Devamı

Bu projede Hazal Nehir sizinle birlikteydi. Hazal için neler söylersin?

Hazal ile 2017 yılında İsviçre’de bir parkur etkinliğinde tanışmıştık. Daha sonra Red Bull Türkiye’nin onu ailesine kattığını duyunca çok sevindim. Üstünlüğü ile direkt göze çarpan bir karakteri var. Aynı zamanda inanılmaz bir iş ahlakı. İstanbul’da birlikte çalışmak gerçekten önemli bir deneyimdi, birlikte beyin fırtınası yapmak ve birbirimizi teşvik etmek… İkimizin de birbirimizi geliştirmek için hem fiziksel hem de mental olarak desteklediği bir deneyim oldu.

Parkur sporunun en çok tanınan isimlerinden birisin. Peki senin bundan sonrası için hedeflerin neler?

Kendi gelişimimi sürdürmek ve kendi hareketimi geliştirebilmek istiyorum. Bir de parkur sporuna pozitif anlamda dikkat çekerek genç nesillerin de bu arenada yer alabilmesi için ilham olabilmeyi istiyorum.

Parkur yapmak isteyen gençlere nasıl önerileriniz/mesajlarınız olabilir?

Yapmayı sevdiğiniz sporu bulun ve keyif almaya bakın. Eğer bu branşta profesyonel olarak ilerlemek istiyorsanız zamanınızı bu sporun kültürü hakkında daha çok şey öğrenmeye ayırmanızı tavsiye ederim. Tabii en önemli şey ise şu: Yaptığınız işi sevin.

YORUM YAZ