MENÜ

Bizim Takım: Yönetim ile teknik heyet arasında barış şart

FANATİK yazarları Mehmet Demirkol, Ali Ece, Deniz Çoban ve Cem Dizdar'ın oluşturduğu 'Bizim Takım' 4 haftalık periyodun ardından Beşiktaş'ı değerlendirdi

Bizim Takım: Yönetim ile teknik heyet arasında barış şart

SORU 1) ZAFER BÜYÜKAVCI: Milli Takım arasına bir de ‘bay’ hafta eklendi ve Beşiktaş’ın önünde 20 günlük boşluk oluştu. Siyah-Beyazlılar’daki genel sorun ne? Oyuncu kalitesi mi, transfer yetersizliği mi, yoksa açıkça söylenmese bile yönetim ile teknik heyet arasında devam eden çekişme mi?

Haberin Devamı

Mehmet Demirkol: Sergen Yalçın dönerse, seviye mutlaka yükselir

Beşiktaş’ta Souza-Atiba-Mensah üçlüsünün çevresinde bir takım inşa etmek mümkün. Ancak Sergen Yalçın’ın hem güven hem de özgüven sorunu yaşamaya başladığı görülüyor. Bu da takımda bir özgüven sorunu yaratıyor gibi. Beşiktaş’ın futbol unsurları arasında güvensizlik ve kopukluk var. Büyük takımlarda bu tip çatlaklar başladığında tamiri kolay olmuyor. Hele de bu ekonomik şartlarda. Bir başka önemli eksiklik de Çağdaş hocanın ayrılması oldu. Sergen hocayı besleyen bir zekaydı. Beşiktaş’ın bir diğer temel sorunu ise gerçek bir scouting sisteminin olmayışı ya da bunu kullanamıyor olmaları. Dönüp dolaşıp aynı oyunculara gidiyorsanız biraz işi menacerlere bırakmışsınızdır. Sonuç olarak eğer Sergen hoca yine güvenle işe dönebilirse bu kadronun şu anda oynadığından çok daha iyi bir seviyeye çıkacağına inanıyorum.

Haberin Devamı

Cem Dizdar: Ruh hali, Abdullah Avcı’yı çağrıştırıyor

Dörtlü içindeki ‘en kırılgan takım’ görünümündeler. Son üç maçtan tek puanla çıkmaları bir yana, son iki maçta oyun dahi gösterememiş olmaları çok şey anlatmalı. Eksilen kadroyu Aboubakar ve Töre gibi ‘eski dostlar’la tahkim etmek doğru çözüm değildi. Savunma yükü Josef/Atiba/Dorukhan’ın sırtına binecek. Çünkü maç kazanmak için öne doğru oynama mecburiyeti, defansif zaafları da beraberinde getirecek. Özellikle stoper bölgesindeki kaygı verici hataların kısa erimde düzelmeyeceği varsayımı, orta sahanın ofansif değil defansif nitelikte olmasını zorunlu kılıyor. Bu da elbette hücumu akamete uğratacak! ‘Teknik sorun’ları geçtim, Sergen Yalçın’ın vücut dili, süreci yönetebileceğine dair olumlu sinyaller taşımıyor. Gelinen noktada “Teknik direktörlüğümü tartıştırmam” demek zorunda kalan Abdullah Avcı’nın ruh hallerini çağrıştırdı bana. Üç haftalık boşluktan sonra Denizli’den de puansız dönülmesi halinde, “Transferler yetersiz” tartışması bir anda; Sergen Yalçın ve ekibinin yeterliliği tartışmasına dönüşebilir.

Ali Ece: Beşiktaş’ın durumu için köşe değil kitap yazılır

Beşiktaş’ın içinde bulunduğu durum üzerine köşe yazısı değil kitap yazılabilir. Lakin zaman yok, transfer kapandı, kadro bu ve bireysel oyuncu yeteneklerinin toplamından daha yetenekli bir takım ve ondan maksimum verim alabilecek oyun planları hazırlamak dışında yapacak çok fazla şey yok. Bu satırlar yazıldığı andan itibaren bir dahaki Beşiktaş maçına tam 19 gün var. Oyuncuların bireysel ve takımın kolektif eksiklerini kapatmak için yeterli bir süre. Sergen Yalçın ve yönetim, birbirine karşı gerilmek yerine, eşgüdümlü ‘ara sezon hazırlığı’ yapmalı. Sergen Yalçın, stattaki imza törenini bir kez daha izlemeli ve yeniden ilk geldiği günkü gibi motive olmalı. Ahmet Nur Çebi Yönetimi de aynı şekilde ilk geldiği günkü motivasyon ve konsantrasyon seviyesine geri dönmeli. Maçlar, yönetim ve teknik heyet arasında değil, Beşiktaş ve rakipleri arasında oynanacak!

Haberin Devamı

Deniz Çoban: Sergen Yalçın kotarmaya çalışıyor ama olmuyor

Genel performansta hazır diyeceğimiz takım yok. Ancak Beşiktaş’taki durum, hazır olmaktan öte, büyük bir organizasyon bozukluğu. Burak, Gökhan, Caner, Elneny gibi klas ayaklar gitti. Beşiktaş’ta birbirini tamamlayan oyuncu neredeyse kalmadı. 37’lik Atiba kadar mücadele eden yok. Heyecanını yitirmiş bir oyuncu topluluğu var. Oysa ligin henüz başındayız. Bu durumu kotarmaya çalışan Sergen hoca, etkili 11’i bulmaya çalışıyor ama başarılı olamıyor. Zaten başarılı olamamış bir takımda rotasyon yapmak çözüm olmuyor. Son maçta; Mensah, Güven, Ljajic, Oğuzhan kulübedeydi. Klas ayaklar kulübedeyken, sahaya sürülen Necip ve Rıdvan gibi oyuncular da bekleneni veremedi. Geçen yılın en değerlisi Vida inanılmaz düşüş içinde. 4 büyükler içinde işi en zor olan Sergen hoca gibi...

Haberin Devamı

SORU 2) ZAFER BÜYÜKAVCI: Hem Fatih Terim hem de Sergen Yalçın, transfer ile ilgili sorulan her soruda topu yönetime atarken iğneli cümleler kuruyor. Galatasaray ve Beşiktaş yönetimlerinin sezon başı transfer performansları size göre nasıl?

Mehmet Demirkol: Güneş’in ayrılma nedeni, bu gidişatı görmesiydi

Transferi en iyi yaptığını zannettiğiniz kulüp bile yanlış yapıyor. Çünkü transferi ne hoca ne yönetim yapabilir. Hocanın takip etme olasılığı yoktur. Sahayla ve rakiple ilgilenmeye bile vakti yetmezken oyuncuları analiz etmek imkânsızdır. Yöneticilerin de işi değildir. Dolayısıyla doğru yok ki, yanlış olsun! Finansal ve yapısal olarak doğru transfer mümkün değil. Hocalar da bunu bilmiyor değil. Şenol hocanın ayrılma sebebi, bu gidişatı görmesiydi. Terim de daha geldiği gün istemediği Feghouli ve Belhanda’nın bu kontratlarla gönderilemeyeceğini biliyordu. Ayrıca Falcao transferinde de durumu analiz etmişti. Dolayısıyla kimse için sürpriz bir durum yok.

Haberin Devamı

Cem Dizdar: Transfer sihirbazları iyi yönetici midir?

Teknik adamların işler iyi gitmediğinde kadrodan şikayet edip, istediği oyuncuların alınmadığından dert yanması, geleneklerimize uygundur! Çünkü onlar eksiksizdir. Eksik olan imkânlardır. İki takımın da finansal olanakları malûm. Özellikle Beşiktaş iyice sıkışmış durumda. Böylesi zamanlar, para saçıp oyuncu alarak değil, bilgi ile donanmış antrenmanlarla oyuncu/takım yükseltmek için en uygun ortamı sağlar. Ancak sorun burada başlar; bildiğini varsaydığımız teknik ekip, ‘yeni futbolu’ ne kadar bilmektedir? Bizde bu sorunun üzeri her daim açıkta kalır ve soru gece boyu üşür! Yöneticilere gelince... Onlar çoğunluk, geçmiş yanlışları tekrar etmenin ötesine geçemezler. Tanınmış yaşlı oyuncu listeli çokca transferi yöneticilik sayarlar. Oysa iyi bir takımın transfer ihtiyacı 3’ü aşmamalıdır. Bunu aşan transfer politikaları yürütenlere ‘transfer sihirbazı’ denirse de ‘iyi ve doğru yönetici’ denemez.

Ali Ece: Sergen hocayla çalışırken daha hassas olunmalı

Her iki yönetimde de yer alanların yüzde 90’ı daha önceki dönemlerde daha iyi yöneticilik performansları sergilediler. Bu açıdan bir hayal kırıklığı olduğu kesin. Her iki kulüp yönetimi de iletişim konusunda eksik kaldılar. Beşiktaş yönetiminin hatası eski yönetimle yargı değil medya üzerinden hesaplaşma eğilimi ve bunun transfer sürecine yansıması. Galatasaray yönetimi ise UEFA ile yaptığı “Sattığın kadar alabilirsin” anlaşması ile TFF üzerinden yapılan yerel limit arasındaki farkı bir türlü gerektiği gibi anlatamadı. Taraftarların büyük çoğunluğu için Fatih Terim ve Sergen Yalçın tüm yöneticilerden daha yüksek krediye sahipler ve tarihsel açıdan daha yüksek mertebedeler. Bu tip yıldızı yüksek isimlerle çalışırken iletişim konusunda daha hassas olmak gerekiyor.

Deniz Çoban: Kötü sonuçlar sürerse ayrılığın sebebi olur

Transfer yapmak, hele ki sayısal olarak daha fazla transfer yapmak, yönetimler için tek başına başarı kriteri oldu. Yapılan planlamanın doğruluğu/yanlışlığı, ekonomik verilere uygun hareket etme iradesi, sadece 2020-2021 sezonunu düşünmek yerine uzun vadeli öngörüler; dördüncü, beşinci öncelik olmuş durumda. Başarının kriteri, taraftarın günlük taleplerini karşılamak üzerine kurulmuş. Fatih hoca da Sergen hoca da istediği transferler olmayınca basın yoluyla sitemlerini yönetime ilettiler. İşler yoluna girerse yarın bu konuşulanlar unutulur. Kötü sonuçlar gelmeye devam ederse, ayrılığın ilk sebebi bu atışmalar olur...

YORUM YAZ