MENÜ

Beşiktaş'ta unutulmaz kamp günlükleri: Del Bosque'nin mutluluk gözyaşları

Real Madrid sonrası Beşiktaş’ın başına geçen İspanyol hoca için, Avusturya’da basın mensupları olarak hoş geldin yemeği verdik. Açık dükkan bulamayınca o dönem kamplara uğrayıp tencere pazarlama işi yapan şimdiki yönetici Erdal Torunoğulları’ndan destek istedik. Torunoğulları’ndan aldığımız tencere tava takımını Del Bosque’ye hediye ettik. Hoca, kutuyu açtı. Şok olmuş gibiydi... Bir kolinin içine, bir de bize baktı. Başladı ağlamaya... Güçlükle konuşup ekledi: “Hayatımda çok hediyeler aldım. Ama böylesi hiç olmadı”

Beşiktaş'ta unutulmaz kamp günlükleri: Del Bosque'nin mutluluk gözyaşları

Beşiktaş, 2003-04 sezonunda son anda Vicente Del Bosque’yle anlaştı. Real Madrid’le kırılması imkansız başarı rekorlarına imza atan İspanyol hocayla, Avusturya kampındayız. Medya mensupları olarak hocaya ‘Hoş geldin’ yemeği vermek istedik. Günlerden pazar. Salzburg’un Hanif Bölgesi’nde açık bir restoran var: VIP. Tüm harcırahları versek paramız yetmez. Saatlerce araştırdık. Sonunda zeminden 2 kat aşağıda salonu olan bir yer bulduk.

Haberin Devamı

‘Koskoca hocaya bunu nasıl vereceksiniz?’

O yıllarda şu anki yönetici Erdal ve kardeşi Aykut Torunoğulları, mutlaka kamplara uğrarlardı. Çelik tencere, tava pazarlama işlerini de denk getirip bizleri ziyaret ederlerdi. Tam da o akşam çıkıp geldiler. Hocaya bir hediye vereceğiz, dükkanlar kapalı. “Erdal Abi, arabada tencere tava takımı var mı?” dedik. “Var olmasına da, koskoca hocaya bunu nasıl vereceksiniz?” karşılığını verdi. Yine de aldık. Koca koli. İki kişi aşağı zor indirdik. Tanışma, yemek derken kalkma vakti geldi. Herkes birbirine bakıyor. Hürriyet’ten İsmail Er ayağa kalktı. Kısa bir konuşma sonrası, “Bir de hediyemiz var” dedi. Masanın altından yine iki kişi kaldırıp, önüne koyduk...

Haberin Devamı

Beşiktaşta unutulmaz kamp günlükleri: Del Bosquenin mutluluk gözyaşları

Eşini aramak istedi ama ne mümkün!

Hoca kalktı, kutuyu bıçakla açtı. Şok olmuş gibiydi... Bir kolinin içine, bir de bizlere baktı. Başladı ağlamaya... Biz mahcubiyet içinde dururken, güçlükle konuşup ekledi: “Hayatımda çok zaferler kazandım. Çok hediyeler aldım. Ama böylesi hiç olmadı. Sonra, tek tek kutunun içindekileri çıkardı. Tencereler, tavalar, çatal, bıçak... Eşini arayıp söylemek istedi. Ama ne mümkün. Zeminin iki kat altındayız. Hat, falan yok...

Beşiktaşta unutulmaz kamp günlükleri: Del Bosquenin mutluluk gözyaşları

Beyin MR’ı boş çıkarsa...

Bu kez yer Almanya. Yine sakin bir pazar günü. Küçücük kasabada sadece bir yer açık. Basın mensupları olarak orada toplanmış kahve içiyoruz. Yağmur durdu, Bilal abi (Meşe) bisiklete binip tur atmaya başladı. Uzun ve siyah sakallı. Komple siyah kıyafet, kovboy çizmeleri ve boynunda kocaman kolyesiyle... Aksilik bu ya, su birikintisine takılıp uçtu! Kafasını yere çarpıp kanlar içinde kaldı! O esnada balkonda kahve içen yaşlı bir Alman kadın, polisi aramış. “Kilisenin papazı bisikletle düşüp kaza yaptı” diye... Birkaç dakika içinde; polis, ambulans olay yerinde... Hastanedeyiz. Polis, doktor izni olmadan kaza yapan çıkamaz deyip kapıda beklemeye geçti. Genç kadın doktor, kontrol amaçlı beyin filmi istedi. İlgili kişi de özellikle uyardı, “9 dakika sürüyor. Makina içinde hiç hareket etme” diye... Doktorun odasına film geldi. Kadın doktor baktı, baktı, baktı... Sonra başladı gülmeye. “Sanırım hareket etmişsiniz beyin MR’ı bomboş çıktı. Tekrar çekilecek demez mi.

Haberin Devamı

Orhan Yıldırım

YORUM YAZ