MENÜ

Ali Koç: Adımı anmadan duramaz

Çalışmalarına hız veren Ali Koç, Aziz Yıldırım’ın kendisi için kullandığı, “Adını bir daha anmam” sözlerine yanıt verdi. Koç, “Başkan, benim adımı anmadan duramaz” diye konuştu. Başkan adayı Koç, Hürriyet’e yaptığı ziyarette ise, “Fenerbahçe’nin yeniden sempatik yüzünü göstermesi gerek. Hayalim, düşmanından çok dostu bulunan bir kulüp yaratmak” dedi.

Ali Koç: Adımı anmadan duramaz

Aylardır şehir şehir gezerek üyelerle ve taraftarlarla bir araya gelen Ali Koç, seçimin son haftasına girilirken medya ziyaretlerine ağırlık verdi. Koç, Habertürk Gazetesi’ne yaptığı açıklamada Fenerbahçe’nin futbol aşkını kaybettiğini belirterek, “Bu nedenle futboldan başlayarak, kaybettiğinde bile övünç duyulacak bir sistem yaratmak istiyoruz” dedi. Koç, Aziz Yıldırım’ın, “Onunla televizyona niye çıkayım? Kavga ederiz. Zaten Ali Koç’un adını artık anmam” sözlerine de yanıt vererek, “En güzeli TV’ye çıkıp konuşmak. Neyin kavgasını edeceğiz. Medeni insanlar gibi konuşacağız. İsmimi ağzına almayacakmış. O, benim adımı anmadan duramaz” ifadelerini kullandı. Ali Koç, Hürriyet’i ziyaretinde ise şunları söyledi...

‘Allah iyinin yanındadır’

İçinde bulunduğumuz çirkin ortam değişmeli. Bana göre burada en az sorumlu olan taraftardır. Siz bu ortamı sunduğunuz takdirde durum böyle olur. Fenerbahçe’nin sempatik yüzünü çıkarması lazım. Allah, iyinin yanındadır. 90’ların ortalarından sonra Fenerbahçeliler ve diğerleri gibi anlayış oldu. Evet, bıçak kemiğe dayanırsa biz bize yeteriz. Ama benim hayal ettiğim, düşmanından çok dostu bulunan bir kulüp yaratmak. Adaylık sürecimde rakip takım taraftarlarından da çok güzel mesajlar alıyorum.

Aziz Yıldırım: Adını bir daha anmam

‘3 büyük el ele verip...’

Benim hayallerimden biri, üç büyük kulübün etki alanı o kadar güçlü ki... Öyle bir sosyal sorumluluk projesine imza atmalıyız ki, belki bunu hep beraber geliştireceğiz. Belki 5-6 sene sonra dünyada spor kulüplerinin, yaşadığı ülkenin bir konuda yaşam kalitesini nasıl artırdığını gidip uluslararası konferanslarda anlatacağız.

‘İyi ki açıklamamışım’

Yönetim kurulu listem çok soruluyor. 2 nedenle bunu deşifre etmedim. Şu anda almayı düşündüğümüz, konuşmadığımız ve listeye almadığımız noktalar da var. Ama iyi kötü 8-9 kişi de hali hazırda var. Ben bu yolun dikenli olacağını biliyordum. Kazanmak için her şeyin mübah olmadığı, kavganın gürültünün olmadığı bir süreç olsun istiyordum. Fenerbahçe için alınacak sorumluluklar, ateşten gömlek... Bana yapılan saldırıları görünce iyi ki kimseyi deşifre etmemişim diyorum. Ürkütüp korkutarak insanları caydıracak bir süreç isteniyor.

‘Tehdidim gitmek olur’

Öyle şeyler söylüyorlar ki benim söylemlerim üzerinden... Ben miyim, ‘Beni kızdırmayın 10 sene daha kalırım’ diyen? Ben miyim, “İstediğim kadar başkan kalırım” diyen? Bu, kongre üyelerine hakaret değil mi ya? Benim sözlerim tehditse, bu tehdidin dik alası... Ben seçilirsem, benim ‘tehdidim’ gitmek olur!

‘Her şey ipotek altında’

Şöyle bir sıkıntı var; UEFA zaten bizim bu niyetimizi ayrıca sahiplenecektir. Biz buraya ciddi sıcak para sokacağız. Bunun bir kısmı hibe, sermaye olacak. Düşünüyor musunuz? Belki işler kötü gidecek, belki 2-3 sene sonra bizi değiştirmek zorunda kalacaklar. Kongre olacak. Ne kadar sahibi olabileceğinizi bilmediğiniz bir şeye büyük yatırımlar yapacağız. Bakın kombine, loca, yayın bütün taşınmazlarımız ipotek altında. Bunları konuşmuyoruz, bunları ve rakamları genel kurulda anlatacağım.

‘Kombineler, formalar tükenecek’

Biz Fenerbahçeliler, karınca gibi çalışacağız. Kombineler çıktığı hafta tükenecek. Formaları tüketeceğiz. 5 ila 10 bin üye kazandırmak istiyoruz. Siz belki bir komşunuzu, belki 5 kişiyi ikna edeceksiniz. Hepimiz bu camia için harekete geçeceğiz. Bu camiayı harekete geçirecek samimiyeti, inancı insanlara yerleştirecek bir konumda olduğuma inanıyorum.

‘Yıldırım’a çalışıyorsun!’

Ben işin bu noktaya gelmesinden o kadar rahatsızım ki... İşin bu noktaya gelmemesi için çok uğraştık. Benim kampanyada aldığım tepki, ‘Çok yumuşaksınız, fazla övüyorsunuz’ idi... Bir Fenerbahçeli kongre üyesi, Fenerbahçeliyiz.net’e mesaj atmış, ‘Sen Aziz Yıldırım’a çalışıyorsun’ diye... Biz her adımımızı 11 Mayıs’a kadar saygı ve sevgiyle bir yere getirdik. Ama orada bıçak kemiğe dayandı ve bir şeyleri anlatmak zorunda kaldık.

‘Nasıl bana hain dersin’

Bir gün başkanlığa aday gösteriyor, öbür gün yönetim listesine çağırıyor, başka gün benim için ihanet etti diyor... Bizim gittiğimiz yerlerde de dikkat etmemiz gerekiyor. Siz benim gibi bir insana nasıl ‘Hain’ dersiniz ya? Ne kötülüğüm oldu ki size... Ben neyi yanlış yaptım da bu muameleyi hak ettiğimin muhasebesini çok yapıyorum. Tek unsur var, aday olmak. Siz diyordunuz, ‘İsteyen erkek gibi çıkıp aday olsun’ diye. Ben de oldum.

‘Fenerbahçe’ye yapılan ayıp’

1959 öncesi şampiyonluklar konusu var Fenerbahçe’nin... Bence bu Fenerbahçe’ye yapılmış en büyük ayıplardan biridir. Başka ülke liglerinde böyle bir şey söz konusu değil. Burada başka takımların da şampiyonlukları var. Bizim çok daha fazla var. O yüzden bunu 1907 Derneği’ndeyken de çok istişare ederdik. Sonuç alınamasa dahi bütün yolların sonuna kadar tüketilmesi gerekiyor.

‘Hesap sormak haddimize mi?’

''3 sene önce Aziz Yıldırım’ı ziyaret ettim. Tatsız bir toplantıydı ama medeni şekilde bitti. Bunu, ‘Kovdum’ diye yansıttı.Son olarak bizden hesap soracaklar diyor. Hesap sormak haddimize mi?”


Kongrede ben elimi taşın altına koyacağım’ dedim. O da beni işaret etti. Kongreden sonra ağustos ayında sayın başkanımızı ziyaret edip fikir alışverişi yapmak istiyordum. Şampiyonlar Ligi’nden elenince eylül ayında gidebildik. Arıza çıkacağı randevu veriş şeklinden de belliydi. Asistanı 3 kere beni, ‘Niçin geliyorsun?’ diye aradı. Bir de kendi aradı yine bu sebeple... Onun yansıtması, ‘Gelip benden hesap sordular’ oldu. Biz konuşurken ağır etkilendi.

‘Bağırmayın lütfen’

Ben de kolay kolay sinirlenecek bir insan değilim. ‘Bağırmayın lütfen’ dedim. ‘Biz aynı gemide değil miyiz?’ dedim. ‘Değiliz’ dedi. Sonra dönüp kendi yöneticilerini işaret edip, ‘Bunlarla aynı gemideyim’ dedi. Tatsız bir toplantıydı ama medeni çerçevede tokalaşarak noktaladık. Sonra bunu, ‘Kovdum’ diye lanse etti. Sonra bize, bütün defterleri açıp bir odaya istediğimiz zaman gidip gelebilmemizi istediğini söyledi. Dün de (önceki gün), ‘Bize hesap soracaklar’ dedi. Bizim hesap sormak haddimize mi? Beni kovduğunu anlatması, onu küçük düşürür, beni küçük düşürmez...

Haberin Devamı
YORUM YAZ