MENÜ

Adalet bunun neresinde?

Hakan Can, Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin ardından verilen cezaları değerlendirdi.

Adalet bunun neresinde?

Kurulların verdiği kararlar yeterince tartışılmadı, ama federasyon ‘eşitlik’ peşinde koştuğu için ‘adalet’ sakatlanıyor... Geçen sezon Tello örneğinde olduğu gibi Bilica’ya ceza verilmemeliydi. Keita ise 3 değil 4 maçla cezalandırılmalıydı. Gezer, “Olaylar esnasında Tarık’la ilgileniyordum. Bilgim ve görgüm bundan ibarettir” diyor. Ancak görüntüler öyle demiyor.

Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından kurulların verdiği ceza kararları yeterince tartışılmadı. Federasyon “eşitlik” peşinde koştuğu için “adalet” sakatlanıyor.

Maçtan önce ve maç esnasında tartışılacak pek çok konu var. Ama öncelikli olarak değerlendirmemiz gereken konu Bilica ve Keita’ya, Profesyonel Disiplin Kurulu tarafından verilen cezalar. Disiplin talimatı rakibe yumruk, tokat atan futbolcularda ceza alt sınırını 3 maç olarak belirliyor. Yani rakibine yumruk atan bir futbolcunun alabileceği en az ceza 3 maç... Olayın ağırlığına göre cezayı arttırabilen Disiplin Kurulu, futbolcunun hangi şartlar altında eylemi yaptığına bakarak indirim yetkisini de kullanabiliyor. Disiplin Kurulu aslında Keita’ya 4, Bilica’ya 3 maç ceza verdi. Süper değil mi? Roberto Carlos’un yaptığı faulü tahrik unsuru olarak değerlendirip 3’e indirdi. Federasyonun eşitlik ilkesi bozulmadı!

Cezalar adil değil...
İnsaf demezler mi ? Olayı hatırlayın... Baroni ile Arda arasında yaşanan gerginliğe müdahil olan Bilica olayla hiç alakası yokken arkadan geliyor ve Galatasaray kaptanının kafasına vuruyor. Tahrik unsuru bulunmadığı halde rakibin kafasına yumruk vurup, iki de tekme atan Bilica’ya 3 (tekmeleri Disiplin Kurulu yakaladı), arkasından koşan bir futbolcu iki bacağıyla bacağını, koluyla boğazına sardıktan sonra sinirlenip vuran Keita’ya 4 maç... Çünkü Keita’ya alt limitten verilirse tahrik indirimi de yapılacak, Keita, disiplinden iki maç ceza ile çıkacaktı. Olur mu, eşitlik bozulur mu? Federasyon kimsenin gözünün yaşına bakmadı. İki büyük kulübün futbolcusunu da kararlılıkla, eşit bir biçimde cezalandırdı. Eşit ama adil değil.

Keita’nın cezası düşürülebilir!
Federasyon geçen sene oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra çıkan olaylarla ilgili yargı süreci devam ederken; yönetim, kurul kararlarını etkileyecek şekilde herkesin en ağır şekilde cezalandırılacağını açıklamış, kurullar da gereğini yapmıştı! Ne kadar hukuka sadık kalarak karar verdikleri hala tartışılabilir. Hakemin Sabri’yi sarı kartla cezalandırdığı (yani görüp gereğini yaptığı) hareket yönetimin bu kararlı tutumu sayesine dosyaya girmiş, Sabri o pozisyonda “Futbolun değerini düşürdüğü” gerekçesiyle disipline sevkedilmiş, cezasını da almıştı. İki kulübe de eşit ceza ilkesi asla çiğnenmedi! Bari hukuksuzlukta istikrarlı olsalardı. Fenerbahçe’nin o dönem aldığı karar beni rahatsız etmişti. Tahkim’e gitmediler bile. İnançları (bilgileri) federasyon ve kurul başkanlarının verilecek cezalarla ilgili önceden birlikte hareket ettiği yönündeydi. Bugün de Galatasaray gitmiyor! Keita’ya verilen ceza pekala indirilebilecekken, Tahkim’e gitmemelerinin altında yatan sebep federasyonun adalet değil, eşitlik peşinde koşuyor olduğuna inancı! Eşitlik sağlandı; Fenerbahçe’den Bilica, Galatasaray’dan Keita. İkisine de 3’er maç ceza...

Tello’nun yumruğu unutuldu mu?
Bilica meselesi de başka ve uzun bir konu... Fanatik Fenerbahçeli taraftarlar dahil herkes Bilica’nın ve Bilica gibi davranan futbolcuların ceza almasını ister. Ancak ortada bir başka gerçek var. Hakemin görüş alanında olan olaylarla ilgili disiplin uygulaması yapılamaz... Yani geçen sene Tello örneğinde olduğu gibi. Tello, yardımcı hakemin burnunun dibinde rakibini yumruklamış, hakemin görüş alanında olduğu için ceza almamıştı. Vicdanları rahatsız etse de hukuki açıdan yüzde yüz doğru karardı.

Bilica rapor edilmedi ama...
Gezer ve 3 yardımcısının başından sonuna seyrettiği olaylarda görüp değerlendirmediği yumruk, kamu vicdanını rahatlatmak için cezalandırılmalıydı. Oysa ne hakemlerin, ne de temsilcilerin raporunda Bilica’nın yumruğu vardı. Önce hukuk kurulu yumruğu hakemlerin görmediğine kanaat getirip Bilica’yı disipline sevketti, Fenerbahçe’den Bilica’nın yumruğuyla ilgili savunma istedi. Hakemlerden alınan ek raporlar içler acısıydı. (Ona az sonra geleceğim.) Hakemin görüş alanı içinde olup göremediğine hükmettikten sonra Disiplin Kurulu’nda Brezilyalı futbolcunun tekmeleri de tespit edildi! Oysa, hakemin olayı görmesinin somut bir biçimde engellendiğini yine somut bir şekilde kanıtlamak lazım. Disiplin, “Ayakla vurduğunu görmemiş o yüzden verdim” diyor. Gerçi Fenerbahçe’den tekme ile ilgili savunma istenmedi ama gereği yerine getirildi. Bilica’ya 3 maç! Karar nizami, sevk değil...

Federasyon eşitliği sağladı!
Hukuk, Disiplin ve Tahkim Kurulu dışında kalan spor hukukçusu bir çok dostumuz Bilica’ya cezanın hukuksuz olduğu konusunda hemfikir. Bu da enteresan... Ama eşitlik sağlandı. Bir gün adalet de istikrarlı olarak sağlanacaktır! Umuyoruz, bekliyoruz. Tabii bu arada kavganın başlamasına sebep olan kontağı kuran iki futbolcu da disipline sevk edilmedi, orası başka konu. Geçtiğimiz yıldan bu yana futbolun marka değerinin düşürülmesi konusundaki hassasiyet yoksa ortadan mı kalktı? Üstelik Bilica’ya hak ettiği cezayı verip, kamu vicdanını rahatlatmak ve iki büyük kulüp arasında eşitliği sağlamak için ek raporlara ihtiyaç yoktu ki... Verirlerdi marka değerini düşürmekten 3 maç cezayı, olurdu biterdi. Bu durumlarda kulüplerin yaptığı hiçbir savunmanın anlamı yok ki? Ek raporlara da bakalım!

Görüntüler açıkça ortada
Bünyamin Gezer kendisinden istenen ek rapora cevap yazarken kafasının karışık olduğu ortada... “25.12.2009 Pazar günü oynanacak olan FB-GS müsabakasının başlamasından yaklaşık 39 dakika önce, biz ısınma hareketleri yaparken, her 2 takım oyuncuları arasında itişmeler esnasında ben tam ne yaptıklarına bakarken yardımcı hakem Tarık Ongun yanıma gelerek kafasını ve elindeki kanı gösterdi. Bu esnada ben artık yardımcı hakemimle ilgilenmeye başladığımdan dolayı takım oyuncularının birbirlerini itelemesinden başka bir olay görmedim. Bilgim ve görgüm bundan ibarettir” diyor. Tam bakarken yaralanmış. Kasedi dikkatlice seyrederseniz olayın en başından sonuna kadar Gezer’in olaya hakim olduğunu görüyorsunuz. Baroni ve Arda dalaşmasında yardımcısı Serkan Gencerler’i bir göz işareti ile olayı izlemekle görevlendiren Gezer, kendisi de Tarık Ongun’la seyrediyor. 4. hakem de başka bir açıdan takip ediyor. “İtişmeler esnasında ben tam ne yaptıklarına bakarken, o esnada yardımcımla ilgilenmeye başladığımdan birbirlerini itelemesinden başka olay görmedim” diyerek topu Disiplin Kurulu’nun önüne koyuyor. 7 FIFA kokartlı hakem olmasına rağmen kendisine bu kadar güvenilip maç verilen bir hakem zaman duygusunu da, görme yetisini de yitirmiş olamaz değil mi? 9 dakika duran oyunu, sadece 2 dakika uzatması da önemli değil, hata... Canı sağolsun...

Kurallar çok açık
Aynı hakem sezon öncesi seminerlerde söylenen, “Maç öncesi ve esnasında kanamalı bir yaralanma olduğu taktirde maçı tatil edin” anlamsızlığını da ortaya koydu. Bir gerçek var... Yaralanma olaylarında kanamaya sebep olan metal para ve atılan dikiş sayısı 4’ten az ise hakem maçı yönetir. Yoksa kamu güvenliği tehlikeye girer... Federasyon kulüp ve futbolculara cezayı yağdırdı da, bütün bu olayları rapor edemeyen temsilci, hakem hatalarını yakalayamayan gözlemci ve hakem Gezer’in Ahmet Güvener’in tebliğ ettiği bilgiye rağmen insiyatifini kullanıp maçı başlatan ve röportajında “50 bin kişi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak, camlar” diyen Gezer’in uygulaması hakkında kamuoyunu bilgilendirmedi. Benzer eylemlerde, farklı kararlar verilirse çıkacak polemiklerden medya mı sorumlu olacak?

Hakan Can

2

Haberin Devamı
YORUM YAZ