5 dakikada Beşiktaş
İlk yarıda çok fazla pozisyon yoktu ve iki takım da kanatları hiç kullanamadı. Beni şaşırtan, bu kadar kaliteli oyuncuları barındıran iki takımın da, neredeyse hiç pozisyona girememiş olmasıydı.
Galatasaray, pozisyona girmeden, duran toplardan iki gol buldu. İlk maçta da Elmander’in bomboş topa vurduğunu düşündüğümüzde, Beşiktaş’ın duran toplardan çok ders alan bir takım olmadığını görüyoruz.
Günümüz futbolunda duran toplar çok önemli ama Beşiktaş rakibe çok uzak oynamanın sıkıntısını sürekli çekiyor. Nitekim duran toptan yediği iki golle devreyi yenik bitirdi. Takımın tek santrforu Almeida, ilk yarı sürekli kenara gitti ve göbeği boş bıraktı. Beşiktaş, topu 3. bölgeye bir türlü taşıyamadı. İkinci yarıda Mustafa ve Holosko’nun oyuna girmesiyle Beşiktaş bu bölgede etkili olmaya başladı. Dönen topları kazanan bir Beşiktaş vardı sahada.
Quaresma ve Holosko ile zaman zaman kanatları da çok iyi kullandılar. Quaresma için söylediğimiz şeyler yavaş yavaş yerine oturuyor. Portekizli ne zaman yaratıcı özelliklerini ortaya çıkarma fırsatı buluyor, o zaman takıma katkı sağlıyor. Geçen haftadan sonra bu hafta da güzel bir asist yaparak takımına katkı sağladı. Zaten bu tip oyuncuların performansı arttığı zaman takımın kalitesi de artıyor. İkinci yarı Ernst ve Veli, Selçuk ile Melo’ya daha yakın oynayınca Beşiktaş’ın pozisyon sayısı arttı.
Beşiktaş’ın en önemli oyuncularından biri de kaleci Cenk’ti. Cenk, iki gol yemesine rağmen yaptığı kritik kurtarışlarla maça damga vuran isimlerden biri oldu. Onu tebrik ediyorum. Sonuç olarak Beşiktaş takımı kazandığı toplarla golü düşündüğü zaman, topu üçüncü bölgeye taşıdığı zaman sonucu değiştirebilecek bir görüntüde oluyor. Bunu da son dakikalarda fazlasıyla gösterdi.
İbrahim Üzülmez
