MENÜ

Sarı-Kırmızı bir hayat

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İlk tanıştığımız günü dün gibi hatırlıyorum. Haldun Üstünel ile birlikte gelmişti gazetemize. Necil Ülgen isim isim tanıtıyordu bizi, Özhan Başkan da isim isim soruyordu: “Hangi takımı tutuyor?”

Bakışları delip geçiyordu gözlerinizin içini, içimden “İşimiz var” diyordum! Öyle de olmuştu.

Bu tanışma faslından sonra düzenli toplantılarımız gerçekleşmeye başladı! Yanında Haldun Üstünel, kolunun altında ‘kara kaplı defteri’yle geliyordu ortalama 2 ayda bir.

‘Beyaz not kağıdı’yla işaretlediği sayfalarda sorun yoktu! Çünkü onlar ‘küçük şikayetler’di. Ardından gelen ‘sarı not kağıdı’yla işaretli sayfalarda şikayetin dozu büyüyordu. ‘Kırmızı not kağıdı’yla işaretli sayfalara geldiğinde ise gözlüklerinin üzerinden bakarak, “Necilciğim, bu haberlerin yapılma nedenini öğrenebilir miyim” diye soruyor, Necil abi de bizden açıklama istiyordu. Açıklıyorduk, ama tatmin olmuyordu! Zaten olmayacağını biliyorduk, fakat buna karşın ona hiç kızmıyorduk. Samimiydi çünkü, kırıcı değildi, otoriter olduğu kadar nazikti.

Doktor yasaklamıştı sigarayı, ama yasaklar onun için de bozulmak içindi! Beyaz sayfalarda az sigara içerdi, sarıda çok, kırmızıda söndürmezdi. Kent’i bittiğinde, masadaki diğer sigaralardan birine uzanırdı ve “Aramızda kalsın, evden bir paket alıp çıkıyorum, o kadar içtiğimi zannediyor bizimkiler” derdi.

Attığı her adımda Galatasaray vardı, içtiği her sigarada, ağzına götürdüğü her lokmada. En çok üzüldüğü konu, liseli-lisesiz tartışmalarıydı. Liseli-lisesiz laflarını duyduğu anda irkiliyordu ve kurduğu her cümlede özenle ilk kelimeyi hep aynı seçiyordu: “Galatasaray...”

Yaklaşık 1 ay önce Bursa’da oğlu Murat ile oturma fırsatı bulduk. “Onu siz de benim kadar tanıyorsunuz! Çünkü sonuçta Galatasaray ile ilgili haberleri siz yapıyorsunuz” demişti Murat Canaydın. Bir insanın bu denli bir tutkusu nasıl olabilir, diye düşünmüştüm o an. Olamaz, diye de noktayı koymuştum! Ama oluyormuş işte.

Ne liseliyim ne alaylı ne de Galatasaraylı. Ancak bir şeyler yazmalıydım arkasından. İyi adam, güzel adam demeyeceğim. Dünyadaki bütün zıt kutupların biraraya gelebildiği Mudanya’daki o cenaze töreni, aslında her şeyin özetiydi.

Benim derdim başka! Yeter ki vaktimiz gelip de gittiğimizde yanına, ‘kırmızı not kağıtları’yla karşılamasın bizi Özhan Başkan!

YORUM YAZ