MENÜ

Ne aslan ne tilki!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Aslanlar toplanmış, liderleri konuşmuş: “Hesapta ormanın kralıyız. Ama açlıktan öleceğiz. Maymuna saldırsak ağaca kaçıyor, fillere saldırsak fazla büyük. Kuşlara dalsak uçuyorlar... Eeee, balık yakalayacak halimiz de yok ki!”
Aslanlar “Ne yapmalıyız” sorusuna cevap aramışlar. İçlerinden biri; “En iyisi boğalara saldıralım” demiş. Bir diğeri destek vermiş; “İri yarılar. Ne pençeleri var ne de dişleri diş! Yani tam bizim dişimize göre...”

Oylama yapmışlar, “Olur” kararı çıkmış.. Ve lider aslan emri vermiş; “Hücummmmm.” Fakat evdeki hesap çarşıya uymamış; Boğalar, saldırı anında hemen organize olabiliyorlar, topluca savunma yapabiliyorlarmış.. Aslanlar her hücumda püskürtülmüş. Açlıktan kırılmak üzere olan aslanlar, yeniden toplantıya girmişler. Lider aslan, “Tilkiye danışalım” demiş.
Durumu anlatmışlar, tilki “Kolay” demiş ve eklemiş: “Beni, boğaların yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi hemen halledeyim...”
Açlık bu, mecburen kabul etmişler... Tilki, elinde beyaz bayrakla o zengin otlaklara gelmiş ve söze girmiş: “Saygıdeğer boğalar. Aslında aslanlar uysaldır, sizi de seviyorlar. Ancak şu sarı boğa var ya, sorun o. Onu görünce canları çekiyor, verin şu sarı boğayı, kurtulun!” Boğa heyeti düşünmüş taşınmış, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla vermişler sarı boğayı... Aslanlar da afiyetle yemişler elbette.

Bir gün, iki gün sonra... Tilki yeniden gelmiş zengin otlaklara... “Gördünüz mü! Saldırılar kesildi” demiş. Boğalar da durumdan hayli memnunmuş, fakat tilki biraz sonra ağzından baklayı çıkarmış: “Ama şu var ya, benekli boğa. O olduğu sürece rahatınız uzun sürmez. Cezbediyor, aslanların canı çekiyor... Verin, kurtulun!” Boğa heyeti ‘otlağın selameti için’ benekli boğayı da teslim etmiş... Üç gün, dört gün sonra... Tilki yeniden gelmiş; Kuyruğu uzun olanı... Tombul olanı... Kızıl olanı... Tek tek alıp, gitmiş boğaları. Otlak seyrelmiş, aslanlar semirmiş... Aylar sonrasında... Artık tilki gelmemiş, gerek kalmamış çünkü! Bu kez direkt kendileri gelmiş aslanlar... Lider olanı kükremiş; “Hanginizi istiyorsam, canım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz. Kızdırmayın beni...”
Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış boğalar iç geçirmiş: “Keşke sarı boğayı vermeseydik...”

Ülkemizin durumu malum... Zor günlerden geçiyoruz. Bu vatanı seven, bu bayrağa saygı duyan, içinde halen insanlık adına güzel duygular barındıran ‘sizler’, ‘bizler’ için bu yazı...
Artık sayılı eğlencelerimiz kaldı; mesleğimiz gereği, bizim için içlerinden biri de futbol...
Sahip çıkalım oyunumuza... Artık şu sığ kavgalardan, şiddetten, holiganizmden uzak duralım... Üzüntümüz kaçan gol, mutluluğumuz gelen üç puan olsun! Hayat-memat meselesi yapmayalım bu oyunu... İlk düdük çaldığında düşman değil rakip; son düdük çaldığında dost olalım, eskisi gibi...
Sahip çıkalım birbirimize; Bir olalım, birlik olalım.
Aç gözlü aslanlara karşı duralım... Kurnaz tilkilere aldanmayalım.

Nazım’ın dediği gibi;
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür...
Ve bir orman gibi kardeşçesine...
Bu hasret bizim...

YORUM YAZ