MENÜ

Kıssadan hisse

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir ilkokulda matematik öğretmeni, öğrencilerine sorar: Ağaçta 5 kuş var. Birini vurdum, kaç kuş kaldı.
Öğrencilerden biri cevap verir: Hiç kalmaz öğretmenim!
Öğretmen şaşkına döner ve sorar: Nasıl olur?
Öğrenci yanıtlar: Çünkü diğerleri de uçar gider!
Öğretmen biraz şaşkın bir ifadeyle yanıt verir: Olmaz öyle şey! Bu, bir matematik sorusu ve matematikte 5’ten 1 çıktığında 4 kalır. Fakat düşünüş biçimini de beğendim!
Bu kez soru sorma sırası öğrencidedir: Öğretmenim... 3 kadın dondurma yiyor. Biri ısırarak, biri yalayarak, biri emerek... Size göre bu kadınlardan hangisi evli?
Öğretmen kızarıp bozarır. En sonunda da cevabı verir: Bilemem... Emen mi?
Öğrenci yanıtlar: Hayır öğretmenim. Parmağında alyansı olan! Fakat düşünüş biçiminizi beğendim.

Kıssadan hisse...

Bir statta, bir taraftar, bir hakeme saldırırsa... Bu suçtur!
Geçmişte bir çok kez hakkınız yenmiş olabilir. Üzerinize oyunlar oynandığını düşünebilirsiniz. Hatta, camianıza karşı topyekün bir duruş varolduğunu da söyleyebilirsiniz. “Şampiyonluğumuz çalındı” diyebilirsiniz. Ve hepsinde haklı da olabilirsiniz. Fakat hepsinde haklı olsanız bile; hak arama biçiminiz bu olamaz. Haklıyken haksız duruma düşersiniz.
Düşünün bir kere; 17 yaşındaki bir çocuğun yaptığı bu eylem, açılacak yeni stadınızda bilmem kaç maç seyircisiz oynamanıza neden olacak.
Kulübünüzün 50. kuruluş yılında, kulübe yüklediği maddi-manevi zararın hesabını kim verecek?
Hakemler mi, rakipler mi bedel ödeyecek! Hayır... Tüm bedeli siz ve canınız kadar sevdiğiniz kulübünüz ödeyecek. O halde arkasında duracağınız şey; ne 17 yaşındaki o çocuk, ne de “O saldırmasa ben saldırırdım” diyen dayısı...
Salih Dursun’un adını sokaklara verip; Hami Mandıralı’yı protesto etmek doğru bakış açısı değil. Çünkü o ıslıkladığınız Hami yüzünden kaç çocuk Trabzonsporlu olmuştur geçmişte, biliyor musunuz?

Sene 1965...
Türkiye’de genel seçimler yapılıyor. 10 milyon oyun 5 milyonunu alan Rahmetli Süleyman Demirel, ezici bir sonuçla Başbakan seçiliyor. Seçimden sonra şehirleri gezen Demirel’e, Afyon’da bir seçmeni soruyor:
- Beyefendi... İsmet İnönü’ye karşı çok saygılı ve yumuşak bir üslupla davranıyorsunuz. Neden?
Bir devlet adamı, ne cevap vermesi gerekirse, öyle cevap veriyor Rahmetli:
- Kalbinin üzerinde İstiklal Madalyası taşıyan birine hakaret etmemi mi bekliyorsunuz?
Kıssadan hisse...
Hangi takımı tuttuğunuz, elbette sadece sizi ilgilendirir. Volkan Demirel’i sever ya da sevmezsiniz. Fakat kalbinin üzerinde Ay-Yıldızı taşıyanlara, hakaret etmemelisiniz.
Dün Volkan’a yapıldı, Burak Yılmaz’a, Selçuk İnan’a, Emre Belözoğlu’na da yapıldı. Kapı açıldı ve yetkililer o kapıyı kapatmak için halâ hiç bir şey yapmıyor! Ne yani? Sırada Mehmet Ekici, Oğuzhan Özyakup, Serdar Aziz mi olacak? Nereye kadar sürecek bu durum? Türkiye Futbol Federasyonu, bir şeyler yapmayacak mı? Fatih Terim iki çift kelam etmeyecek mi? Milli Takım, ne zaman eski günlerde olduğu gibi hepimizin Milli Takımı olacak?

Her olay, nasıl düşündüğünüz ile alâkalı...
Dervişin fikri ne ise zikri de odur çünkü...
Sadece empati yapmak gerekli...

YORUM YAZ