MENÜ

Kırmızı suratlı adam!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Hakem düdüğü çalıyor, maç başlıyor. Kameralara, suratı ‘kıpkırmızı’ bir adam yansıyor. Rakibin kim olduğu önemli değil; Real Madrid’le de oynasa, TED Ankara Kolejliler’le de oynasa değişmiyor. Kıpkırmızı bir surat! Çünkü o anı yaşıyor. Çünkü işine saygı duyuyor. Çünkü hep kazanmak istiyor.

Kafası hep meşgul... Öyle ya, zaman zaman 1 dakika içinde 20 ayrı karar vermek zorunda kalıyor. Elindeki kadronun değerini biliyor, fakat işin bir de diğer tarafı var; rakibi... Kazanmak için sadece kendi takımının iyi olmasının yetmeyeceği anlar olduğunu biliyor; rakibi durdurmanın da galibiyete giden yoldaki önemine dikkat çekiyor.

Gittiği her yerde, büyük saygı görüyor. Çünkü hayat felsefesini bir röportajında şöyle açıklıyor: “Eğer saygı görmek istiyorsan önce saygı göstermelisin. İnsanın kendisine saygısı olmalı ki, başka insanlara da saygı gösterebilsin.” Değişik bir adam olduğu kesin... Kazanırken kaybedenleri çok gördük biz... O ise kaybederken bile kazanmasını bilenlerden...

Adım adım gidiyor hedefe... Panathinaikos’u eledikten sonra, “Şu an aklınızda ne var” diye sormuştu muhabir... Kutlamaların tam ortasında, “Harika oynadık, müthiş bir iş çıkardık” demedi; ilk idmanı düşündüğünü söyledi. Çünkü; bir prensibi de şuydu: “Geçmişe bağlı kalarak yaşayan biri hiç olmadım. Geçmişi geçmişte bıraktım.”

En kötü anlarda en iyi şeyleri düşünüyor... En iyi anlarda ise en kötü olasılıkları... Zihnini, beynini böyle terbiye ediyor ve her daim işine odaklanmasının sırrı da belki bu... “Hayat çok güzel ve insan kafasını kötü şeylerle kurcalamamalı, olumlu düşünmeli” diyor. Sonrasında bir hayat dersi daha veriyor: “Tabii ki kolay değil, sabah uyanıp mutlu olmaya çalışmak... Ama denemek, kimseye bir şey kaybettirmez.”

Bir kulüp olsa, müzesi kupalarla dolu olurdu. Çünkü hep finallerin adamı olmuş. Ve genelde kazanan taraf... “Başarınızın sırrı nedir” diye sormuşlar. Yanıtı şu: “Hayattaki her şey için savaşmalısınız.”

Kötü bir şut tercihi mi yaptın, rakibi bir anlığına kaçırdın mı, pozisyon hatası mı yaptın? Yandın! Çünkü adın, kariyerin hiç de önemli değil... Onun yanına gittiğinde, ‘kıpkırmızı suratıyla’ sana nutuk çekeceğini biliyorsun. “Bu oyun, anlara bağlıdır. O yüzden en baştan en sonuna kadar hep oyunun içinde kalmak, savaşmak zorundasın. Bazen bir ribaund, bazen bir top çalma, bazen bir şut değiştirir kaderini... Anların değerini bilmek zorundasın” diyor... Bugün var, yarın yok... Bir gün gelecek, gidecek... Onunla geçen her anın kıymetini bilmeliyiz. Herkes yazıyor, futbol takımını da o yönetsin diye... Bu, olsa olsa tatlı bir şaka belki ama... Aziz Yıldırım’a yol göstermesi gereken bir şaka... Fenerbahçe futbolda da özlenen günlere geri dönmek istiyorsa; öncelikle kulübesine ‘kırmızı suratlı bir adam’ koymalı... Çünkü kulübende ‘kırmızı suratlı bir adam’ varsa; sahada da görmek istediğin takım mutlaka olacaktır.

Teşekkürler Obradovic... Sadece kupa nedeniyle bir teşekkür değil bu... Hayatımıza kattığın değerler için... Hepimize verdiğin hayat dersleri için... Bizimle olduğun için... Varlığın için... Teşekkürler...

YORUM YAZ