MENÜ

Kavganın başkenti Fenerbahçe

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çekirdek bir aile düşünün; Anne, baba ve çocuklar... Anne her gün ‘dır dır’ ederse, o evde huzur olmaz. Baba her gün gerginse, kavga ederse, o evde huzur kalmaz... Evin ağabeyi, ‘büyümek’ kavramını, ‘kardeşlerini hırpalamak’ olarak algılarsa, huzursuzluk çıkar... Evin kardeşi, büyüklerini dinlemez, kötü arkadaşlar ve dolayısıyla kötü huylar edinirse, huzur kaçar... Akrabalar işi düzeltmek yerine, herkesi birbirine düşürürse, millet birbirini parçalar...

Anne-baba sürekli çatışma halindeyse, o evde yaşayan çocuklar da etkilenir bu durumdan... Daha gergin, daha uzlaşmaz, daha öfkeli ve şiddete daha eğilimli bir ruh haline bürünür o çocuklar... Bu durumda o çocuklardan daha başarılı, daha ılımlı, daha uzlaşmacı olması beklenemez...

Kulüpleri de bir aile gibi düşünmek gerekir aslında...
Başkan ve yöneticiler, ebeveynler...
Teknik direktör büyük ağabey...
Futbolcular kardeşleri...
Taraftar ise hısım-akraba...

Başkan ve yöneticiler, yani ebeveynler kavga halindeyse... (Bakınız; Başkanvekili Abdullah Kiğılı istifa etti. CEO Hasan Hakkı Yılmaz istifa etti. Başkan Aziz Yıldırım sürekli gergin... Asbaşkan Mahmut Uslu hep sinirli...)

Teknik direktör, yani büyük ağabey evi terk etmişse, ya da evden kovulmuşsa! (Bakınız; Ersun Yanal ile sezon başlarken yollar ayrıldı, takım İsmail Kartal’a emanet edildi.)

Futbolcular arasında hır gür, kavga kıyamet almış başını gitmişse... (Bakınız; Henüz 4 hafta geride kaldı. Emre ile Emenike kavgası halâ ‘soğuk savaş’ halinde sürüyor. Moussa Sow-Diego kapışması halen akıllarda... Bruno Alves alınıyor oyundan, basıp gidiyor soyunma odasına, kulübeye eyvallah bile etmeden...)

Taraftar stada gelmiyor, gelemiyor, ya da geldiği halde sadece olay çıkarmaya çalışıyorsa... (Bakınız; Süper Kupa Finali’nde yabancı maddeler ve çıkan olaylar nedeniyle ceza aldı Fenerbahçe... Kadıköy’de oynadığı iki lig maçında (Karabük ve Gaziantepspor) stadın yarısından çoğu boştu.)

Aile içi şiddetin kol gezdiği... Şiddetli geçimsizliğin tavan yaptığı... Büyüklerin birbiriyle kavga ettiği, çocuklar gibi küstüğü...
Küçüklerin örnek aldığı büyüklerine özendiği ve doya doya kapıştığı...
Hısım-akrabanın araya girip işi tatlıya bağlamak yerine yangına körükle gittiği...

Siz böyle bir aileden ne bekliyorsunuz?
Başarı mı!

Yunus Emre’den Fenerbahçe’ye


Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül,
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül...
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek, yolu incitme gönül...
Mevla verince azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül...
Dokunur gayretine, karışma hikmetine,
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül...
Sevmekten geri kalma, yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma, gülü incitme gönül...
Konuşmak bize mahsus, olsa da bir güzel söz,
Ya hayır de, ya da sus, dili incitme gönül.

YORUM YAZ