MENÜ

Fener'in kurtuluşu

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İflasın eşiğine gelmişti, ne yapsa olmuyordu. Artık ‘büyük’ olan tek şey, borçlarıydı. Çalışanlarına maaşlarını ödeyemiyor, alacaklılar kapıda uzun kuyruklar oluşturuyordu. Bunalmıştı. Nefes almak için şirketinin yakınındaki bir parka gitti. Ellerini başının arasına aldı, düşüncelere daldı.

Tam o anda, bir ihtiyar durdu önünde. “Çok üzgün görünüyorsun, derdin ne” diye sordu. Dürüstçe anlattı nereden nereye geldiğini. İhtiyar, “Umutsuzluğa kapılma, sana yardım edeceğim” dedi ve bir çek yazdı. Çeki, işadamına verirken, “Tam 1 yıl sonra yine burada olacağım. O zaman borcunu ödersin” dedi. İhtiyar ağır adımlarla giderken, iş adamı çekin üzerindeki rakama ve isme baktı: “500 bin dolar... John Rockefeller...”

Dünyanın en zengin adamıydı o ve bu nedenle de bu çek, aslında üzerinde yazan rakamdan çok daha değerliydi. Umutsuzluk yerini umuda bırakmıştı. Büyük bir mutlulukla şirketine döndü. Çeki hemen bozdurup borçlarını ödeyebilirdi, fakat “Elimin altında dursun, daha çok ihtiyaç duyacağım bir an gelebilir” diye düşündü. Karamsarlığı üzerinden attı, işlerine yeniden dört elle sarıldı. Bu arada etrafında sadece kendine inananları bıraktı. Şirketi sahiplenmeyen ve sadece maaşını almak için profesyonelce çalışanları bir bir yolladı. Bir zamanlar yüzüne bile bakmadığı küçücük işleri dahi almaya başladı. Borçları için ödeme takvimi yaptı. Her iyi yaptığı iş, yeni bir işi; aldığı her küçük iş, biraz daha büyük bir işi getirdi. Sadece 6 ay geçmişti ve borçlarından tümüyle kurtulmuştu. Ve tam 1 yıl sonra, yine o parka gitti. Elinde John Rockefeller imzası olan 500 bin dolarlık çekle birlikte...

Bir süre sonra ihtiyar adamı gördü. Ağır adımlarla yanına doğru geliyordu. Tam ona çeki geri verip teşekkür edecekken, bir hemşire geldi yanlarına ve şunları söyledi: “Umarım sizi rahatsız etmemiştir ihtiyar amca. Çünkü sürekli huzur evinden kaçıp bu parka geliyor ve herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor...”

Hemşire, ihtiyarı yanına almış huzurevine dönerken...

İş adamı oturduğu banka çivi gibi saplanmış kalmıştı. Tüm yıl boyunca kasasında 500 bin dolarlık çek olduğunun güvencesiyle çalışmış ve hızla gömüldüğü bataklıktan kurtulmuştu. Hayatının akışını değiştiren şey, para değildi. Yeniden kendinde bulduğu güven ve inançtı. Başarının sırrı, kasanızda duranlar değil, kalbinizde ve kafanızda olanlardır.

★ Bu hikayeyi bir çok farklı yerde, bir çok farklı şekilde okumuştum. Şu anki Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman’ı getirdi aklıma...

★ Fenerbahçe için çözüm kasada değil, kalplerde ve kafalardadır. Sarı-Lacivert’i bu çukurdan çıkartacak olanlar ‘salla başını al maaşını’ diyenler değil; Fenerbahçe’yi gerçekten sahiplenenlerdir.

YORUM YAZ