MENÜ

Emre ve nefret!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir gün ölüm, adamın karşısına çıktı ve dedi ki: Bugün, son günün...
Adam yanıt verdi: Ama ben hazır değilim ki!
Ölüm: Yapacak bir şey yok, listemde ilk isim sensin...
Adam: Ne yapalım, kader. Gitmeden önce gel otur da, en azından son bir keyif kahvesi içelim.
Ölüm, kabul etti son isteği, oturdu. Adam, ölüme kahvesini getirdi. Ölüm, kahveyi içtikten sonra derin bir uykuya daldı. Çünkü adam, kahvenin içine uyku hapı atmıştı. Adam, ölümün listesini eline aldı, en baştaki ismini silip, en sona yazdı. Ölüm uyandığında adama seslendi:
- Sen, çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında sana büyük bir iyilik yapacağım ve işime listenin sonundan başlayacağım!
(Hikayenin anlattığı şu: Bazı şeyler kaderinde yazılıdır. Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, onlar hiç bir zaman değişmezler.)
Ben, körü körüne kaderci olanlardan değilim... Şuna inanırım: İnsan, geleceğini inşa ederken, dikkatli olmalı. Çünkü... Geçmiş unutulmaz, geçmiş senin hayata karşı duruşunu ifade eder, geçmiş senin geleceğini belirler.

Bugün kamuoyunda Emre Belözoğlu’na karşı yürütülen ‘nefret kampanyaları’nı üzülerek izliyorum. Günümüzün deyişiyle, ‘algı operasyonları’ yapılıyor Emre özelinde; olmayanlar dahi oluyormuş gibi gösteriliyor.

(Bakın; Süper Lig sorumlumuz Necati Albayrak, Fenerbahçe-Başakşehir maçı sonrası bir araştırma yaptı. Emre, sezon boyu yüzde 50 olan pas isabeti oranını yüzde 52’ye çıkarttı. Ortalama 75 kez topla buluşuyordu, Kadıköy’de bu rakam 81 oldu. 1.8 top kapma ortalaması, Fenerbahçe maçında 3’e çıktı. 4.9 olan başarılı ikili mücadele ortalamasını da 5’e yükseltti. Buna rağmen mücadele etmemiş, kasten oynamamış yorumları yapıldı.)

Bu önyargının nedeni bugünde değil, dünde!

Oysa ki muhteşem bir kariyeri var. Galatasaray ile başlayan, İnter ile devam eden, Newcastle’da büyüyen, Fenerbahçe, Atletico’da zirve yapan... Milli Takım’daki harika futbolunu ve bizi sokaklara döktüğü maçları da unutmayın.. Ve Başakşehir’deki altın dönemini...
O, çok kıymetli bir marka aslında... Fakat bizim temel problemimiz de bu? Markayı iyi yönetememek... Emre şu an üst düzey bir Avrupa kulübünde futbola yeni başlayan bir genç olsaydı eğer; 21 yıllık kariyerinin ardından tüm ülkenin saygı duyduğu bir rol-model olabilirdi. Onun için yapılan yorumlar; ‘iyi futbolcu-kötü insan sığlığı’ndan çok daha ileriye taşınabilirdi. Ondan nefret edenler -severdi, sevmese bile saygı duyardı.

Emre’ye bugünden sonra düşen önemli bir görev var. Onun çok kıymetli kariyerini bu noktaya getiren insanlardan intikamını almalı! Kırarak, döverek-söverek değil elbette... Tıpkı kendisi gibi parlak bir kariyer sahibi olmasına kesin gözüyle baktığımız isimlere kol-kanat gererek; onların gelişiminde ağabeylik yaparak, onları yanlışlardan uzak tutarak...
Çaya uyku hapı atmak çözüm değil! Çözüm; geçmişten geleceğe doğru bir yolculuk yapmakta.. Ve elimizdeki en usta şoför, sensin Emre. Lütfen bunu unutma!

YORUM YAZ