MENÜ

Bu ayıp bize yeter!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir Dünya Kupası’nda daha Brezilya’yı tuttum! Nedenini bilmem, ama çocukluğumdan beri böyledir bu... Almanlar’ın attığı her gol içimi yaktı doğrusu, o kadar canım acımıştı ki, Hollanda’nın attıklarını hissetmedim bile!
Sadece 2002’de karşı tribündeydim. Çünkü biz vardık orada ve maalesef iki kez Brezilya’ya kaybetmesek, çocuklarıma, torunlarıma anlatacağım Dünya Kupası şampiyonluğu öykülerim olacaktı belki de. Olmadı...
Brezilya’da James Rodriguez’e bayıldım, Messi’ye verilen ödüle şaşırdım, Neuer diye bir efsaneyi izledim. Koskoca bir ay geçti futbolla, onlarca yıldız vardı gözümüzün önünde... Fakat benim adamım ne Messi’ydi ne Ronaldo ne de Rodriguez... Benim kürsümün en üstünde Cüneyt Çakır vardı, hemen yanındaki basamaklarda ise Tarık Ongun ve Bahattin Duran...
Olmadığımız bir Dünya Kupası’nda, Mesut Özil’in şampiyonluk kutlaması sonrası sanal aleme koyduğu Türk Bayrağı ile teselli bulduk, doğru...
Ancak Cüneyt’le, Bahattin’le, Tarık’la gurur duyduk.
Üç maç yönettiler... Üç kusursuz maç... Üç şahane yönetim, üç mükemmel 90 dakika... Ve şundan eminim ki, ilk Dünya Kupası’nda yarı final verilen bu kadro; 2016’da Avrupa Şampiyonası, 2018’de Dünya Kupası Finali’nin de en büyük adayı... Hele hele İtalyan Rizzoli’nin yönetimini gördükten sonra!

Türkiye sınırları içinde vermediği bir penaltı, çalmadığı bir faul nedeniyle yerlebir ettiğimiz insanlar bunlar...
Fenerbahçeliler’in Galatasaraylı, Galatasaraylılar’ın Fenerbahçeli, Beşiktaşlılar’ın bize düşman, Trabzonsporlular’ın istemediği adamlar onlar...

Tribüne oynayamazlar, taraftarları yok çünkü...
Futbolun büyülü dünyasının her gün önümüze koyduğu ve ‘bunları konuşun’ dediği ‘burjuvalar’dan değiller...
“Yazık, 500 milyara oynuyor çocuk” diyoruz ya bazen... (Çünkü diğerleri trilyonlar kazanıyor!) Onlardan değiller... Para alıyorlar evet, ama profesyonel değiller!
Yeşil sahalarda halâ emekçiler varsa eğer, onlar... 24 maç yönetse, 30 bin Euro kazanıyor en iyisi! Büyük takımlarda forma giyen bir yıldız, maçbaşı alıyor bu parayı...
Büyük takımlarda forma giyip maçbaşı 30’ar bin Euro alan o adamların oluşturduğu Türkiye Milli Takımı, yine yoktu bir büyük organizasyonda... Onlar vardı ama...
Dünya Kupası’na katılmamız halinde ‘milyonlarca’ lira prim verecektik profesyonellere, ama onlara ne veriyoruz.
Bir hiç...

Ödül yönetmeliği var bu ülkede...
Olimpiyatlar’da birinci olan sporcuya 1000, ikinciye 600, üçüncüye 300 Cumhuriyet altını veriyor.
Olimpiyatlar’da birinci olan takımda her sporcuya 500, ikincide 300, üçüncüde 150’şer Cumhuriyet altını veriyor.
Universiade’da, Akdeniz Oyunları’nda ve uluslararası yarışlarda da var bu ödüller... Kimine 100, kimine 25’er Cumhuriyet...
(Bu arada yeni yönetmelik bu... 2013’te değişti. Daha önceki ödüller, yaklaşık iki katıydı.)
Sporcuya var ödül, teknik direktöre var, antrenöre var, Basketbol Milli Takımı’ndan hatırladığımız üzere yöneticilere bile var!
Kime yok biliyor musunuz?
Brezilya’da gruplarda Rusya-Cezayir ve Brezilya-Meksika; yarı finalde ise Arjantin-Hollanda maçını yöneten Cüneyt Çakır’a, Bahattin Duran’a ve Tarık Ongun’a yok...
Brezilya’da Türkiye’yi temsil eden, üç maçta yaklaşık 3 milyar insanın televizyondan takip ettiği bu üç adama tek bir kuruş ödül yok yönetmelikte...
Parayla yapamayacağın reklamı yaptı oysa bu adamlar; karşılığı şimdilik kuru bir teşekkür, yarın küfür mü olmalı?
Bu ayıp bize yeter!

YORUM YAZ