MENÜ

Aydınus taşa takıldı!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Sicilya’nın bir kasabası varmış... Kadınları hiç rahat durmaz, ikide bir kocalarını aldatırlarmış. Kasabanın yaşlı papazı, kocasını aldattıktan sonra kendisine gelen ve günah çıkartan kadınlardan bıkmış. Günlerden bir gün, yine bir kadın gelmiş, “Papaz efendi! Şeytana uyup yine kocamı aldattım” demiş. Papaz öfkelenmiş: “Ayıptır günahtır, sürekli kocamı aldattım diye geliyorsunuz. Bundan sonra en azından ‘ayağım taşa takıldı’ deyin, ben anlarım.”

Bu durum, kadınlar arasında anında yayılmış. Kilisedeki yoğunluk hiç azalmamış, artık kadınlar “Ayağım taşa takıldı” diyor; papaz günah çıkartıyormuş. Gün gelmiş, ihtiyar papaz ölmüş. Yerine gelen yeni papazın da ‘taşa takılma’ seansları sürüyormuş. Durumdan bihaber olduğu için, “Ne kadar namuslu bir kasaba. Hanımların ayağı taşa takılsa, günah çıkartmaya geliyorlar” yorumunu yapıyormuş. Bir gün, papaz ile Belediye Başkanı buluşmuş, sohbete koyulmuşlar. Papaz, Belediye Başkanı’na bir ricada bulunmuş:
“Başkanım, derhal kaldırımları onarın. Kasabanın hanımları, hemen her gün taşa takılıp düşüyorlar...”
Bir önceki papazın durumu anlattığı Başkan kahkahalarla gülmeye başlamış. Bu tavırdan çok rahatsız olan papaz, Başkan’a yüksek bir ses tonuyla cevabı yapıştırmış:
- “Başkan. Gülüyorsunuz ama, en çok da sizin eşiniz taşa takılıyor...”

Fırat Aydınus, o penaltıyı çalınca... O gece tv’lerde, ertesi gün gazetelerde yorumları okuyunca... Özellikle de kimi eski hakemlerin yazdıklarını görünce... Aklıma bu hikaye geldi.
Fırat Aydınus’un verdiği penaltı, bana göre de ağır... Ama bu penaltıdan yola çıkarak, bu ülkenin eli ayağı en düzgün adamına, Mehmet Topal’a ‘emek hırsızı’ muamelesi yapmak... Çift sarı karttan atılan Ceyhun’u aklamaya çalışmak da en az penaltı kararı kadar ağır değil mi?
Fırat Aydınus’un ilk hatalı kararı değil ki bu? Ya da “Aydınus operasyon yaptı” diyen eski hakemlerin, kariyerlerinde kimbilir kaç tane böyle penaltı var, bilmiyor muyuz? Malesef durum şu...
Futbolumuz bu, futbolcularımız bunlar, hakemlerimiz de bu kadar...

Tam anlamıyla bir santrforu olmayan Milli Takımımız var mesela... Kaptanı kadro dışı bırakılmış; sağ beki tu kaka ilan edilmiş, orta sahadaki beyni yok sayılıyor. Milli duygumuz yok, “Tek kuruş prim almadım” diyen adama üzülüyoruz amma... 500 bin TL prim aldığı ortaya çıkıyor. (Ülkede asgari ücret 1300 TL...) Bu ülkenin iki numaralı liginin, ilk 6 haftasında yayın yoktu. Tribünde taraftar, ekranlarda yorumcu yok... (Layığı ile orada olanları tenzih ederim. Sözüm; bir gün din, bir gün siyaset, bir gün ekonomi, bir gün spor konuşanlara... Onlara çanak tutan, siyasi rant peşinde koşup ceplerini doldurmak olanlara...)
Gerçek teknik direktörlerimiz iş bulamıyor, takım yönetme belgesi (Pro Lisans) olmayan futbolcu eskileri cirit atıyor kulüplerimizde...
Kurallar yok sayılıyor. Değeri 3.3 milyar TL olarak gösterilen ligimizi, tek bir adam yönetiyor!

Ve ‘spor’, pardon ‘futbol’ yorumcularının bu haftaki tek konusu: Fırat Aydınus... Yarın Hüseyin Göcek olur, sonraki hafta Bülent Yıldırım... Dünyanın saygı duyduğu Cüneyt Çakır’ı bile beğenmiyor ki zaten onlar.. Ve Cüneyt Çakır, belki de dünyada en az Türkiye’de saygı duyuyor!
Siz hiç o adamların Başakşehir’i konuştuğunu duydunuz mu sahi?
H
Ülkemizin ‘sporunu’, pardon ‘futbolunu’ işte bu zihniyet kurtarıyor!

YORUM YAZ