MENÜ

Sözde değil özde!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir dönem, ‘SoruYorum’ adıyla mini dergi çıkardı. Dönemin başkanı Metin Aşık ile yöneticisi Aziz Yılmaz, ağır biçimde eleştirilirdi. Birçok üyenin evine de giren bu dergide, yıpratmanın, küçük düşürmenin her türlüsüne yer verilirdi. Doğal olarak Fenerbahçe Kulübü de kamuoyu önünde prestij kaybederdi. Bu şartlara rağmen o tarihlerde Haysiyet Divanı yolu, hiç gündeme gelmedi. Belki de o günlerde Ahtapot Kamil ile kolları, kış uykusundaydılar.
Sonra Fenerbahçe’de yöneticilik yapan sayın Şadan Kalkavan, Başkan Aziz Yıldırım’ı topa tuttu. Söyledikleri yenilir, yutulur türden değildi. Kamil Efendi’nin Haysiyet Divanı aklına gelmedi. Ardından emekli paşa Atilla Kıyat, Yıldırım’ı hedef aldı. Üç yıl bir yalancı ile çalıştığını kameralar önünde, mikrofonlara söyledi. Ahtapot Kamil’den yine ses çıkmadı.
SoruYorum’un ardındaki isim, geleceğin başkan adayıydı... Atilla Kıyat emekli paşa, Şadan Kalkavan ise ülkenin sayılı armatörlerinden biri... İşte Kamil Efendi’nin gerçek yüzü... Maddi ve mevki olarak güçlü kişiler karşısında, kulakları sağır, gözleri kör oldu. Dili tutuldu, işine gelmeyince... Ayrıca, Fenerbahçe sevgisi de buhar olup, kayboldu beyninde...
Ama beraber kürek çektiği kankası ile ilgili iki satır haber ya da yorum yazılınca, Kamil Efendi, denizin dibindeki kumlardan kolları ile birlikte kafasını çıkardı. İlgisi yokken, Fenerbahçe’nin küçük düşürüldüğü hükmünü verdi. Jet hızıyla Haysiyet Divanı’nı devreye soktu. Demek ki, Başkan Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe Kulübü’nden daha öndeydi, kankası...
Suç; basın yoluyla Fenerbahçe Kulübü’nü küçük düşürmek... Ceza; iki yıl geçici ihraç... Bir kısmı hukukçu olan Haysiyet Divanı üyelerini alkışlamak gerekir! Çünkü, kimsenin etkisinde kalmadan bu kararı aldılar!
Hani, Fenerbahçe Kulübü yüzde 80 adımlar atmıştı? Dünya kulübü olacaktı, hani? Hani emperyalizme karşı savaşan Mustafa Kemal’in kulübüydü, Fenerbahçe? Hani, Fenerbahçe Cumhuriyet’ti?
Mustafa Kemal’in kulübü olmak, kurumsallaşma, cumhuriyet kimliğine soyunmak düşüncesi sözde değil, özde hayata geçerse, inandırıcı olur... Kin, nefret, adam kayırma, çifte standart ve keyfi uygulamanın olduğu, hoşgörü ile tahammül duygularının bulunmadığı bir yapıdan özde hamleler beklemek, boşa kürek çekmek olur...
Şimdi, Kamil Efendi ile kollarının, kesin ihraç hükmü için yollara düştüğünü öğrendim. İnsanların, Fenerbahçelilik Kimliği’ne ceza ve tehditlerle kimse pranga vuramaz. Camiada sevilen kişilerin karalanması için yapılan çalışmalar bir yere varmaz...
Unutmayalım ki, bir gün boya biter... Takke düşer, kel görünür...

YORUM YAZ