MENÜ

Derbinin ardından

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yıllar önce Ali Sami Yen’de oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçı öncesi de Cim Bom için abartılı yorumlar yapılmıştı. “Basketbol potası kurup oynayalım” esprisi yapanlar bile çıkmıştı. Fenerbahçe o maçı 1-0 kazanıp, erken ötenleri mat etti. Galatasaray da yıllardır kazanamadığı Saracoğlu’nda Fenerbahçe ile berabere kalıp, tahminleri altüst etti.
Kadro yapısına bakıldığında, Fenerbahçe her bölgede ağır basıyordu. Ama star oyuncuların çok olduğu bir takımın kazanma garantisinin bulunmadığı yine ispatlandı. Şimdi, bir kez daha şapkayı öne koyma zamanıdır. Öncelikle medya, iğneyi kendisine batırmalı. Hafta boyunca Fenerbahçe’nin rahat ve farklı kazanacağı doğrultusunda yol açıldı. Ardından Sarı-Lacivertli taraftarlar aynı söylemi diline doladı. Sanki rakip Galatasaray değil de, zayıf bir taşra takımı.
Ligde lider kim? Sarı-Kırmızılı ekip bu koltuğa oturduğunda, Lincoln, Linderoth, Song, Hasan Şaş, Ayhan gibi yıldızlar var mıydı? Yok efendim, Galatasaray yabancısız oynamış, PAF takımı seviyesindeki gençler, çoğunluktaymış, buna rağmen galibiyeti kaçırmış. Pekii, yukarıdaki söylemleri kullananlar, Barış, Uğur, Mehmet Topal, Serkan, Emre gibi gençlerin emeklerini hiçe mi sayıyorlar.
Sanırım gençliğin spordaki önemini hâlâ kavrayamayanlar var. Galatasaray iyi hazırlanmış, üst düzey motive olmuş. Fenerbahçe’de ise Volkan ile Selçuk’u ayırırsak, 9 futbolcu kötü oynadı. Bu durumda ‘Fenerbahçe gününde değildi’ mazeretinin altına saklanmak, ne kadar inandırıcı olur!
Rövanşta, Kadıköy’deki enstantanenin tersi yaşanırsa, neler yazılıp, söyleneceğini kestirmek için falcı olmaya gerek yok; “Galatasaray yabancısızdı, Feldkamp taktik hata yaptı, bu kadar gençle Fenerbahçe karşısına çıkılır mı!” Kesinlikle bu yorumlar ilk sırada yer alacaktır.
Abartının, futbolcuyu baskı altına aldığı kesin. Fenerbahçeli oyuncular, Galatasaray derbisinde bu sendromu yaşadılar. Bazıları itiraf bile etti. “Kazanamazsak” düşüncesi, kaybetmek ihtimalini kurgulamak, farklı galibiyet beklentisi. Bunları oyuncunun kafasından silmenin olanağı yok. O zaman öncelikle tribünleri ve futbolcuları gerecek, psikolojik baskıya neden olacak uçuk yorumlardan kaçınmamız gerektiğini düşünüyorum. Göklere çıkartıp, ardından hiç birşey olmamış gibi yerin dibine sokmak, güven ve inanç kaybını körükler. Dolayısıyla spor medyası da okuyucu-izleyici erezyonu yaşamaya devam eder!

YORUM YAZ