MENÜ

Hocaların hocası Coşkun Özarı

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Hocamla 1996 senesinde tanışma fırsatı bulmuştum. Sadece tanışma değil, birlikte çalışmayı da. Coşkun Özarı’dan söz ediyorum; başarılı ve onurlu geçmişi altın harflerle imzalı insandan...
FANATİK’te uzun süre beraber çalıştık. Galatasaray’la birlikte Avrupa dahil her yere birlikte yelken açtık. İstisnasız, maçın ilk 10 dakikasını görüp, o gün sahadan kimin gülerek ayrılacağını söylerdi. Ondan mesleki anlamda öğrendiklerimi yazsam kitap olur. Kolay değil, bazılarının tabiriyle ‘artizzz’ camiasından gelip buralarda dikiş tutturmaya çalışıyorsunuz. Ciddiye alınmak, inandırıcı olmak, deveye hendek atlattırmaktan zordu benim için. İşte o günlerde bana tonla emeği geçen bir avuç kişiden biriydi Coşkun Baba. İnanılmaz zekası, müthiş kültürü ve engin tecrübesiyle, sadece bana değil, etrafında olan herkese ışık tutmuştur.
Milli takımlar seviyesinde en üst noktaya gelmiş, en genç teknik direktör unvanını almış, tek seçici tabiriyle insanları tanıştırmış ve Futbol Federasyonu’nun özerk olmasında büyük emeği geçmiş bir beyindir kendisi. Bizler 70 yaşında ithal marka hocalara milyonlarca Euro harcayıp başımızın üstünde tutarken, hayatının en az 65 senesini Türk Futbolu’na harcamış, tırnaklarının izi hiçbir zaman silinmeyecek Coşkun abi gibilere sırtımızı çevirmişizdir. Gerçi emsali var mı, tartışılır.
Yanlış anlaşılmasın, hocamın hiçbir şeye ihtiyacı yok, hele paraya pula asla. Ama ya ilgiye? Bugüne kadar verdiği emeğin ve sevginin hiç mi karşılığı yok? Federasyon ve Galatasaray yetkililerine sesleniyorum...
Maalesef bizde vefat ettikten sonra insanların değeri ortaya çıkar, sanki gidene bir yararı olurmuşçasına. Methiyeler yazılır gerekli, gereksiz. Üstüme vazife alıp, tersini yapmak geldi içimden, Coşkun Özarı hocanın da affına sığınarak.
Hocamız basit bir kalp operasyonu için Memorial Hastanesi’nde yatıyor. Şüphesiz en yakın zamanda eski sağlığına kavuşacak. Hocam, sende o aslan gibi yürek olduktan sonra sana kolay kolay bir şey olmaz. Unutmadan... Ona ilk koşan, eski öğrencisi Fatih Terim ve eşi Fulya Hanım’mış. Eee... O yüzden Fatih Terim olmak o kadar kolay değil. Bilmem anlatabildim mi...

YORUM YAZ