MENÜ

Kıskanmayın

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bir sezon aradan sonra Süper Lig’e hoşgeldin Kayserispor. Geçen yıl 3 Mayıs’ta veda ettiler ve 2015’in 4 Mayıs’ında döndüler Sarı-Kırmızılılar. Sezon başlarken zirvenin en büyük favorisiydiler kuşkusuz. Ve beklendiği gibi rakiplerine oranla güçlü kadrosu, kaliteli yönetimiyle mutlu sona ulaşmayı başardılar. Bu başarı öyküsünü daha çok konuşuruz ama bir ayrıntı var ve bence şu an ondan söz edilmesi gerekiyor, kısaca ona değinmek istiyorum.

Hurma’nın kararı

Sezona Mutlu Topçu ile başlanmış, ancak sonuçlar istenildiği gibi gitmeyince Topçu görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı. Herkes takımın başına kimin geçeceğini merakla beklerken genel menacer Süleyman Hurma radikal bir karar alıp kulübün bünyesinde daha önce görev almış genç bir isme, Cüneyt Dumlupınar’a takımı teslim etti ve mutlu sonra ulaştı.

Dedikoduyu bırakın

Bakıyorum; sağda solda bu başarıyı gölgelemek isteyen, “Arkasında Süleyman Hurma olmasa başaramazdı” gibi kıskançlık dolu söylemler dolanıyor ortalıkta. Daha takımın çıktığı günün ertesinde, “Kayserispor’un yeni teknik patronu Alex de Souza” diye haber yapıyorlar. Elin oğlu Mourinho’ların, Villas Boas’ların arkasında durup başarılarıyla birlikte teknik direktör markaları yaratıyor. Biz de, “Nasıl olur?” deyip, yetenekli insanları linç etme peşindeyiz.

Sahip çıkalım

Mourinho, Robson’un tercümanlığından geldi, Boas’ın çıkış öyküsünü hepimiz biliyoruz, şimdi nerelerdeler herkes görüyor. İşte aradaki fark da bu, onlar nerelerde biz neredeyiz! Önümüzdeki sene Kayserispor bir başka teknik adamla yoluna devam edebilir. Cüneyt hoca kulüpte yine kalır, asla da gocunmaz. Ama önemli olan bu değil. Akademisyen kimliğe sahip birçok tecrübeli ismin yanında kaç yıldır yardımcılık yaptıktan sonra şans verilmiş ve başarıya ulaşmış genç bir hocaya sahip çıkalım, onore edelim.

Yiğitlik gerek!

Süleyman Hurma sahip çıkmış, iyi yapmış ve sonuç ortada; bir başarı öyküsü çıkmış. Ama iş; ‘üzüm yemek mi, bağı dövmek mi!’ olunca gelinen nokta bu malesef. Bir kişiyi sevmemek başka bir şey. Ancak şunu da unutmamak gerek. Türkçe’de bir söz vardır, “Yiğidi öldür ama hakkını yeme.” Bunu söylemek için de ‘Yiğit’ olmak lazım tabi...

YORUM YAZ