MENÜ

Geçmişi unutmalıyız

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

2008 Avrupa Şampiyonası’nın ilk sınavında Portekiz’e yenildikten sonra Basel’de ev sahibi ile bir kader maçı oynayacağız. Gerçekten tüm yüreğimizle iyimser olmak istiyoruz. Ancak şimdiye kadar oynanan karşılaşmaları izlediğimizde en kötü performansın bize ait olduğunu görüyoruz. Belki “Daha takımlar ilk maçlarını oynamış bu kadar acımasız olmayalım” diyenlerimiz olacaktır. Ama turnuva öncesi kendi taraftarının bile “Bu şampiyonaya katılmayalım rezil olcağız” dediği Avusturya’nın bile kaybetmesine rağmen ortaya prestijli bir mücadele koyduğunu görünce, insan ister istemez böyle düşünmeden edemiyor.
Peki neydi bizi bu kadar daha ilk maçta karamsarlığı iten faktör? Bence sorunumuz ne yapacağımızı bilmememiz galiba. Millilerimiz’in uzun süreli hazırlık dönemine rağmen kafalarında hala onlara kabul ettirilmiş bir oyun şablonunun olmadığını Portekiz karşısında gördük. Milli takım sanki oynadığmız üç hazırlık maçındaki hatalardan ders almamış gibiydi. Özellikle bugünkü modern futbolda savunmadan iyi top kullanarak çıkmak gerek. Ama birinci bölgedeki hazırlık paslarımızı bile yüreğimiz ağzımızda izledik. Bu durum rakibin presiyle veya klasıyla ilgili değildi. Bunun özgüven eksikliği ve yanlış kurgulanan oyun anlayışından kaynaklandığı besbelli. Şimdi İsviçre ile oynayacağımız maça dönelim...
Çek Cumhuriyeti önündeki İsviçre forvette Frei gibi çok önemli bir oyuncusunun erken sakatlanmasına rağmen müthiş mücadele etti. Ev sahibi ekip yenilmesine karşın Çek Cumhuriyeti gibi Avrupa’nın en organize ekiplerinden birini, oyunun sonuna kadar sahasına hapsetti. İsviçre saldırgan bir futbol anlayışıyla puan aradı ama biraz da sanssızlıktan beklediği sonuca ulaşamadı. Çarşamba gecesi hem bu yenilgiyi telafi etmek hem de yakın zamandaki olaylı maçlarımızın etkisiyle daha agresif bir rakip bulacağız karşımızda. İşte bu faktör lehimize en büyük silah olacak. Ancak bunu iyi değerlendirmek için öncelikle tahriklere kapılmadan sabırlı ve sakin olmak zorundayız. Üstelik Basel’in taraftar açısından İsviçre’nin en ırkçı bölgesi olduğunu da unutmayalım. Bizim üzerimize düşen kontrolsüz güç kullanmaya çalışan rakibi, hataya zorlayıp ilk maçta yapamadıklarımızı yapmak. Milli takımımın en büyük sıkıntısı olan istikrarsızlık, rakipler önünde zaman zaman en büyük kozu da olabiliyor. Eğer Terim inat etmeyip en azından elindeki kadrodan doğru tercihlerle bir 11 sahaya sürerse karamsarlık havası bir anda kaybolur. Arda, Gökdeniz gibi dar alanda önemli işler yapacak ve yerden oynamayı seven silahlar sahaya sürülmeli. Herşeyden önemlisi Terim’in her zaman topun bizde olmasını istediği oyun anlayışını bu maçta hayata geçirmeliyiz. Portekiz maçında bunu başaramadık ama İsviçre önünde yapıp sahadan zaferle ayrılabiliriz...

YORUM YAZ