MENÜ

Ne maçtı be!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Ne heyecanlı, ilgi çekici ve merakla beklenen bir karşılaşmaydı değil mi, dün akşamki MKE Ankaragücü-Fenerbahçe mücadelesi!
Yukarıdaki cümleleri gerçek sanan ya da onları haklı bulan yoktur herhalde! Kimin umurundaydı ya da kimsenin pek umurunda değildi aslında değil mi?
Hadi tribünlerdeki yokluk bir kanara, Ligtv’si olmayan kaç kişi, bu karşılaşmayı izleyebilmek için herhangi bir mekana veya bir arkadaşına gitti!
Bu organizasyonu düzenleyenler, önüne ismini koyanlar ve yayınını yapanlar, bir kez daha düşünmeli...
İki taraftan birinin elenebileceği bir mücadele olsaydı dün akşamki; Fenerbahçe, Alex’siz, Güiza’sız bir kadroyla sahaya çıkabilir, tribünler böyle boş kalabilir miydi! En azından, maçı ikinci plana atan böyle bir yazı yazılabilir miydi!
Kim ne derse desin, Fenerbahçe’nin 1983’ten bu yana kazanamıyor olması, Türkiye Kupası’nın tek özelliği...
İki bile değil, tek maçlı eleminasyon sistemi. Hani, bir zamanlar Pendik’in Fenerbahçe’yi elediği gibi. Rövanş şansı bile verilmemeli ki heyecanı, cazibesi ve sürprizi bol olsun...
Bu arada, tansiyonsuz karşılaşma doğru orantılı olarak futbolsuz seyir ederken, Aragones’in fırsattan istifade şans verdiği Deniz’in hâlâ özgüvensiz ve yetersiz kalışı, güzel beyaz formalılar adına en dikkat çekici noktalardan biriydi. Kazım’ın özgüveni ne kadar abartılı ve gereksizse, Burak’ın aynı orandaki özgüvensizliği de kayda değerdi. Tamam saçıyla, kendini yalandan yere bırakışlarıyla gündeme çok geldi Burak, futbolundan önce. Ancak her şeye rağmen bu kadar kötü bir oyuncu değil. Fenerbahçe’de işinin zor olduğu gerçek ancak, geleceği için kendini toparlaması gerekir.

YORUM YAZ