MENÜ

Bu coşku sürer

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Öncelikle Cüneyt Çakır’dan özür dilemek gerek, bir Türk olarak. “Senin kararlarına kurban olayım” en hafif cümle olur, kendini affettirmek isteyen için. Hiç olmazsa hata yaptın be hocam. Busacca (Türkçesi; musakka) denilen art niyetli gibi, itaat etmedin bilinçle.
Kimdi o? Capel miydi? Futbolcu, yani sporcu olup da adam olamamış olan. Kalk lan ayağa! Adam gibi oyna! Bas çalımı, geç geçeceksen adamını! İkide bir soytarıca, onursuzca kendini yere atıp, kıvranma ya da kıvırma!
Kimdi o? Escude miydi? Faul kralı. Çaktırmadan tekmeyi basıp, sonra mart kedisi gibi bağıran!
Kimdi o? Dragutinovic miydi? Hangi tabiyetten olursa olsun, öncelikle insan olamayan...
Şenes Erzik değil miydi, UEFA birinci asbaşkanı! Hatta, FİFA Hakem Komitesi’ndeydi galiba bir zamanlar!
Herşeye rağmen, adam gibi adamdı bizim çocuklar. Varsın, topu kaptırsın Selçuk ve gol olsun devamında. Varsın, saha 120 metreyken, 128 metreden gol yesin Volkan. Sonrasında affettirir kendini nasılsa, üç penaltı kurtarır, kahraman olarak öne çıkar. Adam be, adam be, bu ayakta durmaya çalışan, onurlarıyla mücadele eden çocuklar...
120 dakika ayakta kalmaya çalışmaları bile yeter, en büyük övgüler için. Uğur’a baksanıza ya da ters taraftaki Gökhan’a. Yavşamadan karşı taraftaki meslekdaşları gibi, yalana, dolana başvurmadan adam geçer, kedi gibi oynarlar farelerle...
Lugano kale gibidir kaleden önce, Deivid çakar ve bakar gülümseyerek. Sadece Fenerbahçeliler değil, tüm Türkiye güler, hatta sadece haktan yana olanlar...
Bu sıradan bir galibiyettir, hatta galibiyet bile değildir aslında, 120 dakikaya bakınca. Ancak, hak yerini bulur, coşar haklı olanlar, önce bulundukları yerlerde sevinirler, sonra dağılırlar sağa sola. Bu coşku epeyce sürer...

YORUM YAZ