MENÜ

Al bunu at!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Karşılaşmanın 17. dakikasında Kezman’ın boş kaleye kaçırdığı pozisyon, hem ruh halinin açık bir göstergesi hem de ilk devrenin en ilginç anıydı. Asli görevi gol atmak olan, onun tecrübesindeki bir futbolcu bu fırsatı harcıyorsa, üstlerinin veya yanındakilerin mutlaka bir şeyler yapması gerekir. Yapılmazsa, tıpkı bir hafta önce Ankara’da yaşandığı gibi, bu adam kalan üç haftada Fenerbahçe’nin başına yeni çoraplar örebilir.
İkinci yarının en ilginç anı ise 53. dakikadaydı. Yani, mükemmel bir organizasyonla kaleciyle karşı karşıya kalan Uğur’un, kaleye vurmak yerine Kezman’ı tercih ettiği, ciddiyetsiz pası attığı an. Hani, az önce kelamını ettiğimiz ‘Kezman için bir şeyler yapmak’ misali!
Ne var ki, takımı 1-0 önde iken kendini son vuruş yetersizi gösterebilecek bir tercihti bu. Takımı 1-0 öndeyken başkanına, yönetimine, teknik direktörüne ve takım arkadaşlarına haksızlık gibi atılmış bir pastı bu. Belki en önemlisi, takımı 1-0 öndeyken, zaten geçen haftadan stresli taraftarlarını çileden çıkarabilecek bir yanlıştı. Üstelik, gol attırmak istediği arkadaşı Kezman’ı da son derece aşağılayıcıydı. “Al, bari bunu at” dercesine. Niyeti öyle değildi ancak, görüntü buydu. Onun için, kaptanı Alex haklı olarak fırçayı koydu. İyi de yaptı...
Denizlispor’un dengi olmayan rakibine karşı tek çaresi savunmayı önde kurarak, Fenerbahçe’nin yaratıcı ayaklarını kaleden uzakta tutmak ve sözde bitirici Kezman’a da, en rahat düştüğü tuzağı kurmaktı. Aksini yapsalar, geriye yaslansalar, çok daha farklı olabilirdi çünkü sonuç.. Ve Yusuf katlanamazdı buna!

YORUM YAZ