MENÜ

Kimyası da hesabı da bozuk

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Trabzonspor’un kimyası uzun zamandır bozuk, bilmeyen yok. Ancak büyük maçları hep farklı oynamayı başarıyordu Bordo-Mavililer. Bu kez o da olmadı. Bozuk kimya, motivasyonun da çok önüne geçti. Futbolcular, ‘Aman benlik bir şey olmasın da’ havasındaydı. Hiçbiri birbiri için ekstra bir şey yapmaktan uzaktı. Bu işin kimyası. Bir de saha içi matematiği vardı ki, o da böyle etliye-sütlüye karışmaktan, inisiyatif almaktan kaçınan futbolcuların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildi.

Beklenen ‘ideal’ olandı

Kimse Sadi Tekelioğlu’ndan elbette bu geçici görevde, 2 hafta içinde bambaşka takım beklemiyordu. Futbol dışı sorunlarla uğraşmaktan kafasını zor kaldıran Tekelioğlu aslında tam da bunun için en basiti, ideali yapsaydı belki skorları çok geliştiremezdi ama işi daha kolay olur, daha az ‘tercih’ eleştirisine maruz kalırdı.

Hepsinin daha iyisi var

Kadıköy’de Fenerbahçe’nin baskıyla başlayacağı, erken gol için saldıracağı gün gibi ortadaydı. Bunun önüne geçmek, topla daha fazla oynamakla, rakibi beklemeyecek, kendi oynayabilecek oyuncuyla mümkündü. Elinde olmasa kimse Sadi hocadan daha fazlasını beklemez ama var... Alper gibi Trabzonspor standardının çok altında bir oyuncu yerine Yusuf, Özer’in yerine çok daha hareketli, faul alabilecek, içeriye girebilecek, sürekli rakip meşgul edebilecek Marin, her maç patlaması beklenen ama taraftarın sabır taşını çatlatan N’Doye yerine Cardozo vardı.

Hamleler ve stratejiler

Kulübede hamle oyuncusu tutmak da belki bir strateji, fakat sonraki hamleleri de düşününce sanki nasıl başlasa zaten öyle gidecekti. Çünkü girenler, girenlerle ortaya koyabileceğiniz stratejiyle aslında oynayabilecekleriniz arasındaki makası bu kadar açmak beklentilerin ötesiydi! Ve tüm bunlara ve özellikle de 45 dakika 10 kişi oynama dezavantajına rağmen Trabzonspor’un oyuna tutunup skor ümidi taşıması, akıllardaki farklı olamaz mıydı, sorularını daha da güçlendirdi.

YORUM YAZ