MENÜ

Yalancının mumu!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Biz birbirimize o kadar çok benziyoruz ki; o anı kurtarmak adına her türlü yalanı söyleyebiliyoruz. Mahallenizdeki bakkalda da görebiliyorsunuz evdeki çocuğunuzun ağzından da duyabiliyorsunuz. Siyasi parti liderleri de söyleyebiliyor renklerine gönül verdiğiniz kulübün başkanı da yalana başvurabiliyor. Kişi, meslek, siyasi parti, kulüp; hiç değişmiyor. Önüne gelen yalan söylüyor artık ya da karşısındakini aptal yerine koymaya çalışıyor. Günümüz Türkiyesi’nde bir milim ilerlemek için insanların gözüne baka baka yalan söylemek ayıp sayılmıyor. Yalanı ortaya çıkan yeni yalanlara baş vurarak yalanını örtüp bir milim daha yukarı çıkmaya devam etmek istiyor. Yalanı yakalanan utanmadığı gibi yakalayanlar da ayıplamıyorlar. Artık her şey yalan üzerine kurulmuş ülkemizde. Kim daha afili yalan söylerse bir adım öne geçiyor.

Küçük Amerika!

Böyle değildik biz aslında. Yalandan korkardık yılandan korkmazdık. Yalancının evi yanardı da inanmazdık. Yalancının mumu yatsıya kadar yanardı.

Neden böyle olduk biz, neden 3 gün önce kara dediğimize bugün hiç sıkılmadan ak diyebiliyoruz, neden doğruluktan uzaklaştık. Kapitalizmin esiri mi olduk? Neden artık 2 yerine 12 ayakkabımız var? Neden markete girince lazım olanın yanında ıvır zıvır da doluyor o sepete? Neden yürüyerek gideceğimiz yere araba ile gitmeye gayret ediyoruz? O arabayı da neden hep daha iyisiyle değiştirmek istiyoruz? Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra en fazla 4 çeker (jip) bizde, hem de dağlık kırlık şehirlerimizde değil İstanbul’da, Ankara’da ve her kaldırımda! Küçük Amerika mı olmak istiyoruz lanet olası Hollywood filmlerine öykünüp? Yoksa çoktan olduk mu? Bir çift fazla ayakkabı için mi, alışveriş sepetinde fazladan 2 parça mal için mi, daha büyük araba için mi yalan söyleyebiliyoruz bu kadar rahat?

Nasıl spor yazısı?

Spor bunun neresinde diye soracaksınız. Bayram arifesi bu seferlik böyle olsun. Biliyorum ki bu yazıdaki sitemlerin o yalancılar üzerindeki etkisi bir kelebeğin kanat çırparak dünyanın dönüşüne olan metaforik etkisinden bile az. Bir kişi bile bu yazıyı okuyup yalandan vazgeçerse ne mutlu bize.

Hayat yarışı bu kadar çirkinleşmiş olabilir! Beni ilgilendirmiyor, bana kalacak olan en büyük mirasım anne ve babamdan aldığım dürüstlük dersleri. Şimdi de yalansız bir evde yaşamanın tadını çıkarıyorum; çocuklara da yalanın en kötü şey olduğunu öğretmeye çalışıyorum. Şu aşamada elimden gelen bu kadar. Vazgeçmeyeceğim; doğruluktan ayrılmayanlar en sonunda kazanacaktır.
Hepinize iyi bayramlar.

YORUM YAZ